MESUDE ERŞAN
mesudeersan@diken.com.tr
@mesudersan
Göğüs hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Haluk Çalışır, belediyelere ‘salgının ucundan tutma’ çağrısı yaparak toplu taşıma araçlarının havalandırılması için gerekli önlemleri almalarını istedi. Çalışır, kapalı ortamlardaki virüs yükünü azaltmak için kapı ve pencerelerin açık tutulması gerektiğini söyledi.
Pandeminin başında önlem olarak ‘maske, mesafe, hijyen’ vurgusu vardı. Gelişince aşılar da bu önerilere eklendi. Ancak havalandırma konusu, ilk üç arasına girecek önemde olsa da ihmal edilmeye devam ediyor. Özellikle gün boyunca binlerce yolcunun, ‘dip dibe’ seyahat ettiği toplu taşıma araçlarında havalandırma çok büyük önem taşıyor.
Pandemi akışına bırakılıp hemen her şey salgın öncesine dönmüşken toplu taşıma araçlarındaki yoğunluk, Covid-19’un bulaşması uygun bir ortam sunuyor.
‘2 metre mesafe bile yetmiyor‘
Havalandırmaya dönük politikaların hiç gündeme gelmediğini belirten Çalışır, şunları söyledi: “Dünyada ve Türkiye’de maalesef bütün strateji maske, mesafe, hijyen üzerine kuruldu. Sadece maske, mesafe ve temizlik üzerinden oluşturulan politikalar, toplumda sahte güvenlik duygusu oluşturuyor. Pandemi boyunca yapılan bilimsel çalışmalar, bunların tam korumadığını, özellikle kapalı alanların havalandırılmasının önemini ortaya koydu. Kapı ve pencereler açılarak hava dolaşımı yaratmak, ortamı taze havayla doldurmak çok önemli.”
Çalışır, ülke geneli gibi belediyelerin de pandemiden korunma stratejilerini dezenfeksiyon üzerine kurduğu eleştirisinde bulundu.
Toplu taşıma araçlarının uzun süreli ve sık kullanıldığı İstanbul gibi büyük şehirlerde bilhassa otobüslerin havalandırılmasının önemine dikkat çeken uzman doktor, şöyle devam etti: “Artık 1.5-2 metre mesafenin yetmediğini biliyoruz. Virüs taşıyan parçacıklar çok uzağa gidebiliyor ve uzun süre havada kalabiliyor. Otobüslerde pencereler açılabiliyorsa kesinlikle kapatılmamalı, sürekli açık kalmalı. Açılmıyorsa, gerekli yatırımlar yapılarak açılır hale getirilmeli. Hiç olmazsa, gerekli güvenlik önlemleri alınarak mümkünse ön ve arka kapıların açık tutulması ya da her durakta tüm kapıların açılarak hava değişimi yapılmasını öneriyorum. Şoförlere bu eğitim verilmeli.”
‘En ucuz yöntem havalandırma‘
Pencerelerin açılabildiği ortamların ‘altın değerinde’ olduğunu ifade eden Çalışır, şu ifadeleri kullandı: “Pencerelerin açılması, kendimizi ve başkalarını virüs bulaşmasından koruyan kıymetli, basit, ucuz bir yöntem. Özellikle karşısında kapı var ve açıksa, cereyanla birlikte virüs ortamdan hızla uzaklaştırılabiliyor. Maske çok önemli. Cerrahi maske Omicron’dan korunmaya yetmiyor. Toplu taşıma araçları ve tüm kapalı alanlarda filtre edici özelliği daha iyi olan N95, FFP2, FFP3 öneriliyoruz.”
Pandemilerin bitmeyeceğini ve iklim değişikliği gibi faktörlerle daha da sık görüleceğini vurgulayan uzman doktor, alınacak yeni toplu taşıma araçlarında pencerelerin açılabilmesi, uygun havalandırma sistemlerinin bulunması gerektiğini belirterek “Pandemi bu konuda bir vizyon değişikliği gerektiğini bize gösterdi” dedi.
“Virüs bulaşır” kaygısıyla pek çok kişinin kendi araçlarını kullanmayı tercih ettiğini hatırlatan uzman doktor, “Bu hem trafiğin yoğunluğunu hem de hava kirliliğini artırıyor. Halbuki toplu taşıma daha güvenli olsa, tercih ondan yana kullanılır” dedi.
