Bugüne kadar, yaklaşık iki asırdır, Türkiye’nin kaderini -başta İngilizler olmak üzere- Batılı ülkeler belirliyordu. Bundan böyle Türkiye, önce kendi kaderini -Allah’ın inayetiyle- kendisi belirleyecek, sonra da bölgenin ve Avrupa’nın kaderini belirleyecek bir konuma doğru adım adım ilerleyecek…
Avrupa’yla da, Amerika’yla da ilişkilerimiz bitmeyecek; bizim belirlenen ve şekil verilen değil, belirleyen ve şekil veren, kısacası, nesne değil özne olacağımız yeni bir niteliğe bürünecek…
Elbette ki, kolay olmayacak. Ama olacak bu.
TÜSİAD gibi aktörler, esas itibariyle, Türkiye’nin ekonomik sermayesi değil, küresel sistemin politik sermayesi. Bunu aslâ unutmamak gerekiyor. O yüzden bu tür ekonomik örgütler, 28 Şubat sürecinde de, 2001 ekonomik krizinde de küresel sistemin Truva atı gibi hareket ettiler; sermayeyi dışarı kaçırdılar ve ülkeye büyük darbe vurdular!
Türk ekonomisine yön veren TÜSİAD gibi aktörler, gerçekte, Türkiye’nin çıkarlarını değil küresel sistemin çıkarlarını koruyup kollayan, aslında Türkiye’nin altını oyan küresel sistemin kapıkulu gibi faaliyet gösteren celladına âşık tasmalı çekirgeler.
Yarın Türkiye bir kriz yaşadığında Türkiye’yi ilk terk edecek aktörler bu tür aktörler!