Başak Demirtaş’ın İstanbul adaylığı Demirtaş’ın popülaritesinin daha da büyümesine, hapishanedeyken sandıkta Demirtaş’ın gücünü görünmesine neden olacaktı.
Kandil, parti içindeki ağırlığını kullanarak, sonucu DEM Partisi’nin rağmına da olsa bunu engellemiş oldu.
Böylece hem “AKP’nin geriletilmesini” en öncelikli hedef olarak gören sol kanat mutlu oldu hem de Demirtaş’ın partinin önüne geçmesinden rahatsız olanlar.
Sonuçta DEM Parti en çok oyu alacak adayı çıkarmamak gibi siyasetin tabiatına aykırı bir kararı verdi.
Karardan İstanbul’da İmamoğlu’nun kazanmasını isteyenler mutlu.
Ama böyle vesayet altındaki, irrasyonel, organik olmayan bir DEM Parti’nin desteği 14 Mayıs’ta görüldüğü gibi iktidarın her zaman elinde bir koz olacak, kaybettirebilecek de bir destek.
Bu pragmatizmi 2019’da iktidar Öcalan’dan mektup alarak kullanıp zararını görmüştü, şimdi de muhalefet için en azından uzun vadede zararlı olabilir.
O yüzden Türkiye demokrasisi için 31 Mart’ta kimin belediyeleri kazanacağına fazlasıyla kendini kaptırmış olanlar, Başak Demirtaş’ın adaylığı meselesine de sadece bu açıdan bakanlar, Türkiye’de demokrasinin geleceği için Kürt siyasetinde hangi bakışın kazanacağı üzerinde de daha derin düşünmeli.