• 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ

Mahcup olabilmek iyi bir şeydi aslında!

07/02/2021 20:53

MURAT SEVİNÇ

Bir arkadaşım, yandaş gazetelerden birinin ön sayfa fotoğrafını gönderdi. Bir market alışverişi sahnesi ve fotoğrafın sağına soluna iliştirilmiş, içi yazılı kutucuklar. Fotoğrafın orta yerinde “Bu haberi okumadan markete girmeyin, çıkarken üzülmeyin” yazıyor. Kutucukları okudum ve bir şey anlamadım. Ardından bir kez daha okuyup kavramaya çalışınca, bu kez de inanmakta zorluk çektim. Söz konusu gazeteyi sevgili Ünsal Ünlü’nün sabah programlarında duyuyordum. Okunduğunu sanmıyorum, propaganda çöplüğünden. Türkiye’de bir gazete, hakikaten böyle bir ön sayfayla çıkmış bugün.

“Nedir şaşırdığın, uzayda mı yaşıyorsun?” diye sorsa biri, hiç haksız olmaz. Uzayda yaşamıyorum yaşamasına da, sanırım her şeye rağmen ve özellikle bazı konularda, insanda bir ölçü beklentisi oluyor yine de.

Reklam

Günlük siyasi kapışmaya yönelik değil bu beklentim. O basın, özellikle namlı mensupları her şeyi yapabilir, yazabilir, söyleyebilir. Ne insani ne mesleki herhangi bir olumlu beklentiye gerek yok. Öyle insanlar ve öyle oldukları, başka biri olamadıkları, çiğlikleri, sığlıkları, fırsatçılıkları nedeniyle içine hapsoldukları öfkeyi çıkaracak bir yer arıyorlar şu hayatta. Üstelik insanı dehşet içinde bırakan komplekslerini nakite dönüştürme şansları da var hâlihazırda.

Hal böyleyken yalan dolan, hakaret, hedef gösterme vs. şaşırtmıyor kuşkusuz.

Fakat iş ‘ekmeğe’ gelince, konu yoksulluk ve yoksullar olunca, herkesin kendisini kontrol etme ihtiyacı hissettiği, aşmayı onuruna yediremeyeceği bir çizgi olur buralarda. Daha doğrusu, olurdu. Adı konulmamış duyarlılık eşikleri vardı.

Reklam

Örneğin, gençliğimizin en güzel armağanlarından ‘Gırgır’ dergisinin Oğuz Aral’ı, engellilik ve yoksulluk hakkında, ‘incitecek’ karikatürler çizilmesini istemezmiş.

Sınırlar her ne kadar belirsizleşmiş ve pervasızlık olağanlaşmış görünse de ‘asgari’ bir edep duygusunun varlığını hâlâ koruduğunu düşünüyorum. Hepimizi, koskoca ülkenin trol ve küfürbazlarından ibaret olduğunu düşünmeye sevk etmeye çalışıyorlar; direnmek gerek bu saçmalığa. Türkiye’de evine ekmek götürmeye, çoluk çocuğunu okutmaya çalışan ve sabahtan akşama boca edilen yalanlar içinde bir yol arayan milyonlaca dürüst insan yaşıyor.

Gazete adı verilmiş o kâğıt parçasının ön sayfası bu nedenle çok sinirlendirdi sanırım. En temel insani çizginin dahi nasıl yok sayılabildiğini görmek ve sözüm ona ‘alışveriş önerileri’ başlığı altında yoksunluğu böyle hafife alabilmek, en şaşırmayanı bile çileden çıkarabiliyor demek ki. 12 Eylül sonrasının ekonomik ve siyasi tercihlerinin, azgın neo-liberalizmin, müteahhit kılıklı siyasal İslamcılığın bir ülkeyi ve insanını ne hale getirebileceğini, kamusallık düşüncesinin, asgari izanın nasıl yerle bir edildiğini görmek… 

‘Gıda’ en temel insan haklarından. Sağlıklı gıdaya ulaşma hakkı. Sosyal devletin yükümlülüklerinden. Yoksulluk, insanın başına getirilebilecek en alçak ayrımcılıklarından. Evet, ‘gelecek’ değil, ‘getirilebilecek.’ Birileri haysiyetsizce zenginleşmek istediği için, diğeri yoksul; doğumla edinilen bir nitelik değil yoksulluk! Yoksulluğu yaratan, insanların yetenek ve yeteneksizliğiyle açıklamaya kalkışan ve çöpte ekmek arayanları dert edinmeyen, eşitlik denildiğinde ödü kopan her kimse, onlar da olabilecek en alçak insanlar. Hele ki bir insanın açlığı ve sıkıntılarıyla dalga geçer gibi, ona sahip olamadıklarının, olamayacaklarının, mahkum edildiği koşullarının ‘olağanlığını’ göstermeye çalışmak, insanı yokluğa ikna etmeye girişmek!