‘Vapurlarda da kapı, pencere açılmalı‘
Şehir Hatları iskelelerinin de pencere ve kapılarının daima açık tutularak bekleme salonlarının havalandırılması gerektiğini de hatırlatan Çalışır, şunları aktardı: “Yolcular kartlarını basıp bekleme salonuna geçince maskelerini indirerek oturuyor. Güvenlik bakmıyor, uyarmıyor. Kapılar kapalı tutuluyor. Bazı iskelelerdeki bekleme salonları tıkış tıkış. Vapurların, motorların da pencereleri, kapıları daima açık tutulmalı. 10 kişinin aynı anda seyahat edebildiği deniz taksilere de açılabilen pencereler yapılmalı.”
‘Taze hava girişi olmalı‘
Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makina Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. M. Zeki Yılmazoğlu “Toplu taşımada cam, kapı açılarak hava akımının sağlanması ne derece etkili?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Askıda kalan partiküller için alınabilecek en iyi önlem içeriye alınan taze hava miktarının artırılması ile toplu taşıma aracı içindeki virüs yükünün azaltılması. Tüm toplu taşıma sistemlerinde taze havanın sağlanmasının yanı sıra iç ortam havası, tekrar ortama verilmeden uzaklaştırılmalı. Cam ve kapı açmak özellikle aracın hareket halinde olması nedeni ile bir fayda sağlayacaktır. Ancak çok soğuk günlerde yolcuların da üzerine gelen bir hava akımı rahatsızlık yaratacaktır. Bu nedenle toplu taşımada cam kapı açmak yerine içeriye fan vasıtasıyla verilen taze hava miktarı artırılmalıdır ve kesinlikle resirkülasyon modunda (iç ortam havasını döndüren) sistem çalıştırılmamalıdır. Toplu taşımada durakta bekleme süresinde kapıların açık tutulması içerideki havanın değişimini sağlayacaktır. Ancak fanın da sürekli çalıştırılması, maske ve mesafe kurallarına uyulmasıyla bulaşma riskinin azaltılabileceğini düşünüyorum.”
Asıl formül: HATMM (Havalandırma, temizlik, maske, mesafe)
Yılmazoğlu pandemi sürecinde Türk Tesisat Mühendisleri Derneği ve Makine Mühendisleri Odası olarak belediye ve kurumlarla birçok temasları olduğunu söyledi. Özellikle büyük şehirlerde Makine Mühendisleri Odası’yla toplu taşımada yapılabilecek önlemler aktarıldığını anlatan Yılmazoğlu, şunları anlattı: “Maske, mesafe ve temizliğe ek olarak havalandırmanın bulaş riskindeki etkisine dikkat çektiğimiz ‘HaTMM (Havalandırma, Temizlik, Maske, Mesafe)’ mottomuzu birçok ortamda duyurmaya gayret gösterdik ve bu işin henüz bitmediği ‘Ha gayret’ diyerek ile anlatmaya çalıştık. Toplu taşımada özellikle resirkülasyonun kesinlikle kapalı olması, filtre sınıflarının artırılması konusunda cihaz üreticileri ile temasa geçilmesi gerektiğini belirttik. Ayrıca toplu taşımadaki taşınan insan sayısının azaltılması adına sefer sayısının artırılması ya da kaydırılmış mesai uygulaması da önermiştik.”
‘Uçaklar güvenli ama maske şart‘
Peki uçaklarla seyahat bulaş açısından riskli mi?
Yılmazoğlu’nun görüşü şöyle: “Uçaklarda iklimlendirme sistemi genellikle yüzde 50 karışım havası ile çalışır. Ancak kabine beslenmeden önce bir HEPA filtreden geçirilir. Bu nedenle yine maskenin takılması kaydıyla önemli bir tehdit oluşturacağını düşünmüyoruz.”
‘Valilikten önlemler bekliyoruz‘
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Sağlık Daire Başkanı Dr. Önder Yüksel Eryiğit, Omicron varyantının daha kolay bulaştığını vurgulayarak, kapalı ortamlarla ilgili şunları söyledi: “Zorunlu olmadıkça kapalı alanlarda bulunulmamalı, hava koşulları elverdiği ölçüde pencereler açılarak ortam sık sık havalandırılmalı, penceresiz yerlerde havalandırma sistemleri yüzde 100 temiz hava devrini sağlayacak şekilde ayarlanmalı” dedi.
