Dünya Uygur Kongresi Baş Müfettişi Abdülhakim İdris, ‘ABD’nin Çin’e karşı yaptırım kararının aslında TBMM’den çıkmış olması gerektiğini’ söyledi.
Beril Eski, ‘Daktilo1984’ YouTube kanalındaki programda İdris ve Uygur Akademisi Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ali Uygur’u konuk etti.
Çin’in Uygurlara yönelik uyguladığı politikalar ve ABD’nin bu konu hakkında çıkardığı yaptırım kararının ele alındığı programda Türkiye’nin süreçteki öneminden de bahsedildi.
‘Zulüm yeni başlamadı’
İdris, Uygurlara uygulanan politikaları ‘zulüm’ olarak nitelendirerek, Çin’in bunu yakın zamanda başlatmadığını, Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurların 1949 işgalinden beri kimi zaman Panislamizm yapıldığı kimi zaman Pantürkizm yapıldığı gerekçeleriyle dini ve milli ayrımcılığa tabi tutulduğunu vurguladı.
Yaşanan zulmün Çin’in güçlenmesiyle de artarak devam ettiğini söyleyen İdris, kendisinin de Nisan 2017’den beri ailesinden haber alamadığı anlattı.
‘Sadece yaptırım değil’
ABD’nin çıkarttığı yaptırım kararının kendileri açısından sevindirici olmakla birlikte bir yandan da üzücü olduğunu söyleyen İdris “Bu karar dinimiz, milletimiz bir olan Türkiye’de TBMM’den çıkmalıydı” dedi. Bu süreçte üç milyon Uygur’un öldürüldüğünü yahut kaybolduğunu kaydeden İdris yaptırım tasarısı hakkında şu bilgileri verdi: “Bu yasanın önemi sadece yaptırım kararı olması değil aynı zamanda bu yasa öncesinde yaptırım kararına geçilmeden Çin’in Uygurlara karşı işlediği suçların hepsi tek tek anlatılıyor ve bu suçlara sebebiyet verenlerin isimleri de yasa içerisinde geçiyor.”
İlk defa bir devlet parlamentosunda bu konu hakkında karar alındığını bildiren İdris bunun çok önemli bir adım olduğunu belirterek, 2017’den itibaren bütün Uygur kurumlarının bu yaptırım kararının çıkması için çaba gösterdiğini, artık ABD-Çin ilişkilerinde her zaman bu kanunun masada olacağını söyledi.
İdris, bu tarz bir kanunun Avrupa Birliği (AB) nezdinde de çıkması için çaba gösterildiğini de sözlerine ekledi.
‘Türkiye’de okuduğu için kampa gönderilen var’
Uygur ise Türkiye’nin bu süreçteki önemine değinerek şu ifadeleri kullandı: “Sırf Türkiye’de okuduğu için toplama kampına gönderilenler var. Hatta Çin’deki Uygurca arama motorunda Türk, Türkiye kelimelerinin aranması dahi devlet güvenlik suçu olarak görülüyor.”
Şu anda Türkiye’deki devlet yetkililerinin Çin’deki toplama
kamplarında bulunan 50 civarında Türk vatandaşının dahi arkasında durmadığını belirten Uygur, bu durumun Türkiye devleti açısından zafiyet oluşturduğunu belirtti.
Çin’deki Türkiye büyükelçiliğinin bu konuda rol alması ve Çin devletine bu insanların akıbetini sorması gerektiğini belirterek, kendilerinin gerekli bilgilere erişemediğini fakat Türkiye devletinin bu konuda öncü olması gerektiğini vurguladı.
Programın tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.