Hallice görünen bir çift var fotoğrafta, güler yüzle bakınıyorlar market raflarına. Marketler satışı artırmak için müşteriye türlü tuzaklar kuruyormuş ve söz konusu gazetenin acar çalışanları bunları tespit edip yurttaşı uyarmak istemiş! Alışverişe tek başına ve tok karnına çıkın, çocuklar olmasın…  Cazip kokular yoldan çıkarmasın, evde hiçbiri kalmaz… Ürünlere dokunmayın, sahiplik duygusu almaya zorlar… Büyük araba doldurmaya teşvik eder, sepetten şaşmayın… İkramları geri çevirin, dilinize değdiği an tuzağa düşersiniz… Sebze, meyve, süt, et alın, abur cuburdan kaçının…

Ne tuhaf değil mi, bu haberi yapıp yukarıdaki satırları yazıyor birileri, ardından sokağa çıkıp diğer ‘insanlar’ın yüzüne bakıyor. Bakabiliyor.

Ağız dolusu sövmeden bitsin bu yazı.  

Filed Under: Agora

Tüm yazılar: Murat Sevinç

SON HABERLER

Türk-İş: Dört kişilik ailenin açlık sınırı 2 bin 719, yoksulluk sınırı 8 bin 856 lira

Türk-İş’in araştırmasına göre, şubat ayında dört kişilik ailenin açlık sınırı 2 bin 719, yoksulluk sınırı 8 bin 856 lira oldu.

BB Erzurumspor’un virüsü yenen sözcüsü: Bir gecede sekiz kıyafet değiştirdim

Covid-19’u yenen Büyükşehir Belediye Erzurumspor’un basın sözcüsü Ahmet Dal, hastalık belirtileri başladığında bir gecede yedi-sekiz kez kıyafet değiştirecek kadar çok terlediğini anlattı.

Akar: S-400’ler ihtiyaç duyulduğunda kullanılır

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Rus yapımı S-400’lerin satın alınması üzerinden Türkiye’ye kısıtlamalar getirilmesinin ‘müttefiklik ruhuna uygun olmadığını’ söyledi.

Ceyhan’dan ‘iki senaryo’ uyarısı: Mutasyon yayılmadan yüzde 60’ı aşılamalıyız

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, corona virüsünün mutasyonlarıyla ilgili bir iyi bir de kötü senaryo olduğunu söyledi.

‘Kabe görseli’ soruşturması: Yedi öğrenci hakkında üçer yıla kadar hapis istemi

Boğaziçi Üniversitesi’nde, ‘Kabe fotoğrafının yere serilmesine’ ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı. Savcılıkça, ikisi tutuklu yedi öğrenci hakkında ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’ suçundan birer yıldan üçer yıla kadar hapis istemiyle iddianame düzenlendi.

Hayvanları seven, insanları da sever
Bir ‘demokrasi kahramanı’nın hazin hikayesi

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 1214 gündür tutuklu

AGORA

Bankacılık-KOBİ ilişkisi: Hüzünlü bir aşk hikayesi

Mehmet Aksel

Doğu Türkistan: Batı konuşuyor, Türkiye susuyor

İhsan Dağı

Eren Hanım, Şebnem Hoca, Ömer Faruk Bey ve endişe üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Sedat Ergin: Türkiye’yi İdlib’de çok zor sorular bekliyor

İsmail Saymaz: Türkiye’de seçme ve seçilme hakkının fiilen yürürlükten kalktığı düşünülecek

Murat Muratoğlu: Sefalete gözlerimizi kapayıp Kanal İstanbul’u konuşalım

Zafer Arapkirli: Yutkunmayın, içinizde tutmayın

Şeref Oğuz: Vatandaş neden dövizini bozdursun ki?

Melih Altınok: Serbestse herkese serbest olsun

Abbas Güçlü: Tüm öğretmenler aşı oluncaya kadar kapalı kalsa ne olurdu?

Yalçın Karatepe: Reformda bu kadar uzun zamana neden ihtiyaç duyuldu?

Yusuf Karataş: Şimdi değilse ne zaman!

Murat Birdal: Faturayı Albayrak’a kesmek Erdoğan’ın sorumluluğunu sınırlandırmak olur

Esfender Korkmaz: Reform dediği birkaç marjinal değişiklikle algı yaratmak projesinden öteye geçemez

Leyla Emadi’nin kişisel sergisi: Gel-Git

Elektronik dans müziği ikilisi Daft Punk dağıldı

‘Afrika dahil’

Sanat yayınlarını aynı çatı altında buluşturan border_less ARTBOOK DAYS üçüncü edisyona hazırlanıyor

74. Cannes Film Festivali pandemi nedeniyle ertelendi

Filin hortum darbesi nedeniyle kafasını çarpan hayvanat bahçesi çalışanı hayatını kaybetti

Lady Gaga’nın köpeklerini gezdiren kişiyi vurup iki köpeğini alıp kaçtılar

Geçen yıl 35 dolara almıştı: Açık artırmada yarım milyon dolara alıcı bulması bekleniyor

Pasifik Okyanusu’nda 14 saat boyunca ‘deniz çöpü’ne tutunarak hayatta kaldı

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • AGORA
  • SANAT
  • GÜNÜN ESERİ
  • AGORA
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • BİRİNCİ SAYFALAR
  • GÜNÜN 11’i
  • AKŞAM POSTASI
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • KÜNYE
  • İLETİŞİM
  • Email
  • Facebook
  • Google+
  • Pinterest
  • RSS
  • Twitter
  • Vimeo
  • YouTube

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi