Amerika Birleşik Devletleri’nde özellikle COVID-19 salgını sırasında bazı pozisyonlar için büyük eleman açığı yaşanmıştı. Bu durumda firmalar işe alma koşullarını yeniden gözden geçirdiler. Elemanlarda diploma, sertifika, deneyim vs. aramak yerine, o iş için gereken becerilere yoğunlaştılar. Bu yaklaşıma “Beceri bazlı işe alma (Skill based recruitment)”diyorlar.
Beceri bazlı yaklaşım, eleman seçimini daha sağlıklı ve verimli hale getirmiştir. Bu yaklaşımın çeşitli avantajları vardır. Bir kere diploma ve deneyim koşullarını ortadan kaldırılıp beceriye odaklanınca daha geniş bir aday havuzuna kavuşulmuş olunur.
Bu da daha nitelikli eleman seçme olasılığını yükseltir. Bu yaklaşımla bazı ön-yargıların da önüne geçilir. Seçme işlemi sırasında bazı okullara “Üstün” gözüyle bakılır. Bu ön-yargı ile o işe uymayan birisi sırf diploması ile vize alabilir ve işe girebilir. Halbuki beceri bazlı yaklaşımda “Okulculuğa” yer yoktur.
Ya da bunun tersi de mümkündür.
Bazı okulların kötü şöhreti vardır. O okuldan mezun olmuş birisi bu kötü damgayı yemiş olur. Bundan dolayı da iyi bir adayı saf dışı etmek mümkündür.
Bir diğer avantaj ise işe bağlılık konusundadır. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, işlerini iyi yapanların ve üstün oldukları becerilerini kullananların işe bağlılıkları, diğerlerine göre daha yüksektir.
İşi yapacak kişide aranan niteliklerde diploma koşulu niye konur? Varsayılır ki, o okulları bitirenler belli niteliklere sahip olurlar. Belki ülkemizde bu eskiden vardı; şimdi yok.
İşe alımlarda diplomaya fazla takılmamak gerekir. Unutmayınız, işi diploma değil beceri yapar.