Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Peki şimdi durduk yerde futbol yazmak da nereden çıktı diyenleriniz mutlaka olacaktır. Olmalı da. Çünkü eğitim, küresel ısınma, tarım, peş peşe gelen felaketler ve ekonomi kadar hatta daha fazla ilgi görüyor.
Hangi gazetede 4, 5 sayfa eğitime, bilime ayrılıyor, hangi televizyonda diğer önemli konular, futbola ayrılan süre kadar ele alınıyor, hangi konuda kaç tane spor, pardon futbol kanalımız var?..
Önceki hafta takımlarımızdan birinin Avrupa kupası maçını izliyordum. Kaleci dışında tüm futbolcular yabancıydı. Dahası teknik direktör de yabancıymış demeye kalmadan, Milli Takım teknik direktörünün de yabancı olduğu aklıma geldi.
Yuh dedim. Böylesi bir ortamda nasıl kendi futbolcularımızı yetiştireceğiz, nasıl onların forma giyme şansları olacak?
Diğer takımlarda da durum farklı değildi. Çoğunluk yabancılardaydı. Olmasınlar mı? Çıtayı yükselteceklerse elbette olsunlar ama izledikçe hayal kırıklığım daha da arttı… Alt yapıda futbolcu yetiştirmek yerine kolayına kaçıp yabancı sporcu transfer etmek en kolayı, tıpkı tarımda, sanayide ve diğer alanlarda ürün ithalatında olduğu gibi!.. Aldıkları transfer ücretleri, maç başına aldıkları primler ise diğer tüm gençleri kıskandıracak düzeyde.
Bizde böyle de dünyada farklı mı? Onlarda da böyle. Peki bu daha nereye kadar böyle gidecek? Gitmez, bir yerde bu saadet zinciri kopar, kopacak da!
Niye mi?
En popüler olan futbolcuları üst üst birkaç hafta dikkatle izledim. Yaptıkları işi ciddiye alan yok gibi. Takımı, forması, aldığı ücret, taraftarı ve geleceği için canla başla mücadele edeni ara ki bulasın…