ÖSYM ve MEB’in yaptığı sınavlara milyonlarca öğrenci giriyor.
Onlarla birlikte velilerinin tüm yaşamı da sınavlara endeksli hale geldi. Peki, kazanmayanlar mutsuz da kazananlar mutlu mu?
Keşke gönül rahatlığıyla kocaman bir ”evet” diyebilseydik ama nafile.
Çocuklarımızı çok yoruyoruz ve pek çoğunu da hayata küstürüyoruz.
Amaç elbette bu değil ama gelinen nokta bu.
İşte bu yüzden sınavlardan ağzı yanan herkes taşın altına elini koymalı ve çocuklarımızı da velilerimizi de artık bu “bela”dan kurtarmalıyız.
Bu o kadar zor mu? Kesinlikle hayır.
İlgi, yetenek, beceri ve hayalleri yönünde her çocuğumuza erken yönlendirme ile çok daha mutlu ve başarılı olma şansı tanıyabiliriz. Tanımalıyız da.
Anaokuluna başlayan her öğrenciyi, üniversite kapısına yığmak, diploma sahibi yapmak, sonra da işsiz kalmalarına seyirci kalmak hataların en büyüğüdür ve biz bu hatayı 40 yıldır yapıyoruz!
Bu konuda devlet ve millet olarak en büyük çuvaldızı da kendimize batırmalıyız! Niye mi?
Onlar için en iyisini yapalım derken, moral, motivasyon ve gelecekleri konusunda büyük yanlışlar yapıyoruz…
Bu yanlışa şimdi dur demeyeceksek ne zaman diyeceğiz?..
Öğrenim ücretleri nedeniyle LGS puanlarında önemli sapmalar olabilir. Kolej puanları düşerken, fen ve Anadolu liseleri puanları yükselebilir.
“Ful çeken” ne kadar henüz bilinmiyor ama tepe puanlarda yığılma yaşanabilir.
Kayıt kaosu yaşanmaması için tüm liselere, tüm öğrenciler, üniversiteye girişte olduğu gibi merkezi sistemle yerleştirilebilir!
Yerleştirilmeli de…