MESUDE ERŞAN
@mesudersan
[email protected]
Yaban hayatı uzmanı veteriner hekim Ahmet Emre Kütükçü, orman yangınlarında zarar gören hayvanlar için de tahliye planı ve ilk yardım merkezlerinin kurulması gerektiğini söyledi. Yaban hayvanlarının güvenli alanlara ulaştırılması, arama, kurtarma ve ilk müdahale merkezlerinin kurulmasıyla yüzlercesinin hayatı kurtarılabilir.

Ormanlar ağaç topluluğundan ibaret değil. Ağaçların yanı sıra, başka bitkiler, hayvanlar, toprak, su, iklimiyle bir bütün aslında. Türkiye yüzölçümünün yaklaşık yüzde 30’unu oluşturan ormanlar, zengin biyolojik çeşitliliği de barındırıyor. Dolasıyla yangınlar sadece ağaçları değil, habitatın diğer tüm unsurlarını tehdit ve hatta yok ediyor.
Geçtiğimiz ay Muğla Marmaris’te başlayan ve Bördübet Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’na da yayılan orman yangınından sonra Kütükçü, “Orman yangınları sırasında yaban hayvanları için tahliye planı yapılsın, ilk yardım merkezleri kurulsun” talebiyle bir imza kampanyası başlattı.
20 yıldır yaban hayatıyla ilgili çalışan Kütükçü kampanyasıyla canlıların yangınlarda güvenli alanlara kaçabilmelerini sağlayan koridorların oluşturulması, yüksek yangın riskli bölgelerde yaban hayatı ilk yardım ve triaj (tedavi önceliklendirme) merkezlerinin kurulması ve bu merkezlerde uzmanların görevlendirilmesi için çağırıyor.
Orman Genel Müdürlüğü ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve ilgili belediye başkanlıklarına da seslenen veteriner hekim, yangın sırasında hayvanların tahliyesine öncelik verilmesi, yangınların yoğun görüldüğü bölgelerde organize ve tam donanımlı yaban hayatı ilk yardım merkezlerinin sayısının artırılması gerektiğini söylüyor.

‘Endemik türlerimizi kaybediyoruz‘
Diken’in sorularını yanıtlayan Kütükçü, orman yangınlarının orayı yuva edinen yaban hayvanları için büyük bir stres kaynağı ve travma olduğunu hatırlattı.
Canlıların yangından kaçabilmesi için güvenli kaçış yolları ve sığınaklar bırakılmadığı sürece yaban hayatın feda edileceğini belirten veteriner hekim, şunları söyledi:
“Hayvanlar yangınlardan çok etkileniyorlar. Endemik türlerimizi, yani sadece ülkemizde yaşayan canlıları kaybediyoruz. Son Marmaris yangınında, Marmaris semenderi (Lyciasalamandra flavimembris) tehlikeye girdi. Bu semender dünyada yalnızca Marmaris bölgesinde yaşıyor. Bazı canlılar yangın alanlarına ulaşmadan uzaklaşabiliyor. Bazıları toprak altında güvenli yerlere saklanıyor. Bazı türlerse özellikle kara kaplumbağaları, küçük memeliler, zemine yuva yapan kuşlar ve başka hayvanlar çaresiz kalabiliyor. Hayvanların güvenle gidebilecekleri alanlar ya yollarla kesilmiş ya maden, taş ocakları var ya da yerleşim yerleri, turizm tesisleri yapılmış. Bunların hepsi hayvanların yangına karşı savunmalarını engelleyen faktörler. Yangınlarda kaybettiğimiz endemik türleri doğaya yeniden kazandırabilmek çok daha zor.”
Türkiye’de yangınlar büyük oranda Ege ve Akdeniz bölgelerinde çıkıyor. Aslında Afrika’ya özgü ancak buralarda da yaşayan yabani kedigil karakulaklar var.
Yangınlardan etkilenen alanlar tam da karakulakların yaşadığı yerler. Yine yangının etkileyebileceği alanlarda nadir görülen leoparlar yaşıyor. Kütükçü, “Artık her türün sayısı giderek azalıyor. O tür ülkenin başka yerlerinde yaşasa bile alandaki popülasyonun zarar görmesi genel olarak türüne de olumsuz yansıyacaktır” dedi.