Eryiğit ayrıca, İstanbul Valiliği’nin uzaktan çalışma modelleri, mesai saatlerinin kaydırılması ve işyerlerindeki kalabalığın azaltılması tedbirleri yeniden gündeme alması gerektiğini söyledi.
İBB toplu taşımada hangi pandemi önlemlerini alıyor?
İETT: İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri’ne (İETT) bağlı 6 bin 400 araç garajlarda düzenli olarak dezenfekte ediliyor. Ayrıca sefer aralarında peronlarda da dezenfekte işlemi yürütülüyor. Metrobüs istasyonları ve otobüs durakları ile peron alanları da düzenli olarak dezenfekte ediliyor. Pandeminin başlangıç döneminde şoförleri ve yolcuları birbirinden izole etmek için şoför kabinleri plastik malzeme ile kapatıldı. Her sabah şoförlere düzenli olarak ateş ölçümü yapıldı. Çalışanlara maske ve eldiven dağıtıldı. Metrobüs istasyonlarına termal kameralar yerleştirildi, yolcuların ateşi ölçülüyor. Ateşi yüksek çıkan yolcular sağlık kuruluşlarına yönlendiriliyor. Pandemi döneminde yaklaşık 8 bin İETT çalışanının yüzde 30 kadarına Covid-19 bulaştı. Sekiz çalışan bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. Araç içlerinde hava filtre sistemleri için pek çok firmadan teklif alındı ancak bu ürünlerin hiç birisi beklenen ölçüde bir temizlik sağlayamadı. Alınan karar gereği, araç içi hava sirkülasyonunun sürekli açık tutulması, pencerelerin mümkün mertebe açık tutulması, çalışanlara düzenli olarak maske dağıtılması süreci devam ediyor.
Metro İstanbul: Covid-19 salgını öncesinde günde iki buçuk milyon yolcu taşıyan Metro İstanbul, salgının başından bu yana istasyon, araç ve çalışma alanlarının dezenfeksiyon işlemleri için 93 ton dezenfektan kullandı. Araçların havalandırma sistemlerinde yenilikler yapıldı. Yolcu yoğunluğunun fazla olduğu 20 istasyona termal kamera yerleştirildi. Normal şartlarda yılda iki kez yapılan sefer planlamasını 2020’de 78, 2021’de ise 56 kez yapıldı. İstasyon ve araçlarda maske kullanımına ilişkin anonslar yapılıyor ve bilgilendirme afişlerine yer veriliyor. Damlacık oluşumunu önlemek amacıyla araç içlerinde gerekmedikçe konuşulmaması gerektiği vurgulanan uyarı etiketleri yapıştırıldı. Mart 2020’den bu yana Metro İstanbul’da 5 personel Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.İBB üzerinden, Comet (Uluslararası Metro İşletmeleri Kıyaslama Organizasyonu) ve TÜRSİD (Türkiye Raylı Sistem İşletmecileri Derneği) ile tüm kamu kurum ve kuruluşlarıyla sürekli iletişim halinde olundu. Yolcular ve çalışanlar için gerekli hijyeni sağlamak adına ilk günden bu yana metro, tramvay, füniküler ve teleferik araçları ile istasyonlar ve yerleşkeler periyodik olarak dezenfekte edildi. Eğitim, toplantı ve diğer organizasyonlar on-line olarak yapıldı. Yiyecek ve içeceklerde kapalı paket uygulamalarına geçildi. Temas kaynaklı bulaş riskini engellemek amacıyla kartlı giriş sistemleri temassız hale getirildi. Online eğitimler ve görsel bilgilendirmelerle çalışanlar Covid-19 konusunda sürekli bilgilendirildi.
Şehir Hatları: Tüm vapur ve iskelelerde düzenli olarak yüzey dezenfeksiyonu ve tüm lokasyonlarda el dezenfektanı dağıtımı yapılıyor. Gemilerde 52, iskelelerde 50 adet olmak üzere toplamda 102 el dezenfektan dispanseri mevcut.Ayrıca iskele ve vapurlarda sosyal mesafe ve maske uyarı anonsları devam ediyor. Vapurlarda pencereler açılabilir ve kapalı alanlar düzenli olarak havalandırılıyor.