Şu an ülke olarak içinde bulunduğumuz durumu en iyi özetleyen kavram herhalde ‘sosyal çürüme’.
Bir ülke mutfağı üç ayaklı bir sehpa gibidir. Bir ayak elbette ki lokantalar. İkinci ayak, müşteri. Üçüncü ayaksa gastronomik otorite yani eleştirmen.
… gastronominin hemen her ana ekseninde ciddi bir çürüme söz konusu… ülkede ‘biat kültürü’ öyle derine kök salmış ki eleştirel düşünceye, sorgulayıcı ama yapıcı eleştiriye yer yok. Asıl sorun da influencer’lar değil, bu. Yani mantıksal akıl yürütmeyi dumura uğratan biat kültürü. Böyle bir ortamda influencer’lar çok rahat at koşturuyor ve koşturacak. Onları dengeleyen profesyonel otorite olmadıkça sapla saman birbirine karışmaya devam edecek.
Müşterilerin çoğu sığ, cahil, terbiyesiz ve küstah.
Toksik ortamın ilk ayağı da çoğu lokantacı elbette. Çok kolay yalan söyleniyor. İşlerini layıkıyla yapmak yerine göz boyamaya çalışıyorlar.
İşin özeti; mutfağımızın her alanına yayılmış çürümüşlük. Çözüm var mı? Var tabii ama ilk şart polemik yapıp elçiye saldırmadan ortada bir hastalık durumu olduğunu kabul etmek.