Hayvanlar yangın alanından uzak olsalar da dumanla toksik maddeleri soludukları için solunum sistemleri zarar görebiliyor. Kısa ya da orta vadede de başka etkileriyle karşılaşabiliyorlar. Yangın sonrası alanda susuzluk ve açlığa maruz kalıyorlar. Güvenli yerler ararken araç çarpması ya da önlerine çıkan engellere takılma, yaralanma gibi sorunlar yaşayabiliyorlar.
Öte yandan yangın sonrası yanmış ağaçların sökülmesi, toprağın kazılması ve yanan alanlara diğer insan müdahaleleri, canlıların stresini daha da artırıyor. Canlılar arasında mantar enfeksiyonu gibi öldürücü hastalıkların yayılmasına da neden olabiliyor.
‘Yangınlar sürebilir, önlem şart!‘
Orman yangınlarında binlerce canlının hayatını kaybettiğini belirten Kütükçü, iklim krizinin de etkisiyle yangınların sürebileceğini hatırlattı. Dolayısıyla yaban hayatın yangından en az etkilenmesi için önlemlerin alınması şart.
Yaban hayatı uzmanı alınabilecek önlemleri şöyle sıraladı:
“Yangınlarda devletin önceliği insan sağlığı, alevlerin yerleşim yerlerine ulaşmasını engellemek. Bunu anlıyoruz. Ama bir sistem kurulursa, hayvanlara müdahale ve yardım şansı da artabilir. Canlıların yangınlar sırasında tahliye edilebilmesi ve güvenli alanlara kaçabilmeleri için koridorlar oluşturulmalı. Yangın riski olan bölgelerdeki yaban hayvanlarının türüne uygun davranış modelleriyle alanın coğrafi ve iklimsel özelliklerine göre yangın müdahale modelleri birbirine entegre edilmeli. Böylece olası bir yangında yaban hayvanlarının kaçış rotaları ve kullanacakları koridorlar tahmin edilerek bu güzergahlardaki olası tehditler ortadan kaldırılmalı, restore edilmeli ve hayvanlar için su ve türe uygun yiyecek desteği verilmeli.”
‘İlk yardım merkezleri kurabiliriz‘
İspanya gibi Akdeniz ülkelerinde, ABD’nin Kaliforniya bölgesinde, Avustralya’da benzer çalışmalar yapılıyor. Buralarda, yangınlar sırasında yaban hayvanları için ilk yardım merkezleri var.
Kütükçü, şunları söyledi:
“Bunu ülkemizde de yapabiliriz. Yangın riski yüksek bölgelerde yaban hayatı ilk yardım ve triaj (tedavi önceliklendirme) merkezleri kurulmalı. Bu merkezlerde uzmanlar görevlendirilmeli. Yangın söndürüldükten sonra yaban hayvanlarına müdahaleye geçilmeli. Tabii öncelikle alandaki hayvanların tespit edilmesi, bulunup, uygun şekilde yakalanıp, strese sokulmadan, türüne özgü yöntemlerle alandan çıkarılması gerekiyor. Yaban hayvanlarına ilk yardım sırasında canlıya en doğru müdahalenin yapılabilmesi için bununla ilgili deneyimli veterinerlerle destek vermek isteyen gönüllü veterinerlerin görevlendirildiği ve sahaya ulaşımlarının, gerekli ilk yardım malzemelerinin, hayvan ambulanslarının sağlandığı ilk yardım çadırları kurulmalı.”
‘20 gönüllü veteriner eğitildi‘
Yangınlarda birçok hayvan aktivisti grubu, sivil toplum kuruluşlarının çadırlar kurarak hayvanları tedavi etmeye çalıştığını belirten Kütükçü, iyi niyetli de olsa müdahalelerin profesyonelce olmadığını söyledi.
Doğru müdahale konusunda yeterli bilgi, deneyim olmadığı için ciddi sıkıntılar yaşandığını ifade eden veteriner hekim, çalıştığı Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nda (WWF Türkiye) yangın gönüllüsü veterinerlere yaban hayatı konusunda iki günlük bir eğitim verdiklerini anlattı:
“Gönüllü veterinerlerden WWF Türkiye olarak ağ kurduk. Yangın alanında bulunabilmek için öncelikle Orman Genel Müdürlüğü’nün yangın gönüllüsü eğitimine katılıp, kimlik kartı alınması gerekiyor. Eğitimi alanlara, hayvanlara müdahalede kullanılacak malzemeleri de tedarik ettik. Yangın alanlarına ilk müdahale istasyonu kurma şansımız olduğunda bu arkadaşlardan alana gelip bize destek vermeleri konusunda yardım isteyeceğiz. Bunların hepsi Orman Genel Müdürlüğü ile Milli Parklar Genel Müdürlüğüyle eşgüdüm ve işbirliği içinde yapılabilecek şeyler.”

‘Yangından kurtarılan hayvana ilk yardım‘
Peki yangın bölgesinden çıkarılan hayvanlara nasıl yardımcı olabiliriz? Kütükçü’nün verdiği bilgiye göre, yangın bölgesinde yanık yarasına maruz kalmış bir hayvana müdahalede, hayvanın ne kadar süre önce yanığa maruz kaldığı önemli.
Nasıl biz elimiz yandığında bir kaç dakika içinde soğuk suyla kompres yaptığımızda ağrı ve yanığın ilerlemesini azaltabiliyorsak aynısını hayvanın yanık bölgesine de yapabiliriz. Soğuk suya batırılmış bir havlu yardımıyla sadece yanık bölgesinin üzerini kapatabiliriz.
Ancak hayvanın tüm vücudunun (yanan bölgesi hariç) ise sıcak tutulması gerekiyor. Yanığın üzerinden zaman geçmişse bölgenin temizlemesi çok önemli. Bunun için eczanelerde bulunan izotonik tuzlu su ve laktatlı ringer gibi serum sıvıları kullanılabilir. Bu sıvıların ılık olması gerekiyor.
Yanık yarası olan bir hayvanın aynı zamanda duman soluduğunu düşünmemiz gerekiyor. Stres bu durumda ani ölüme neden olabilir. Hayvanı strese sokmadan, sakince yakalamak için sessiz olmalı, ani hareketlerden kaçınmalı ve zaman kaybetmeden taşınacağı kutunun içine koymalıyız. Yanık bölgesi temizlendikten sonra gümüş sülfadiazin içeren pomad sürülebilir. Ancak bu üç günden fazla uygulanmamalı. Sonrasında keçi boynuzu balı gibi antiseptik bir balla tedavi devam ettirilebilir.