ZEYNEP GÜVEN ÜNLÜ
@zeynepguvenunlu
Prof. Dr. Elvan Böke dünkü söyleşimizde ebedi gençlik peşindeki şirketlerin, akademisyenlerin üzerinde kurduğu ticari baskıdan söz etti. Bugün de, Silikon Vadisi milyarderlerinin çok büyük paralar yatırdığı sağlık araştırmalarından neden anlamlı bir sonuç çıkmayacağını anlatıyor ve ekliyor: Uzun ve sağlıklı bir yaşamın sırrı hiç değişmedi ve bunu size anneannem de söylerdi.

Son dönemde konuştuğumuz bir başka ‘mucize gençleşme hikayesi’ daha var. ABD’li girişimci / yatırımcı Bryan Johnson’ın ‘zamanı beş yıl geri döndürdüğü’ geçen ayın çok konuşulan haberleri arasındaydı.
Hikayesini bilmiyordum, siz bu röportaj için aradığınızda okudum. O haberlerde dikkat ederseniz iki doktordan söz ediliyor. Esas doktoru “Yaptığımız şeyler çok büyük bir fark yaratmadı” derken diğeri çok daha heyecanlı, çok büyük değişimlerden söz ediyor.
Ben ilk doktor gibi düşünüyorum.
Hiç mi işe yaramamış yaptıkları?
Yaşlanmayı ne önlüyor diye tüm literatüre baktığımız zaman kanıtlanmış üç faktör var: İyi beslenmek, iyi uyumak ve egzersiz yapmak. Bunları anneannem de söylerdi büyük ihtimalle. Üçünün haricinde yapılan şeylerin hiçbiri ciddi fark yaratmadı. Hiçbiri istatistiksel olarak ciddi bir yaşam uzamasına yol açmadı.
Johnson yüzüne yağ enjekte ettirmiş, UV ışınlarının altında duruyor… Ama baktığımız zaman sebze ağırlıklı sağlıklı besleniyor. Uykusuna çok dikkat ediyor ve düzenli olarak egzersiz yapıyor. Bir deney yapsak, bu üçünü yapmaya devam etse geri kalan her şeyi bıraksa büyük ihtimalle yine aynı durumda olacak.
Görüntüsüne baktığınızda gençleşmiş gibi duruyor. Gerçi filtreler de gençleştiriyor artık.
Tabii. Hollywood ünlülerinin yaptığı şey değil diyor ama aslında aynen o.

İnsanın gençlik arzusuyla ilgili hiç umut vermiyorsunuz!
(Gülüyor) Şuna inanıyorum tabii, küçük küçük ilerlemelerle yavaş yavaş yaşlanmayı biraz daha erteleyeceğiz. Sağlıklı yaşlanacağız. Ama hepimiz mucize arıyoruz, sanki ‘bunu alacağız ve yüzde 30 daha uzun yaşayacağız’ tarzı şeyler. Hayır, bence öyle bir şey olmayacak. Mucize iksiri bulamayacağız. Her şey yavaş yavaş olacak.
Ortalama ömür hızla, maksimum ömür yavaş yavaş artar
Bundan 100 yıl önce, bir insanın 100 yaşına kadar yaşayabileceği söylenmiş. O zaman ortalama ömür 40 yaş.
Ama şuna dikkat etmek lazım. Bir insan 1900’lerin başında 10 yaşını geçtiyse yine 70 yaşına kadar yaşıyordu. Ortalama ömrün 40 yıl olmasının sebebi büyük çoğunluğun 5 – 10 yaşından önce ölmesiydi. Çocuk hastalıklarından ölüyorlardı.
Maksimum ömre bakarsanız, mesela kraliyet ailelerine, yine 80-90 yıl yaşıyorlar.
Ortalama ömre bakıldığı zaman en büyük sıçramalar çocuk aşılarının bulunmasından sonra, ve bir de antibiyotiklerin keşfinden sonra yükselmiş. Şimdi yine bir yükselme trendinde çünkü kanseri tedavi edebiliyoruz artık.
Maksimum ömür de artıyor.
Artıyor tabii ama ortalama ömür gibi sıçramalarla değil. Bundan 400 sene önce de 100 yaşına kadar yaşayan insanlar vardı. Şu anda maksimum ömür 120 civarında olmalı.
Silikon Vadisi milyarderlerinin uzun ömür, hatta ölümsüzlük konusuna özel ilgisi olduğu biliniyor. Oralarda neler oluyor?
Google’ın kurucuları Sergey Brin ve Larry Page ‘Calico’yu kurdu. Geçen sene kurulan ‘Altos Labs’ var. Muazzam büyük bir laboratuvar. Tam olarak kimin kurduğu söylenmiyor ama ana paranın Amazon’un sahibi Jeff Bezos’tan geldiği düşünülüyor.
Mark Zuckerberg ve eşi tonla projeye bağış yapıyor. Genelde de biyomedikal projelerine para veriyorlar. Bunların bazıları yaşlanmayla ilgili.
Altos Labs çok büyük. Kaliforniya ve Cambridge’de birer kampüsü var. Yaşlanma çalışan profesörlerin yüzde 60-70’ini ciddi miktarlar ödeyerek buraya aldılar. Tek odakları yaşlanmayı çözmek.
Emekliliği yaklaşanlar için ideal iş
Yaşlanmayı durduracaksınız, çok para kazanacaksınız… Her bilim insanı böyle bir işin parçası olmak istemez mi? Siz neden orada değilsiniz?
Calico’yu biliyorum. Calico’ya kurucuları 10 yıl verdi. Sonunda elle tutulacak bir şey istediler. Satılacak, para kazanılacak bir ilaç ya da vitamin benzeri bir şeyler. Sonuçta bu insanlar girişimci, yatırımcı. İşleri para kazanmak.
Bence 10 yıl içinde elle tutulacak bir şey çıkmayacak; bilim genel olarak yavaş ilerler; 10 yılda sıfırdan başlayıp bir ürün çıkarmak gerçekçi değil ne yazık ki.
Bu laboratuvarlar, özel sektörün sorunlarından mustarip: 10 yılın sonunda, ‘e tamam bulamadınız, kapatıyoruz biz’ diyip, başka alanlara öncelik verebilir finansman şirketleri.
O yüzden, bence, özel sektör tarafından finanse edilen bu enstitüler emekliliğine 10-15 yıl kalmış bilim insanları için ideal: Hem şahsi maaşları iyi olacak (akademik maaşlar, malum, tüm dünyada düşük); hem araştırmalarını 10-15 sene çok iyi finansmanla yapabilecekler, hem de enstitü odağını değiştirdiğinde emeklilik yaşları gelmiş olacak.
Siz spesifik olarak ne çalışıyorsunuz?
Kadın üremesi üzerine çalışıyorum. Yumurta hücreleri kadında doğumdan önce oluşuyor. Ve doğumdan menopoza kadar tüm yumurta hücreleri bedenimizde kalıyor.
Yumurta neden hiç yaşlanmıyor?
Mesela 25-26 yaşında bir kadın anne olduğu zaman “a ne kadar erken anne olmuş” diyoruz. Ama 25 yaşındaki bir annenin doğurduğu çocuk aslında 25 yaşında bir yumurtadan çıkıyor.
Aslında yumurta hücreleri yaşlanmıyor. 25 yaşında nöronlar yaşlanmaya başlıyor. Hücreler yaşlanmaya başlıyor. Ama yumurta hücreleri yaşlanmıyor. Benim laboratuvarım yumurta hücrelerinde yaşlanmayı durduran mekanizmaları çalışıyor.
Bunların strateji ve mekanizmalarını anlarsak bunları başka hücrelere taşıyabilir miyiz, bunlara da bakıyoruz.
Bu tabii daha uzun ömürlü bir hedef. Benim ilgimi daha çok çeken şey, kadınlarda üremeyle ilgili problemler; 38 yaşında başlamasın da mesela birkaç yıl ötelenebilsin. O birkaç yıl kadınların kariyer planlaması yapması ya da hayatlarını planlayabilmeleri için çok önemli yıllar.