Ücretleri gösterilen enflasyona endeksleyerek gecikmeli bir şekilde ayarlamak, faizi dini duyguları sömürerek bilerek, isteyerek ve planlı bir şekilde gelir transferi yöntemi uygulamasıyla baskılamak, döviz kurlarını ise paralel merkez bankacılığı metodu ile değiştirmeye çalışmak çarpıklığın en sade örnekleridir.
Bu çarpıklığın bizi nereye götüreceğini bilmemek sanırım saflık olur.
Dış ticaret açığının döviz kuru ile olan sıkı ilişkisinin kredi piyasası ile birleştirilmesi sonucunda dış ticaret açığının nerelere ulaştığını iyi sentezlememiz gerekiyor.
Bir de buna dış ticaret hadlerinin ortaya çıkardığı fakirleştiren büyümeyi eklediğimizde artan ihracat değerlerine safça bakıp sevinmenin yerini çok çalışıyoruz ama neden gelirimiz artmıyor sorusu alır…
Türkiye ihracatını artırıken! yoksullaşıyor… Ucuz yolla rekabetçilik oynuyor.