• 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ

Suriye savaşı 7’nci yılında: ‘Neden ülkelerinde kalmadılar ki?’

15/03/2017 23:23

 

SEMA GENEL KARAOSMANOĞLU*

Arap Baharı’nın kara kışa dönüştüğü Suriye’de bugün savaşın altıncı yılını geride bırakıyoruz.

Reklam

Birleşmiş Milletler’in, son çeyrek yüzyılın en büyük insani trajedilerinden biri olarak tanıdığı Suriye savaşı, bugün itibariyle yaklaşık yarım milyon insanın yaşamına mâl oldu; yaklaşık 11,3 milyon kişiyi yerinden etti. 6 milyon 300 bin kişi Suriye içinde yerinden edilmiş, 5 milyon Suriyeli de başka ülkelere sığınmış durumda. Bütün dünyada yerinden edilen 65,3 milyon insanın neredeyse yüzde 20’sini Suriyeli mülteciler oluşturuyor.

Suriye savaşının ağır insani bilançosunun en iyi hissedildiği ülke, 2 Mart 2017 itibariyle 2 milyon 941 bin 102 Suriyeliye bütün imkanlarını seferber ederek kapılarını açan Türkiye.

1 milyon 341 bini 18 yaş altı çocuk olan ülkemizdeki mültecilerin barınma, sosyal yardım, sağlık, eğitim, geçim kaynakları ihtiyaçlarının karşılanması için istikrarlı ve vicdanlı bir şekilde çalışan Türkiye, Ege kıyılarına vuran cansız çocuk bedenlerini fark edene kadar kayıtsız kalan uluslararası topluluğa da örnek oldu.

Reklam

Ama sadece devlet değil, bir elin parmaklarını geçmeyen sivil toplum kuruluşları da çaba sarf ediyor.

Biz, Hayata Destek Derneği olarak, Türkiye’nin üstlendiği vicdani yükümlülüğü en iyi şekilde yerine getirmesini mümkün kılmak için son beş yıldır insani prensiplerden ödün vermeden sürdürdüğümüz acil yardımlar ve uzun vadeli destek programlarıyla on binlerce Suriyeli mültecinin temel gıda, ev eşyası, kışlık kıyafet, nakit ve psikososyal destek gereksinimlerini gidermeye çalıştık, çalışıyoruz.

Özellikle, kimilerinin daha en başından havlu atarak, ‘kayıp kuşak’ diye tanımladığı Suriyeli çocuklardan binlercesini çocuk işçiliğinin pençesinden kurtarma çabasıyla eğitime kazandırdık.

Toplum merkezlerimiz üzerinden savaşın ağır travmalarına maruz kalmış bireyleri —anneleri, çocukları, kendi içlerinde azınlık olarak tabir edilen diğer grupları—topluma geri kazandırma ve sosyal uyum programlarımızla yaşama yeniden entegre etmek için çalıştık.

Yine de bu çabalarımızın yetmediğini görüyoruz. Ülkemizdeki Suriyeli mülteci çocukların, devletiyle, insanıyla topyekûn seferber olan bizlerin çabalarına rağmen, bugün itibariyle ancak yarısı okula gidebiliyor. Bu çocukların yüzde 79’u ailelerinde birini savaşta kaybetmiş, yüzde 60’ı şiddete tanık olmuş, yüzde 30’u şiddete maruz kalmış, tüm bunların sonucunda yüzde 45’i travma sonrası stres bozukluğuyla yaşıyor.

Halbuki savaştan önce Suriye tüm bölgede evrensel okullaşmayı yakalamış nadir ülkelerden biriydi, bir eğitim başarısı hikayesiydi.

Savaşın altı yıllık uğultusunun kulaklarımızda olanca kuvvetiyle çınladığı bugünlerde bir de şu fısıltıları duymaya başladık: “Ülkelerinde kalıp savaşsalardı; bizim askerlerimiz ölüyor, Suriyeliler yatıyor.”

