Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde yaşananlar “tatsız bir olay”ın çok ötesine geçen bir durumu, burjuva devlet aygıtı içerisinde önemli bir dönüşümü işaret ediyor. Kaymakam Akeller’in uyarısı üzerine imamın atladığı iddia edilen bölümü tekrar okumasına rağmen ortaya çıkan durum büyük fotoğrafa yoğunlaşmayı gerektiriyor.
Diyanet-Sen ve Memur-Sen’in hem üyeleri hem de ilçede temsilcileri olan bir kişiye ilişkin iddiaların soruşturulmasını talep etmesinden sonra bir kısım mülki idare amirinin sosyal medya hesaplarından örneği görülmemiş bir içerikle gösterdiği tepki, sadece yönetsel norm ve bürokratik geleneklerin aşınma düzeyini değil, “Yeni Türkiye”de devletin baskıcı yapısının geldiği aşamayı da gösteriyor.
Temel eğitimde okullarda, çıraklık döneminde iş yerlerinde ve askerlikte şiddetin kanıksandığı, yadırganmadığı bir kültürel coğrafyada yaşıyoruz. Kamu yönetiminde amirin astına karşı hakaret ve şiddeti de ilk defa duyulmuyor. Ancak bu defa mağduru haksız, şiddet uygulayanı haklı gösteren bir algı yönetimi ile karşılaşıyoruz.
Bürokrasi ve siyaset arasındaki ilişki ülkemizde devletin niteliğini yansıtan önemli göstergelerden biri. Askeri bürokrasinin tarihsel önemini yitirdiği coğrafyamızda, Kulp’ta yaşanan olay ve en tepeden gönderilen ‘aferin’ mesajları, devletin cebberutlaşma yolunda hızla ilerlediğini ve ‘devlet baba’nın sivil bürokratlarının dönüşen rolünü gösteriyor.