Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye’de ‘güven ve istikrarı’ kalıcı hale getirmenin tek yolunun ‘yeni anayasa ve başkanlık sistemi’ olduğunu söyledi.

Fotoğraf: DHA
AKP İstanbul teşkilatının düzenlediği iftarda konuşan Yıldırım, 14 yıllık AKP hükümetinin vesayetle mücadele ederek önündeki engelleri birer birer kaldırarak bugünlere geldiğini söyledi.
Başbakan şöyle devam etti: “Çok şey başardık, ama işimiz bitmiş değil. Şimdi artık Türkiye’de güven ve istikrarı kalıcı hale getirmenin tek bir yolu kaldı, başkanlık sistemi ve yeni anayasa. Yolları biz yaptık, köprüleri biz yaptık, gönüllere yollar yaptık, inşallah milletimizle birlikte Türkiye’nin başkanlık yolunu da birlikte açacağız.”
Gezi eylemlerine de değinen Yıldırım, “Gezi olaylarının masum bir çevre işi olmadığını hep beraber gördük. Çünkü o Gezi olaylarının başrolündekiler ‘Niye köprü yapıyorsunuz?, Niye Kanal İstanbul’u yapıyorsunuz?, Niye hızlı tren yapıyorsunuz?, Neden tüneller yapıyorsunuz?, Neden havaalanı yapıyorsunuz?’ diye akılları sıra ültimatom vermeye kalkıştılar.”
‘Daha kucaklayıcı olun’
“Türkiye artık istikrarsızlıktan, koalisyon dönemlerinden çektiği sıkıntıları bir daha çekmeyecek” diyen başbakan, Avrupa Birliği’ne de seslendi: “Daha kucaklayıcı olun. Sadece kendi alanınızda değil, yakın coğrafyanızda olup bitenlere kayıtsız kalmayın. Daha fazla iş birliğine, az gelişmiş, sorunlu ülkelere daha fazla desteğe ihtiyaç var”
Yıldırım, başkanlığı ‘zorlamıştı’
Yıldırım, eski başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından ‘ipinin çekilmesiyle’ AKP içinde başlayan krizin ardından Erdoğan’la birlikte katıldığı Malatya mitinginde “Gadanızı alayım, Malatya ‘başkanlık’ı getirmeye hazır mı?” başkanlık mesajı veren ilk isim olmuştu.
Yıldırım, genel başkan seçildiği AKP kongresinde, “Bir eksiğimiz var, yeni anayasayı, başkanlığı getirmeye hazır mısınız” diyerek Erdoğan’a ‘tam bağlılık’ bildirmişti.
‘Başkanlığa’ inancını her fırsatta yineleyen Yıldırım, başbakan sıfatıyla katıldığı Meclis’teki ilk AKP grup toplantısında yeni dönemdeki en önemli görevlerinin ‘seçimle işbaşına gelmiş cumhurbaşkanının fiili durumunu Anayasa’ya uygun hale getirmek’ olduğunu söylemişti.