İktidarın ‘mega projeleri’ne kaynak yaratmak için kamuya ait dev kuruluşları bir bir bünyesine katan Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) başkanı Mehmet Bostan, dünyanın her yerinden yatırımcı ilgisiyle karşılaştıklarını ve üç ülke fonuyla niyet anlaşması imzalamak üzere olduklarını söyledi.
Şu ana kadar BOTAŞ, Ziraat Bankası, PTT, Türksat, TPAO, Eti Maden ve Çay İşletmeleri’nin yüzde 100’ü Türk Hava Yolları’nın (THY) yüzde 49,12’si, Halkbank’ın yüzde 51,11’i, Türk Telekom’un 6,68’i, BIST’in yüzde 73.6’sı, Savunma Sanayii Destekleme Fonu’nda 3 milyar TL, çoğu Antalya’da bulunan 46 taşınmaz ve Milli Piyango başta olmak üzere Şans Oyunları ve Türkiye Jokey Kulübü TVF’ye devredilmişti.
Türkiye Varlık Fonu’nun yönetim kurulu üyeliğine, tartışmalı ekonomik görüşleriyle bilinen Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut’un da dahil olduğu isimler atanmıştı.
TVF, yapısı itibariyle Sayıştay denetiminden muaf tutulacak, sadece bağımsız denetim şirketince denetlenebilecek.
‘Üç ülke fonuyla sözleşme aşamasındayız’
Reuters’a konuşan TVF Başkanı Bostan, şu anda strateji planı üzerinde çalıştıklarını belirterek, “Planı tamamlayarak bakanlar kuruluna takdim edeceğiz” dedi.
Varlık Fonu’na dünyanın her tarafından ciddi bir ilgi olduğunu belirten Bostan şunları aktardı: “Çok davet alıyoruz. New York ve Londra gibi dünyanın önde gelen finans merkezlerinde yoğun ilgi görüyoruz. Özellikle yatırım bankaları kapımızı çok çalıyor. Türkiye’nin menfaatlerine katkı sağlayacak iş modelleri, ortaklıklar peşindeyiz. Çok talep var. Ama seçici olmak istiyoruz.”
Üç ülke fonu ‘iyi niyet sözleşmesi’ imzalamak üzere olduklarını aktaran Bostan, TVF olarak birinci önceliklerinin Türkiye’ye yatırım çekmek olduğunu, ancak başka ülkelerle yapılan işbirliği çerçevesinde zaman içinde farklı ülkelerde de yatırım yapılabileceğini kaydetti.
‘İslami finansman konusunda çalışmalar yapacağız’
Bostan şöyle devam etti: “Dünyanın önde gelen danışmanlık şirketleri ile birlikte dünyadaki en iyi örnekleri dikkate alarak çalışma modeli ve süreçlerini analiz ediyoruz. Bunlar uluslararası kredibilite açısından en önemli konular. Çok ciddi bir varlık bazına sahip olduğumuz için buradan çok farklı ürünler çıkabileceğini düşünüyoruz. İslami finansman konusunda da çalışmalar yapacağız.”
Öncelikli amaçlarının kamu varlıklarında değer artışı sağlayarak ekonomik büyümeye katkı sağlamak olduğunu aktaran Bostan, stratejik önem arz eden şirketlerin gelişmesine katkıda bulunulması, Türkiye’ye daha fazla yatırım çekilmesi, sermaye piyasalarının büyütülmesi ve ürün çeşitliliğinin artırılmasının da hedefler arasında olduğunu söyledi.
Üç farklı yöntem
Dünyadaki örnekler incelendiğinde TVF’nin yönetimi ile ilgili olarak üç farklı yöntemin öne çıktığını belirten Bostan, “Bir tanesi finansal yatırımcı modeli. Bu daha çok portföy odaklı bir yönetim tarzı, hissedarlık prensipleri çerçevesinde daha çok yönetim kurulu üyesi atama gibi mesafeli bir yaklaşım sergileniyor” diye konuştu.
İkinci yöntem
TVF başkanı, “Daha çok uygulamayı düşündüğümüz prensip bu” dediği ikinci prensibi ise şöyle anlattı: “Stratejik ve uzun dönemli sermayedarlık gündemine odaklanılması. Şirketin stratejik gündemleri ve değer katma inisiyatiflerine ilişkin bağımsız bir bakış açısı geliştireceğiz, onlara yol gösterme gibi bir yöntemimiz olacak. Ancak bu şirketlerin bazıları halka açık, bazıları banka… Bu hassasiyetleri dikkate alarak bu etkileşimi sağlayacağız.”
Üçüncü yöntem
Üçüncü yaklaşımın ise ‘yakından yönetim’ olduğunu belirten Bostan, “Bu, daha çok operasyonel olarak işin içinde bulunmayı gerektiren bir tarz. Biz bunu açıkçası pek düşünmüyoruz. Ancak tamamen gözardı da etmiyoruz” dedi.