AGOS Gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink, 19 Ocak 2007’de Şişli’de gazetesinin önünde öldürüldü. ‘Beyaz bereli’ tetikçi kaçarken kameralara takıldı. Kamuoyu önce bu kişinin adını ve 18 yaşından küçük olduğunu öğrendi.
Ogün Samast ertesi gün Samsun Otogarı’nda yakalandı. Peşi sıra Trabzon Pelitli’deki cinayet ekibi ortaya çıkarıldı. Yasin Hayal, Zeynel Abidin Yavuz, Ahmet İskender, Ersin Yolcu…
‘Ekip’ 24 Ocak 2007’de tutuklandı. Ardından da başta polis muhbiri Erhan Tuncel, Salih Hacısalihoğlu, Tuncay Uzundal, Veysel Toprak, Osman Alpay, İrfan Özkan ve Mustafa Öztürk ve diğerleri…
Ancak ortaya saçılan bilgilerden cinayetin sadece tetikçi ekibin yargılanmasıyla açıklığa kavuşmayacağı anlaşılıyordu.
Cinayetin işleneceğinden polis ve jandarmanın haberi vardı. Kamuoyu cinayeti bilip önlem almayanların, failleri koruyup kollayanların, Hrant Dink’i yazıları ve düşünceleri nedeniyle hedefe koyanların da yargılanmasını istedi.
Ancak öyle olmadı.
Cinayet gününden beri ‘Biz bitti demeden bu dava bitmeyecek’ sloganlarıyla adalet isteyenler, bugün de yine aynı taleple ‘Hrant için, adalet için’ diyerek Dink’in vurulduğu yere yürüyecek.
Dokuz soruda Türkiye’nin karanlık sayfalarından Dink cinayetinin ve bitmeyen adalet arayışının özeti…
1 – Dava süreci nasıl başladı?
20 Nisan 2007’de İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ‘tetikçi’ Ogün Samast, azmettiriciler Erhan Tuncel ve Yasin Hayal’in de aralarında bulunduğu 12’si tutuklu 18 sanık hakkında dava açıldı. Soruşturmayı dönemin özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcıları Selim Berna Altay ve Fikret Seçen yürütmüştü.
İlk duruşma 2 Temmuz 2007’de yapıldı. Samast’ın yaşının küçük olması nedeniyle kapalı yapılan ve yaklaşık 12 saat süren duruşmada, tutuklu sanıklardan Salih Hacısalihoğlu, Osman Altay, İrfan Özkan ve Veysel Toprak tahliye edildi.
Hayal’in eniştesi Coşkun İğci hakkında 2009’da, ağabeyi Osman Hayal hakkında 2008’de hazırlanan ek iddianameler ana davayla birleştirilince sanık sayısı 20’ye yükseldi.
2 – Ogün Samast’ın davasında neler oldu?
14’üncü duruşmaya gelindiğinde tutuklu olarak sadece Yasin Hayal, Erhan Tuncel ve Ogün Samast kalmıştı. 25 Ekim 2010 tarihli duruşmada mahkeme heyeti, kanundaki değişiklik nedeniyle Ogün Samast’ın dosyasını yaşı küçük olduğu için ayırdı ve İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
Samast davası iki dosya üzerinden görüldü. Cinayetle ilgili davada Samast 25 Temmuz 2011’de İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nce olay tarihinde yaşının 18’den küçük olması da dikkate alınarak yapılan indirimlerin ardından ‘tasarlayarak adam öldürmek’ ve ‘ruhsatsız silah bulundurmak’ suçlarından toplam 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Karar Yargıtay’da onandı.
Samast hakkındaki diğer dosya ise ‘terör örgütü üyeliği’ndendi. Bu dava sürüyor.
3 – Ana davada ne karar çıktı?
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Samast dışındaki sanıklar hakındaki kararı 17 Ocak 2012’de çıktı. Sanıklar ‘örgüt’ suçlamasından beraat etti. Dolayısıyla ‘örgüt üyeliği’nden hiçbir sanığa ceza verilmedi.
Diğer kararlar şöyleydi:
Yasin Hayal için ‘tasarlayarak insan öldürmeye azmettirmek’ten ağırlaştırılmış müebbet hapis, Orhan Pamuk’u tehdit etmekten üç ay, ‘ruhsatsız silah bulundurmak’tan bir yıl,
‘Azmettirici’ olmakla suçlanan diğer sanık ‘polis muhbiri’ Erhan Tuncel için cinayetle ilgili suçlamadan beraat, 2004’te Trabzon’da Mc Donalds’ın bombalanmasıyla ilgili olarak ‘patlayıcı madde imal etmek, kullanmak’tan 10 yıl altı ay (Tuncel aynı gün tahliye edildi),
Ersin Yolcu ve Ahmet İskender için ‘tasarlayarak adam öldürmeye yardım etmek’ suçundan 12 yıl altışar ay hapis cezası,
Salih Hacisalihoğlu için ‘ruhsatsız mermi bulundurmak’tan iki ay 15 gün,
Zeynel Abidin Yavuz, Mustafa Öztürk ve Tuncay Uzundal için ‘tasarlayarak adam öldürmek’ten beraat
Karar duruşmasından sonra mahkeme heyetinin her nasılsa sanıklardan Coşkun İğci hakkında karar vermeyi unuttuğu ortaya çıktı. Bununu üzerine yeni bir dosya açan mahkeme kararını 13 Şubat 2012’de açıkladı: ‘Tutuksuz sanık Coşkun İğci’nin beraatine…’
‘Örgüt yok’ kararı kamuoyunda tepkiye neden oldu.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi 15 Mayıs 2013’te kararı bozdu. Böylece dava yeniden başladı. Yargıtay, ortada ‘terör’ değil ama, ‘suç’ örgütü olduğunu savunuyordu. Kararda Yasin Hayal ve arkadaşlarının ‘suç örgütü oldukları’, ancak devlete karşı suç işlemeye yöneldiklerinin belirlenemediği öne sürüldü; Dink’in de siyasi görüşleri nedeniyle bu örgüt tarafından öldürüldüğü değerlendirmesi yapıldı.
Dink ailesi avukatlarıysa bu değerlendirmeye karşı çıktı. Avukat Fethiye Çetin şöyle diyordu: “Başlangıçtaki noktadan birkaç adım daha gerideyiz. Dava, terör örgütü oldukları nitelemesiyle açılmıştı ama (bu) kararda suç işlemek amacıyla bir araya gelen silahlı örgüt deniyor.”
4 – Yeniden görülmeye başlayan davadaki son gelişmeler ne?
Davanın yeniden görülmesine 17 Eylül 2013’te başlandı. ‘Azmettirici’ olmakla suçlanan, beraat edip tahliye olduktan sonra ortadan kaybolan ve hakkında ‘yakalama kararı’ çıkarılan Erhan Tuncel 23 Ekim’de yakalandı. Tuncel, 3 Aralık’taki duruşmada daha önce verdiği ifadelerin tersine eski istihbarat daire başkanı Ramazan Akyürek ve dairenin terör ve azınlıklardan sorumlu müdürü Ali Fuat Yılmazer’i suçladı. Cinayetin, ‘Ergenekon üstü’ bir yapı tarafından organize edildiğini öne sürdü. Tuncel daha önce jandarmanın sorumluluğundan söz ediyor ve Ergenekon’a işaret ediyordu.
Bu ifade çok tartışıldı. Tuncel’in hükümet-Cemaat çatışmasından sonra ifade değiştirip polisi suçladığı yorumları yapıldı.
Davanın son duruşması 7 Ocak 2014’te görüldü. İfadesi alınmayan iki sanık Osman Hayal ve Zeynel Abidin Yavuz hakkında yakalama kararı çıktı. Trabzon’da yakalanıp tutuklanan Hayal ve Yavuz daha sonra ifade verip serbest bırakıldı.
Davanın bir sonraki duruşması 12 Şubat’ta. Sanıkların ‘bozma kararı‘na karşı beyanlarının alınmasının tamamlanmasından sonra davanın esasına geçilecek. Mahkeme, ‘örgütten beraat’ şeklindeki kararda direnirse, dosya bu kez Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na (YCGK) gidecek. Kurulun kararı nihai olacak.
5 – Cinayette ihmali olduğu belirtilen kamu görevlileriyle ilgili yasal olarak neler yapıldı?
Ana davayla ilgili dosyadaki bilgi ve belgeler Emniyet ve jandarmanın cinayetle ilgili önceden bilgi aldığını gösteriyordu. Cinayetin işleneceğini polis muhbiri Erhan Tuncel polise, Yasin Hayal’in eniştesi Coşkun İğci ise jandarmaya bildirmişti. Buna rağmen önlem alınmamış ve cinayet göz göre göre gelmişti. Peki kamu görevlileri ceza aldı mı? Hayır.
Jandarmanın ihmaliyle ilgili Trabzon’da devam eden bir dava var. Onun dışında kamu görevlileriyle ilgili Dink ailesi avukatlarınca yapılan girişimlerden sonuç alınamadı. Hatta dosyada adı geçen birçok görevli terfi ettirildi. Kamu görevlilerinin yargılanmaması nedeniyle de cinayetin birçok karanlık noktası ve bağlantıları aydınlatılamadı.
6 – Trabzon’da devam eden dava hangisi ve kimler yargılanıyor?
Dink cinayetinde jandarmanın ihmaliyle ilgili olarak dönemin Trabzon jandarma komutanı Albay Ali Öz ve yedi asker hakkında Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde ‘görevi ihmal ve evrakta sahtecilik’ suçundan dava açıldı. Dava sürerken, Adalet Bakanlığı’nın incelemesi sonucu Albay Ali Öz’e aynı suçtan Ağır Ceza Mahkemesi’nde ikinci bir dava açıldı. Ancak aynı suçtan iki dava olamayacağı gerekçesiyle mahkeme bu davayı reddetti. Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi Albay Ali Öz ve Yüzbaşı Metin Yıldız’a altı ay, diğer dört askere ise dörder ay hapis cezası verdi. Yargıtay kararı bozdu. Dava Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor.
Davada geçen aylarda önemli bir adım atıldı. Bu dosyayla İstanbul’daki ana davanın birleştirilmesi istendi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi buna izin vermedi. Oysa Dink ailesi avukatları, davaların bütün olarak görülmesi ve birleştirilmesini istiyordu.
7 – İstanbul’da yürütülen soruşturma ne?
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nda yaklaşık üç yıldır açık olan bir Dink soruşturması sürüyor. Dosya Ergenekon’u, ardından da gündemdeki 2’nci dalga yolsuzluk operasyonunu yürüten ve 16 Ocak 2014’te Tekirdağ’a atanan savcı Muammer Akkaş’ın elindeydi. ‘Kamu görevlilerini’ içerdiği belirtilen bu dosyada ‘gizlilik kararı’ var. Bu nedenle hangi aşamada olduğuna dair net bilgi yok.
Savcı Akkaş ana davada yargılanan sanıkları yeniden sorgulamış, bu kapsamda 28 Mayıs 2013’te mahkum Ogün Samast bir saat boyunca, 29 Kasım 2013’te de Erhan Tuncel altı saat boyunca ‘tanık’ sıfatıyla ifadesini almıştı.
Savcı Akkaş son olarak eski istihbarat daire başkanı Sabri Uzun’u ifadeye çağırmış, Uzun ise sağlık sorunları nedeniyle ifade vermeye daha sonra geleceğini bildirmişti.
Dink ailesi avukatları da son olarak savcılığa bir dilekçe vererek, Ergenekon dava dosyasında yer alan Ümit Sayın ile bazı Özel Harp Dairesi subaylarıyla görüşmelere dikkat çekmiş, özel harpçilerin gerçek kimliklerinin araştırılmasını istemişti. Avukatlar ayrıca Genelkurmay Başkanlığı ve MİT’in Dink cinayetiyle ilgili ellerindeki bütün bilgi ve belgelerin istenmesini talep etmişti. Savcı Akkaş Tekirdağ’a atandığı için dosyanın hangi savcıya verileceği henüz belli değil.
8 –AİHM ne dedi?
Hrant Dink, bir yazısında “Türk’ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni’nin Ermenistan ile kuracağı asil kanda mevcuttur” ifadesini kullandığı için hedef olmuş ve hakkında açılan davada altı ay hapis cezası almıştı. Dink, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmuştu. Öldürüldükten sonra da ailesi yaşam hakkının ve etkili soruşturma hakkının ihlal edildiği, özellikle polis ve jandarmayla ilgili etkili bir yargı süreci yürütülmediği gerekçesiyle AİHM’e gitmişti.
Bu başvuruları birleştiren AİHM, 14 Eylül 2010’da önemli bir karar verdi ve Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ‘yaşam’, ‘ifade özgürlüğü’ ve ‘etkili soruşturma’ haklarını düzenleyen maddelerini ihlal etmek suçlarından ceza ödemeye mahkum etti.
AİHM ‘Kamu görevlileriyle ilgili etkili soruşturma yapılmadı’ sonucuna varmıştı. Kararda ayrıca şu önemli tespitler yer alıyordu: “Hrant Dink, yazısı nedeniyle yargılandığı davada suçlu bulununca, aşırı milliyetçiler tarafından Türklere hakaret eden biri olarak gösterildi. Yerel mahkemenin mahkumiyet kararının Yargıtay tarafından onaylanmasıyla Hrant Dink ifade özgürlüğünü kullanamamıştır. Devlet milliyetçi militanların saldırıları ihtimaline karşı gerekli önlemleri almadı. Dink tehdit altında olduğu halde korunmadı.”
9 – AİHM kararınının sonucu ne oldu?
AİHM’in kararı, 14 Aralık 2010’da kesinleşince, şüpheli kamu görevlileri hakkında soruşturma yapılması ve kamu davası açılması talep edildi.
2012’de dört yargı paketiyle AİHM’in bu tür kararlarının ardından ilgili davanın yeniden görüleceği yönünde yasal değişiklik yapıldı.
Dink ailesi avukatları aralarında dönemin İstanbul valisi Muammer Güler, emniyet müdürü Celalettin Cerrah, Trabzon il jandarma komutanı Ali Öz, emniyet istihbarat daire başkanı Ramazan Akyürek, İstanbul emniyet istihbarat şube müdürü Ahmet İlhan Güler, Trabzon emniyet müdürü Reşat Altay’ın da bulunduğu çok sayıda kamu görevlisini içeren dilekçeyi İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na sundu.
Savcılık, İstanbul’da bulunan görevlilerle ilgili valilikten izin istedi. Ancak valilik izin vermedi. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nin itirazı reddetmesi üzerine soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Kamu görevlilerinin soruşturması, ‘Dink cinayetinde yardım ve yataklık’ ve ‘cinayete iştirak’ yönünden sürüyor.