• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Üzgünüm Leyla!

10/12/2020 19:43

H. AYHAN TİNİN

Sanat da var / Sinema

insanatinart@gmail.com

‘9 kere Leyla’ filmi hak etmediği yergilerle yerden yere vurulduğu için üzgünüm. Ayrıca ardında yatan emeği tahmin edebildiğim film hak etmediği bir ortalamada kaldığı için üzgünüm.

Fırtınalar ve linç hiç zaman kaybetmiyor.


Özellikle de kıymetli bir iş söz konusu olduğu zaman.

Büyük çoğunluk filmi beğenmemiş.

Beğenmeme nedenlerinin baktığımızda sonunda “Zevkler ve renkler tartışılmaz” gibi vasat bir seviyeye demir atıyoruz.

Ben filmi beğendim, ama… Beğenme nedenlerim de ‘ama’larım da aşağıdaki satırlarda.

Öncelikle bu filme bir ana akım sinemasına bakar gibi bakmamak gerek. Ezel Akay kendine özgü bir sinema dili olan, sinemasını absürt olarak adlandırabileceğimiz, mitoloji ve masalları seven ve bunlardan yapılacak çıkarımları, bizim kültürümüzdeki meddah karakterinin kıssadan hisse anlayışıyla perdeye taşımayı tercih eden bir yönetmen.

Dolayısıyla binlerce yıllık bir Adem – Havva hikayesini Ezel Akay’dan izlerken; durumun orta yaş krizi, azgın teke, süzgün ev kadını ve ‘fettan kızılşın genç sevgili’ durumundan öteye geçerek perdeye taşınacağını tahmin etmek gerek.

Aynı zamanda Ezel Akay’ın bu konuyu işlerken, birçok filmde ve televizyon dizilerinin neredeyse tamamında olduğu gibi; seyircinin limbik sistemini hedeflemeyeceği, tam tersine frontal zihne nişan alacağı da beklenen bir durum.

Böylelikle seyirciden film boyunca öyküyle hiçbir sempatik (duygu birliği anlamında) bağ kurmadan, duruma dışardan bakarak düşünmesi isteniyor. Absürdün getirdiği esneklik ve komedi ögeleri de aslında bu son derece sert konuyu olabildiğince yumuşak bir seyirliğe dönüştürüyor.

Oyunculuklara bakınca, zaten Ezel Akay’ın kadrolu oyuncuları diyebileceğimiz iki efsane oyuncu Demet Akbağ ve Haluk Bilginer seçilmiş. Yönetmenin dilinin böylesine baskın olduğu bir filmde her iki sanatçı da muhteşem oynuyorlar. Sevgili Ferhan Şensoy’un deyimiyle ‘gibi yapmak’ denilen oyun tarzının, epik oyunculuğun, nasıl kamera önüne taşınacağını en güçlü biçimiyle gösteriyorlar.

Elçin Sangu her filminde daha iyi…

Fırat Tanış ve Alican Yücesoy da bildiğimiz derinlikli oyunlarını yansıtıyorlar.

Ezel Akay filmlerini genele yapmıyor. ‘9 kere Leyla’nın içinde birçok ikonolojik ve ikonografik sembol, özel seçilmiş renkler, tablolar ve tabi en önemlisi hikâyenin dayandığı ‘Lilith’ efsanesi var. Bu anlamda ‘9 kere Leyla’ seyirciyi de çalıştıran bir film.

Sıra geldi ‘ama’lara… Bütün bu yazdığımız iyilere, çok güçlü başlangıcına rağmen film bir eksiklik duygusuyla devam ediyor ve bitiyor. Üzgünüm.

Öncelikle filmin ilerleyen dakikalarında ritim düşüyor, Adem’in cinayet girişimlerinin sayısı artık fazla gelmeye başlıyor, fondaki müzik diyaloglarla birlikte yorucu oluyor, daha da önemlisi filmin içine yan tipler yoluyla yerleştirilen şakalar oldukça zayıf ve sıradan kalıyor. Leyla’nın evinin dışındaki dünyayla ilişkilerini gösteren sahneler de son derece eklektik kalmış. Belki kurgudan, belki senaryodan…

Bütün bunların üzerine de filmin son yirmi dakikasında, iki kadın kahraman Leyla ve Nergis’in arasında geçen ve bütün film boyunca olanın bitenin arka perdesini, insanlık tarihinden yola çıkarak açıklayan bölüm; tam anlamıyla dokuyu gevşetiyor. Fakat filmle ilgili eleştirileri dinleyip okuyunca da için için Ezel Akay’a ‘açıklama bölümü’ için hak veriyor insan!

Bu haliyle hak ettiği kadar iyi olamamış bir film çıkıyor ortaya. Yine de Ezel Akay’ın diğer filmleri gibi Türk sineması tarihinde yerini alacaktır. Bilinçli bir cesaretle absürdü, masal ve mitoloji ile birleştiren kaç film yönetmenimiz var ki?

Kadın meselesine deyince; ajite edilmeden daha birçok boyutuyla ele alınması gereken bir konu.

Leyla’ları ve Nergis’leri yaratan koşulları yalnızca cinsiyete bağlamak cılız kalacaktır. Sosyo-ekonomik koşulların ortaya koyduğu biçimlendirmeleri de unutmamak gerek.

Erkek olması nedeniyle zaten hasta kabul edilen Adem’e gelince; umarız gerçek dünyada, hasta olma halini, elma yemenin dışında bir çözümle tedavi etmeye çalışır.

Kategori:Sanat

SON HABERLER

ABD'li araştırmacılar Tendürek Dağı'nda yeniden 'Nuh'un Gemisi'ni arayacak

ABD’li bağımsız araştırmacılardan oluşan bir ekip Ağrı Tendürek Dağı’ndaki Durupınar sırtında Nuh’un Gemisi’ni arayacak.

14 yaşındaki çocuğa çarpan eski Hollanda dışişleri bakanı trafikten men edildi

Eski Hollanda dışişleri bakanı ve eski Ankara büyükelçisi Ben Bot, 2022’de Lahey’de otomobiliyle kaldırıma çıkarak 14 yaşındaki kız çocuğuna çarptığı gerekçesiyle altı ay araç kullanmaktan men edildi.

Türkiye'de gece müzeciliği: Bu yıl gezilebilecek 27 tarihi mekan

Kültür ve Turizm Bakanlığının geçen yıl başlattığı gece müzeciliği uygulamasıyla bu yıl 27 müze ve ören yeri aydınlatılacak, geceleri gezilebilecek.

Beykoz Belediyesi soruşturması: Köseler'e üç suçlamayla ceza talebi

Beykoz Belediyesi soruşturmasında tutuklu belediye başkanı Alaattin Köseler dahil 26 şüpheli hakkında fezleke hazırlandı.

İstanbul'daki Türkiye-ABD-Ukrayna toplantısı sona erdi

İstanbul’daki Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde düzenlenen Türkiye-ABD-Ukrayna üçlü toplantısı sona erdi.

Güney Koreli yönetmen Kim Ki-duk Covid-19 sebebiyle hayatını kaybetti
'Hayat gitar çalarak geçmez John'

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 754 gündür hapiste

YAZARLAR

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

Yeşil zeytini neden yemedin Sait?

Ayhan Tinin

Editör eksikliği fazlalık yaratır

Mustafa Dağıstanlı

Anne dediğin başlangıçtır

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Dilsiz bir ülkenin çığlığı

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Sırrı Süreyya Önder'in 'Cumhuriyet' eleştirisi üzerine…

Murat Sevinç

Silmek isteseler de silemezler

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

GÜNÜN 11’İ

Akif Beki: Özgür Özel'e saldırı ne oldu?

Nuray Sancar: Yerel yönetimlerde seçilmişler ile atanmışlar arasındaki yetki dağılımının atanmışlar lehine düzenlenmesi öngörülüyor

Sultan Uçar: Gençliği, ters kelepçelerle tutuklanırken hukuk fakültelerindeki hocaları neden derin bir sessizliğe gömüldü

Burcu Aydın: Faiz giderlerinde rekor artış

Hakan Okçal: Putin katılsaydı, Trump da İstanbul'a gelir, belki de hızla sonuç alınabilirdi

Esfender Korkmaz: İhtiyaç nedeniyle veya uzun dönemli elde tutmak amacıyla konut almak uygun

Nevşin Mengü: Bu ülkenin seküler demokratları Kürt düşmanı falan değil, manyak nekrofil de değiller

Cem Küçük: Türkiye'de aşırı göçmen var diyenler, gelip Frankfurt'u görsünler

Zülal Kalkandelen: AKP'nin 400'e ulaşana kadar her yolu deneyeceği kesin

Figen Çalıkuşu: Devletle millet de ancak hukuk zemininde barışır

Deniz Kilislioğlu: Rusya ve Ukrayna perşembe bir araya gelemedi ama İstanbul baş döndürücü bir muammaya şahit oldu

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×