Darbe girişiminden önce MİT’in Gülen Cemaati’nin şifreli mesajlaşma uygulamasını kırarak 600’ü üst düzey asker, 40 bin isme ulaştığı, ancak darbe planlandığına dair bir ipucu yakalayamadığı öne sürüldü.
WSJ’den Joe Parkinson ve Adam Entous imzalı haberde istihbarat zaafıyla eleştirilen MİT’ten edinilen bilgilerle darbe girişimi öncesine dair ciddi ayrıntılar paylaşıldı.
Buna göre darbe girişiminden aylar önce MİT’ten bir grup uzman analist Gülen destekçileri hakkında istihbarat toplamakla sorumluydu. Bu kapsamda Gülen’in internet üzerinde yayınladığı videolarda sarf ettiği sözler ve mimiklerinde gizli bir mesaj olup olmadığı da inceleniyordu.
Cemaat de MİT’in bu yakın takibinin farkındaydı. İletişim yöntemlerini daha da gizli hale getiren örgüt, askeri istihbarattaki elemanlarından da bu konuda yardım aldı.
Bu önlemler kapsamında Gülen telefon kullanmayı bırakarak, talimatlarını yakınındaki isimlerin Pensilvanya ziyaretleri sırasında vermeye başladı.
‘Sistem kırıldı, 40 bin isme ulaşıldı’
WSJ, MİT’ten edindiği bilgiye göre Cemaat’in 2014 yılında ByLock isimli bir kriptolu yazışma uygulaması kullanmaya başladığını yazdı. MİT geçtiğimiz kış bu iletişim kanalının farkına vardı ve mesajları çözmek için çalışmaya başladı. Milyonlarca mesajın olduğu uygulama en sonunda kırıldığında MİT 600’ü üst düzey asker olmak üzere 40 bin ismi belirlemeyi başardı.
Ancak gazeteye bilgi veren istihbarat yetkililerine göre ByLock mesajlarından hiçbiri bir darbe girişimi olacağına dair ipucu içermiyordu. MİT’in kriptolu yazışmaları kırdığını fark eden Cemaat kısa süre içinde farklı bir mesajlaşma uygulamasına geçti.
600 isim Genelkurmaya iletildi
Gazete MİT’in geçtiğimiz bahar şifreli mesajları bakanlıklarla paylaştığını da ekledi. Gazeteye konuşan istihbaratçılara göre Cemaat’in deşifre olduğunu fark etmesi de bu sayede oldu.
Yine habere göre ByLock mesajlarından elde edilen 600 askeri yetkilinin ismi 15 Temmuz’dan sadece dört gün önce askeri yetkililere iletilmişti. Bu isimlerin Yüksek Askeri Şura’da açığa alınması planlanıyordu.
Gülen’in haki ceketi mesaj mıydı?
Öte yandan haberde hayli ilginç bir bilgi de yer aldı.
Gülen’in videolarını ayrıntılarıyla inceleyen uzman analistler 21 Mart’ta yayınlanan bir Youtube videosunda Gülen’in askeri üniformayla aynı renkte haki yeşil bir ceket giydiğini de fark etti. Bunu Gülen’in askeriyedeki üyelerine bir mesaj olarak değerlendiren MİT, mesajın içeriğini anlayamadı.
Cemaat reddetti
Wall Street Journal, bu iddiaları Gülen Cemaati adına konuşan Alp Aslandoğan’a da sordu. Aslandoğan, Gülen’in darbe girişiminde payı olduğunu reddettiğini belirtirken, Cemaat’in uzun yıllardır yaşanan sıkıntılar nedeniyle ‘şeffaflıkla bir sorunu olduğunu’ söyledi.
Cemaat’e yakın bir başka isimse örgütün ByLock uygulaması kullandığına dair bir bilgisi olmadığını, eğer doğruysa hükümetten sakınmak için böyle bir yol izlemiş olabileceğini söyledi.
‘Fidan, Erdoğan’a haber vermek için Akar’ı bekledi’
Gazete, MİT’e darbe günü gelen istihbaratı da şöyle anlattı: “15 Temmuz günü öğleden sonra Türkiye’nin istihbarat ajansı analistleri Akıncı Hava Üssü ve Ankara Kara Havacılık Okulu’nda alışılmadık bir hareketlilik olduğu bilgisini aldı. Yetkililer kısa bir rapor hazırlayarak genelkurmaya faksladı. 5:30 civarında Fidan’ın yardımcısı karargaha giderek askeri hareketliliğe dair şüphelerini bizzat iletti. Üst düzey bir komutan akademiyi ziyaret etti ve taarruz helikopterlerinin füzelerle yüklendiğini fark etti. Üsttekiler bunun tatbikat gereği yapıldığını söylediler. Ancak şüpheleri gidermedi. Saat 6:00’da Fidan karargaha gitti ve Akar’ın Akıncı Üssü’nü bizzat yerinde görmesi konusunda anlaştılar. Fidan MİT merkezine döndü ve tatildeki Erdoğan’a haber vermek için bekledi. Ancak Akar geri dönmedi. Rehin alınmıştı.”
Gazete, darbe girişiminin başlamasıyla saldırıya uğrayan MİT binasında Fidan’ın istihbarat üyelerine “Son merminize kadar savaşın, sizi canlı ele geçiremesinler” dediğini de yazdı.
‘Sadece MİT’in zaafı değil’
Wall Street Journal, Erdoğan’ın da istihbarat zaafı olduğu yolundaki ifadelerine dikkat çekip Fidan’ın geleceğine ilişkin soru işaretlerinin arttığını kaydetti.
İstihbaratçıların bu konudaki görüşlerini soran gazete içlerinden birinin, “Bir söylentinin peşine düşüp darbe girişimini ortaya çıkarmasaydık, büyük olasılıkla ölmüş ya da hapiste olacaktık” dediğini yazdı.
Bir MİT yetkilisi de, “Bu sadece MİT’in değil, güvenlik kurumlarımız çevresindeki sistematik bir istihbarat zaafı” dedi.
İstihbaratçılar karmaşık bir iletişim ağı içinden gelen bilgilerle yapabildiklerinin en iyisini yaptıklarını savundu.