• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Üç 'Rebecca'

07/01/2021 17:22

H. AYHAN TİNİN

Sanat da var / Sinema

insanatinart@gmail.com   

Kıskanır mısınız?

Ben kıskanırım!


O filmi ben çekmiş olmak isterim…

O şarkıyı stüdyoda ben okumalıydım…

O romanı ben yazmış olmalıydım…

Hayatın eve sığdığı bu günlerde, biz de hayatlarımızı dijital film/dizi platformlarına sığdırınca; ‘Rebecca’ filminin yeni versiyonu gibi dehşet veren bir durum ile karşılaşabiliyoruz.

Sinemaseverlerin gayet iyi anımsayacağı gibi orijinal Rebecca, Alfred Hitchcock’un bu ay içinde 80’inci yaşını kutlayacak olan muhteşem filmidir.

70’lerin sonu, televizyonun siyah beyaz olduğu yıllardı. İlk gençlik günlerimizin unutulmayan bir başka ‘Rebecca’sı vardı. Şarkı, o yıllarda çıkmıştı; aynı dönemde filmi izlemiştim.

İskenderiyeli Demis’in pop müzik dünyasına hediye ettiği bu ezgi, “Rebecca o eski şarkıyı fısılda bana” diye başlıyordu.

Hithcock’un filmi, “Dün gece rüyamda tekrar Manderley’e gittim” cümlesiyle açılır.

Filmin uyarlandığı romanın yazarı Dapne du Maurer şiirsel ve yüksek ritimli cümleleriyle bilinen bir yazar…

Herkesin hayran olduğu eşi Rebecca’yı yıllar önce kaybeden Maxin de Winter’ın, Monte Carlo tatilinde tanıştığı kendinden yirmi yaş küçük, alt sınıflardan bir genç kız ile yaptığı uyumsuz evliliğin öyküsüdür roman…

Hitchcock gibi yüksek gerilimli sahnelerin, olağan görüntülerin olağanüstü çekimleriyle seyirciyi koltuğunda rahatsız eden filmlerin, ténsion planlarının unutulmaz yönetmeni elinde, sinema klasiğine dönüşmüştür.

Onu kıskanırım. Çünkü biliyorum ki onun çektiği filmlerin bugüne ait hiçbir yeniden çevrimi, hikayelerdeki duygusal gerilimi seyirciye öylesine aktaramayacak.

Tıpkı İskenderiyeli Demis Roussos’un o basit, sade aşk şarkılarıyla ilk gençliğimize yaşattığı duygusal gerilim gibi…

Alfred Hitchcock kendisiyle yapılan bir söyleşide film yapması teklif edilen Dostoyevski’nin ‘Suç ve Ceza‘ klasiğini neden filme çekmeyeceğini şöyle anlatıyor:

“Bunu asla yapmayacağım. Çünkü Suç ve Ceza başkasının başarısıdır. Hollywood yönetmenlerinin edebiyat başyapıtlarını mahvettikleri çok söylenmişti. Benim buna asla katkım olmayacak!”

Ne yaptığını bilmek böyle bir şey sanırım. Netflix’in de yapımcı olarak yer aldığı, başrollerini Lily James ve Armie Hamer’in üstlendiği yeni çevrim ‘Rebecca’, sinema tarihindeki anıları olmasa sıradan, hoşça zaman geçirecek bir film, yalnızca o kadar. 

Tabii bu ‘Rebecca’nın başına gelen tek felaket değil. ‘Manuela’ diye yıllar süren bir tv dizisi de bu güzelim öyküyü param parça yapmıştı.

Oysa Alfred Hitchcock’un ‘Rebecca’sı bir başyapıttı. Dokuz dalda Oscar adayı olduğu, çevrildiği yıl en iyi film Oscar’ını aldığı için değil! 

Öncelikle iki başrol oyuncusu Joan Fontaine ve Laurence Olivier’nin oyunculukları müthiştir. Filmin beş ana karakteri ve bu beşlinin yarattığı olağanüstü bir gerilim vardır. Bay ve bayan Winter, Manderley malikanesi ve evin kahyası bayan Danvers ile bay Winter’ın ölen eşi Rebecca arasında duyguların usta işi bir biçimde, ilmek ilmek dokunduğunu izleriz.

Bu karakterlerden Rebecca’yı film boyunca görmeyiz. Ancak özellikle yeni Bayan Winter malikaneye geldikten sonra her karede görünmeyen varlığını hissederiz. Oysa bir fotoğrafı bile yoktur. Bu görünmezlik tam bir gerilim unsuru yaratır. Bayan Danvers da aynı şekilde film boyunca hep bir şey yapacakmış gibi dursa da saygı sınırlarını aşmayan, fakat her zaman şüphe yaratan davranışlarıyla yeni bayan Winter’in kabusu haline gelir.

Tabii Manderley malikanesi! Her şeyiyle Rebecca’nın varlığını sembolize eden bir fetiş nesnesidir. Bütün bu atmosferin arkasında yatan ise Hitchcock’un kamerası, derin alan çekimleri, ışık ve hareketi gerilim efekti olarak kullanmaktaki ustalığıdır.

Zaten iki Rebecca arasındaki fark da tam burada! 1940 tarihli Rebecca’da müthiş bir duygusal gerilim filmi izlerken; yeni çevriminde orta sınıf bir duygusal macera, beyaz atlı prens filmi izliyoruz. 

Demis Roussos’un şarkılarının patladığı yıllarda yapılan Türk pop müziği uyarlamalarının bir türlü o şarkıların Akdenizli tadını verememesi gibi… Yeni çevrim de eskiyi anımsatıyor yalnızca.

Üç Rebecca’dan yeni olan çevrimi izlerken mutfağa da gitseniz, telefona yanıt da verseniz bir şey kaybetmeyeceğinizi düşünerek izleyin. Alfred Hitchcock’un Rebecca’sını has bir duygusal-gerilim filminin 80 yıl önce usta bir yönetmen ve oyuncularla nasıl gerçekleştirildiğini görmek için seyredin. Arada mutlaka Demis’in kırgın sesiyle söylediği ‘Rebecca’ ezgisini hüzünlü bir mutluluğu anımsamak için dinleyin. 

Demis Roussos şarkıyı ölen eşi için yapmıştı.

Önümüzde eve sığacak bir hafta sonu var. Bakalım siz üç Rebecca’dan hangisini kıskanacaksınız?

Kategori:Sanat

SON HABERLER

İmamoğlu: Büyük günah işliyorsunuz

Tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık’ı hatırlatarak tepki gösterdi: “Büyük günah işliyorsunuz, vicdani tüm sınırları aşıyor, kul hakkı yiyorsunuz.”
“Sırf benimle çalıştığı için şu an içerde olan kişilerin başlarına bir şey gelirse, sağlık durumları kötüleşirse tüm sorumluluk; bu uyduruk soruşturmayı aşağıdan yukarıya organize eden, işbirliği yapan herkestir.”

ABD'li senatörlerden Trump'a İran tepkisi: Netanyahu ABD başkanı değil

ABD’li Cumhuriyetçi ve Demokrat senatörler, Başkan Donald Trump’ın İsrail’in İran saldırılarına katılmasından endişeli. Senatör Bernie Sanders “Netanyahu ABD başkanı değil” dedi.

ABD'nin Ortadoğu'da 40 bine yakın askeri var

İsrail – İran arasında karşılıklı saldırılar sürerken, ABD’nin Ortadoğu’ya askeri uçaklar ve savaş gemileri sevk ettiği gözleniyor.

Filistinliler yardım noktalarında 'pusuya düşürülüyor': 397 kişi öldürüldü

Gazze sağlık bakanlığına göre İsrail, kentte kendi belirlediği yardım noktalarında 27 Mayıs’tan bu yana 397 Filistinliyi öldürdü, 3 bin 31’ini yaraladı.

İsrailli sağlık bakanından hastaneye saldıran İran'a: Bu savaş suçu

İsrail Sağlık Bakanı Uriel Bosso, İran’ın İsrail’deki bir hastaneye saldırması hakkında “İran rejimi tarafından masum sivillere ve hayat kurtarmaya adanmış sağlık ekiplerine karşı kasten işlenmiş bir savaş suçudur” dedi.

İstanbul Havalimanı'nda bir dakika sanat…
Şakir Eczacıbaşı'nın fotoğraf sergisinden 10 'seçilmiş an'

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 788 gündür hapiste

YAZARLAR

Ofansif mizah örneği olarak birkaç anayasa maddesi

Murat Sevinç

Babalar günü bu yıl da coşkuyla kutlanmadı!

Arzu Uzunali

İnsan aynı anda iki kişiyi sevebilir mi?

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Roma dondurması meselesi

Elvan Uysal Bottoni

Gelecekten ses veren siyasetçiler…

Murat Sevinç

İşgalci kelimeler

Mustafa Dağıstanlı

Dere Sokak Üçlemesi, 'Körfez'le sona eriyor

Behzat Şahin

GÜNÜN 11’İ

Zeynep Gürcanlı: İsrail'in çok övündüğü 'Demir Kubbe', İran'ın saldırıları karşısında dayanamadı

Şirin Sever: 'Ben neden para verip denize gireyim?'

Nazım Alpman:  İlerde, halkı tarafından en fazla hakaret edilen siyasi lideri olarak not edecekler

Şebnem Korur Fincancı: İşin ucunda kâr oldu mu herkes herkesi destekliyor

Eren Aka: Belediyeler de turizmde ciddi bir aktör haline geldi

Sinem Vural: Göçer, 'Hayaller Şili, gerçekler Nijerya' diyerek gelir dengesizliğinin tüm sektörü etkilediğini belirtti

Ertuğrul Kürkçü: İsrail'in Türkiye'ye askeri saldırı iddiası stratejik intihar girişiminden başka hiçbir eylemi ima etmiyor

İbrahim Daş: Gerek İsrail gerekse ABD burası ayrı bir devletçik olacak diyor

Mehmet Y. Yılmaz: Bahçeli, 'terörsüz Türkiye' meselesinde Erdoğan'ın işi yavaştan almasına mı sinirleniyor?

Murat Muratoğlu: Ekonominin durumu o sırada nasıl olacak, meçhul!

Mikdat Karaalioğlu: Savaşın nerede duracağına İsrail karar verecek

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×