Peki hangisi daha zor: kalmak ve savaşmak mı, yoksa diline ve kültürüne yabancı olduğunuz, kendi kaderiniz kadar çocuklarınızın geleceğini de öngöremediğiniz başka bir ülkeye sığınarak yoksunluklar, hor görmeler, istismar etmeler altında aileniz ve kendiniz için asgari yaşam koşullarını oluşturmaya çabalamak mı? Çocuklarınızın bir savaş ortamında yaşamasına razı olur muydunuz siz?

Yanıbaşımızda gitmekle kalmak arasında her gün seçim yapmak zorunda olan binlerce insan varken, “Kalıp memleketlerini savunsalardı” gibi sözlere şu günlerde sıkça maruz kalan bu toplulukların üyelerini, geçirdikleri travmaları, karşılaştıkları zorlukları ve kalmakla gitmek arasındaki zor tercihlerini hangi şartlar altında verdiklerini tanıtabilmek, anlatabilmek için bu sayfada gördüğünüz senaryoları hazırladık.

Bu yazıdaki görsellere tıkladığınızda, savaşın tükettiği bir Suriye kentinde kalıp savaşmak veya gitmek arasında bir yol eşiğinde başlayacak yaşam çizginiz.

Yapacağınız tercihe göre belki hayatınızı hava taarruzlarından sığındığınız, su ve elektriğin olmadığı harabelerde o günkü gıdanızı aramakla geçireceksiniz. Aileniz onlarca muharip güçten biri tarafından alıkonulmuş belki de öldürülmüş olacak.

Ya da yıllardır sürdürdüğünüz yüksek öğreniminizi yarıda keserek güvenli ülkelerden birine gidecek, yaşamınızı idame ettirmek için tahayyül edemediğiniz işleri yapıyor olacaksınız.

Belki aylarca, hatta yıllarca Ege’de bir adada geleceğinizin ne olacağını düşünürken geçmişinizi yitirecek, dilini kültürünü tanımadığınız bu topraklara niçin geldiğinizi sorguluyor olacaksınız.

Gideceğiniz ülkedeki geçim kaynaklarının sınırlılığı, savaştan önce okullaşma oranının yüzde 95 olduğu ülkenizdeki eğitim olanaklarından çocuklarınızın mahrum kalmalarına, çocuk işçi olarak istihdam edilmelerine yol açacak.

Belki de daha iyi eğitim ve sağlık oranlarıyla, kendiniz ve aileniz için çok daha müreffeh ve huzurlu bir gelecek inşa edeceksiniz.

Kısacası, birazdan göz atacağınız egzersiz, karşı karşıya olduğumuz bu bölgesel krizle mücadelede, uluslararası örgütlenmenin de ötesinde, bireyler olarak sergileyeceğimiz doğru ve sağduyulu davranışın önemini tasvir ediyor. Sadece Suriye için değil, dünyada barışın, huzurun ve istikrarın hakim olduğu bir gelecek için önce doğru soruları sormakla başlamanın gerekliliğine inanıyoruz.

 

Kendi geleceğimizin insanlığın ortak geleceğinden bağımsız şekillenemeyeceğinin bilinciyle  travmalar yarınlara taşınmasın, minik eller silah yerine kalem, oyuncak tutsun, geleceğe tutunsun diye Suriyeli mültecilere ve onların yarınlarına sahip çıkmaktan vazgeçmeyeceğiz.

Hayata Destek olmayı sürdüreceğiz.

* Hayata Destek Derneği Direktörü

Filed Under: Aktüel

SON HABERLER

Bakan Koca: 75 yaş üstünün aşılanmasına başlanıyor

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yarın sabahtan itibaren 75 yaş ve üzerinin sağlık kuruluşlarında aşılanacağını ve sağlık kuruluşlarından randevu alarak aşı olmaya gidebileceklerini duyurdu.

Kanal İstanbul bilirkişi heyetinden bir üye çekildi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘çılgın projesi’ Kanal İstanbul için oluşturulan bilirkişi heyetinden Yıldız Teknik Üniversitesi Prof. Dr. H.A çekildi.

Kızına cinsel istismardan ceza alan babaya ‘iyi hal’ indirimi

İstanbul’da 17 yaşındaki kızına istismarda bulunan Yılmaz K.’ya 45 yıl hapis cezası veren mahkeme, indirim uygulayarak cezayı 30 yıla düşürdü.

Prof. Dr. Akova: Sağlık Bakanlığı sonuçları erken açıklayarak faz–3 çalışmasını yaraladı

Sinovac aşısının Türkiye’deki çalışmalarıyla ilgili oluşan soru işaretleri hakkında konuşan çalışmanın koordinatörlerinden Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Akova “Faz–3 çalışmasını ilk olarak deyim yerindeyse Sağlık Bakanlığı sonuçları erken açıklayarak yaraladı” dedi.

Anket: Kararsızlar dağıtılınca ‘cumhur ittifakı’ yüzde 44.1

MAK Araştırma’nın yeni anketi, AKP ile MHP’nin ‘cumhur ittifakı’nın oyu yüzde 50’yi geçemiyor.

Economist: Erdoğan, insan hakları ve demokrasi dersi verecek konumda değil
Çavuşoğlu da ‘sığınmacı kozu’nu oynadı: Geri kabul anlaşması tamamen iptal edilecek

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1185 gündür tutuklu

AGORA

Nasıl olur da Türklüğü kabul etmezler? Belki Türk değillerdir!

Murat Sevinç

Ya lidersindir ya değilsindir

Mehmet Aksel

1921 Anayasası’nın 100’üncü yılı kutlu olsun

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

İsmail Saymaz: Saadet Partisi’nde iki çizgi kavgası var

Erdal Sağlam: Büyüme tahminini yükseltince IMF’yi yere göğe sığdıramadılar

Abdulkadir Selvi: Görünen o ki 2023 seçimlerinde üçüncü bir ittifak daha kurulacak

Ahmet Hakan: Ne olur yani sayıları zaten çok sınırlı olan milletvekillerine aşıda öncelik tanınsa…

İbrahim Kiras: Cumhur ittifakına katılması düşünülebilecek belki de son parti Saadet’tir

Fikri Sağlar: İktidarın gözden çıkardığı tarım sektörünün durumu, açlıkla karşı karşıya olmamızın sebebi

Hülya Güler: Araştırmalar uzaktan çalışmanın zamanla hibrit modele döneceğini gösteriyor

Tunca Bengin: İnce’ye ‘Tek başımıza iktidar olacağız’ iddiasının formülünü sordum

Muharrem Sarıkaya: Bazı Bilim Kurulu üyeleri 15 Şubat’ta okulların açılmasının uygun olmayacağı görüşünde

Esfender Korkmaz: Piyasa ekonomisi emir ve komutayla yürümüyor

Erkan Aydoğanoğlu: İş ve gelir kaybını telafi edecek adımlar atılmış değil

74. Cannes Film Festivali pandemi nedeniyle ertelendi

Çevrimiçi, yerçekimsiz Gogol

İstanbul Havalimanı’nda bir dakika sanat…

Üç ‘Rebecca’

Şakir Eczacıbaşı’nın fotoğraf sergisinden 10 ‘seçilmiş an’

Sanders’ın viral olan pozundan yapılan bebekle yardım kuruluşu için 40 bin dolar toplandı

Paket açılma sesini altı kilometre uzaktan duyabiliyor: Cips düşkünü papağan diyet sonrası yeniden uçabildi

Covid-19’a yakalandıktan sonra 306 gün hastanede kaldı; alkışlarla taburcu oldu

İstanbullular deniz taksisinin rengine karar verdi: Boğaz tasarımı

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • Email
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi