NUR BANU KOCAASLAN
İstanbul’un doğal su havzalarını yok edeceği ve iki milyonun üzerinde ağaç kıyımına sebep olarak ekolojik dengeyi bozacağı gerekçesiyle uzmanların karşı çıktığı üçüncü havalimanının yapılacağı bölgede, kotun 105 metreden 70 metreye düşürülmesinin havalimanını çalışamaz hale getireceği belirlendi.
Uçakların iniş kalkışları imkansız
Buna göre, 70 metre kotunda yapılan pistler havalimanı çevresine göre çukurda kalacağı için uçakların güvenli iniş ve kalkışını imkansız hale getirecek. Üstelik havalimanının güneyinde Kuzey Marmara otoyolu bulunması da ayrı bir sorun. Zira mevcut kotlarla uçaklar ya otoyola çakılacak ya da bu projenin de kotu büyük çevre kıyımı ve maliyetle düşürülecek.
TMMOB’a bağlı Çevre, Harita, Jeoloji Mühendisleri ile Şehir Plancıları Odası’nın ortak çalışmasında, sadece İstanbul’da yaratacağı ekolojik tahribat değil, aynı zamanda yapımı devam eden projede izlenen yol incelenerek teknik bir rapor hazırlandı. Raporda ihalede 105 metre olarak geçen zemin kotunun 70 metreye düşürüldüğüne dikkat çekildi.
Maliyet traşlamayla düşürülüyor
Buna göre, kot yüksekliğinin ÇED raporunda geçtiği gibi 105 metre olarak ayarlanması 2 milyar 500 milyon metreküp dolgu malzemesi gerektiriyordu. 70 metrede ise tepelerin traşlanmasıyla sadece 420 milyon metreküp dolgu, alanın piste hazır hale gelmesine yetiyor.
Projeyi üstlenen havalimanı konsorsiyumu Cengiz-Limak-Kolin’in tam da bu sebeple 2 buçuk milyar metreküp dolgu malzemesini sağlamak yerine kot değerini düşürdüğü tahmin ediliyor.
‘Devasa bir maliyet’
İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, 2 buçuk milyar metreküplük dolgu malzemesinin ‘devasa bir maliyet’e denk geldiğini belirtiyor. Konsorsiyumun maliyetten elde edeceği kazancın hesaplanması gerektiğini belirten Gökçe, bu denli bir dolgu için taşımadan malzemenin niteliğine kadar birçok maliyet artırıcı faktörün olduğuna dikkat çekiyor.
Raporda havalimanının bu sorunlu durumu da şu ifadelerle yer alıyor: “İhalesi sonuçlanan havaalanının proje kotunun 105 m’den 70 m’ye indirilmesi, bu havaalanını çalışamaz hale getirecektir. Çünkü 70 metre kotunda yapılacak pistlerden, kara yönünden, uluslararası uçuş güvenlik kriterlerine göre, iniş-kalkış mümkün değildir. Ayrıca proje kotu değişmezse en az 1 milyar metreküp dışarıdan dolgu getirilmesi gerekecektir.”
Yeni havalimanı standart dışı
TMMOB Harita Mühendisleri Odası’ndan Selin Bostan ise havalimanından kalkacak uçakların 70 kot değeriyle uluslararası havacılık ilkelerine göre güvenli kalkış gerçekleştiremeyeceğine dikkat çekti. Atatürk Havalimanı’nda yüzde 2, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda ise 8 eğimle uçakların kalktığını belirten Bostan, yeni havalimanının ise her iki örneğe de uymadığını kaydetti.
4 km pist uzunluğuna göre yeni havalimanında uçakların yüzde 2 eğimle kalkarsa pist sonunda sadece 90 metre, 8 eğimle kalkması halinde ise sadece 250 metre yükselebileceğini belirten Bostan, bu durumda çevredeki yükseltilerin büyük tehlikeye yol açacağını belirtti.
Bostan, “Böyle bir şeyin kaza ve facia getirmesi çok mümkün. Proje nereden baksanız elinizde kalıyor. Ya uçak kalktığında Kuzey Marmara otoyoluna çakılacak, ya bu projenin de çevredeki tepelerin traşlanmasıyla kotu düşürülecek, ya da yeri değiştirilecek” diye konuştu.
Bostan ayrıca bölgeden esen kuzey rüzgarlarının da kalkışların yönünün değiştirilmesini engellediğini ve bunun da bir başka tehlikeyi doğurduğunu belirtti.
Sadece İstanbul’un değil, Trakya’nın da suyu tehlikede
Çevre Mühendisleri Odası’ndan Prof. Dr. Beyza Üstün de havalimanının yaratacağı çevre tahribatına dikkat çekti. Yer altı sularının orman yapısının bozulmasıyla yokedileceğini kaydeden Üstün, bundan da sadece İstanbul’un değil aynı zamanda Trakya’nın su havzalarının da etkileneceğini söyledi.
Üstün, “İstanbulun su ihtiyacına bakığımızda yüzde 22’lik bir kısım sırf bu bölgedeki barajlardan geliyor. Bunların hepsi devre dışı kalacak. Buradaki canlı sistemi ekolojik ve endemik düzeni bozduğunda en başta en yakınındaki İstanbul birinci derecede etkilenecektir ama bu bölgede yaşamını sürdüren Trakya ve ardından Anadolu da zarar görecek” dedi.
150 milyon yolcu hayal
Prof. Dr. Zerrin Bayrakdar ise hükümetin dile getirdiği 150 milyon yolcu potansiyeline ilişkin, “Bir ulaştırmacı olarak baktığımda bu mümkün değil. Ama bunu Kuzey İstanbul’da milyonluk şehirler kurarak sağlayabileceklerini düşünüyorlar. Dünya üzerinde bu şekilde atıl hale getirilmiş pek çok yer bulunuyor” dedi.
Bayrakdar, havalimanının finansmanı konusunda yaşanan sorunlara da dikkat çekti: “Yaptıkları şey bu bölgeleri yapılaşmaya açarak rant sağlamak ama madem bu kadar muhteşem bir projeydi niçin kredi bulamıyorlar? Güya yabancı bankalar burası için sıraya girmişti. Peki krediyi veren kim? Ziraat Bankası ile birlikte oluşturulan bir konsorsiyum. Ziraat Bankası’nın görevi bu mudur?”