Sokağın sesi tüm dünyada o kadar gür çıkmaya başladı ki, bundan baskıcı, hatta anti-demokratik rejimler bile nasibini aldı. Bahreyn’de mesela, sokağa çıkma alışkanlığı pek olmayan halk önce Gazze için, ardından da bu hafta sonu Yemen’deki Husiler’i desteklemek için sokağa çıktı. Bahreyn’deki mevcut rejim açısından Gazze meselesinde halkın protestosu ‘kontrollü eylem’ olarak nitelenebilir. Ancak işin içine İran’ın ‘vekil gücü’ konumundaki Husiler’i desteklemek girince, durum değişiyor. Husiler, İran ile Arap ülkeleri arasındaki ‘Şii-Sünni rekabetindeki‘ önemli bir yarığı oluşturuyor. Sünni yönetime sahip, ancak halkının çoğunluğu Şii mezhebine mensup Bahreyn’de, sokak gösterilerinde Husiler lehinde pankart açılması, slogan atılması çok önemli bir ‘kırılmayı’ da gösteriyor. Arap ülkeleri daha şimdiden kara kara düşünmeye başladılar bile. Gazze meselesinde, sıcak çatışmaya dahil olan ‘aktörler’ arttıkça, mesele de genişliyor.
O kadar ki, bölgede bugüne kadar hep vekil güçlerle ‘tavır göstermeyi’ tercih eden İran yönetimi, Irak, Pakistan ve Suriye’ye yönelik nokta saldırılarla çatışmaya doğrudan daldı. Husiler’e operasyon” adı altında ABD ve Batılı müttefikleri de çatışmanın bire bir tarafı oldu.
Gazze meselesi, “cehennemin kapılarını açmış” gibi görünüyor…