Eskiden “büyük balık küçük balığı yutar” denirdi. Şimdi ise büyük olmak makbul değil, aksine hantallık getiriyor. Artık hızlı olan balık kazanıyor. Bu da işte “dijital dönüşüm”le oluyor. Bununla birlikte artık makbul olan akçe, gerçeklik. Mış, miş gibi yapan süpürülüp gitmeye mahkum.
Bu da “yeşil dönüşüm” dediğimiz süreç işte. Yani çevreyi, doğayı, tüm canlıları düşünerek yaşayan ayakta kalacak bundan böyle. Sonsuz kaynak varmışcasına tüketen ise küçülüp gidecek. İşte tüm dünyayı saran bu yeni değerler ağının adı aslında “sürdürülebilirlik”. Pandemi de bu değişimi hızlandırmaya yaradı. İnsan sağlığını, temiz havayı, çevreyi en ön sıraya koyarak; tüm sistemi hizaya getirdi. Bundan böyle bu değerleri benimseyen, içselleştiren devletler ve kurumlar yükselecek.