MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Türkiye böbrek taşının görülme sıklığı nedeniyle, ‘taş kuşağı’nda bulunuyor. Böbrek taşı görülme sıklığı, komşularımız ve bizde yüzde 3-5 olan dünya ortalamasının üstünde. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Önal, her 100 kişiden 11’nde böbrek taşı oluştuğunu söyledi.

Böbrek taşları önemli. Çünkü idrar yolu enfeksiyonları ve kronik böbrek yetmezliğe yol açan en sık nedenlerde arasında böbrek taşları var. Böbrek taşları idrar yolları ya da böbrekte gelişerek, idrar akışını bozuyor ve böbrek yetmezliğine yol açıyor. Taş hastalığının hem çocuk hem de erişkinlerde sık rastlandığı ülkeler arasındayız. Taş kuşağındaki ülkelerin en önemli özelliği, sıcak iklime sahip olmaları. Çok terleyip az su içmesi de hastalığa zemin hazırlıyor. Bu kuşakta ayrıca S. Arabistan, Pakistan, Hindistan, Amerika’nın güneyi ve kısmen Akdeniz ülkeleri yer alıyor.
Yeterli miktarda su içilmesi, tuzun azaltılması, sağlıklı beslenme ve egzersizin böbrek taşı oluşumunu engelleyebileceğini belirten Önal, “İçtiğimiz suyu artırırsak, idrar hacmi de artar. Böbrek taşına yol açan maddeler taşa dönüşmeye fırsat bulmadan idrarla atılır. Düşük idrar hacmi, taş oluşumunu tetikleyen idrar aşırı doygunluğuna katkıda bulunur” dedi.
Bira değil, bol su içmek taşı düşürüyor
Bira içmenin ya da bazı kaynak suların böbrek taşlarını düşürmede etkisi olduğuyla ilgili yaygın bir kanı var. Önal biranın diüretik (idrar atımını kolaylaştırıcı) etkisi olduğunu, diğer yandan böbrek taşı oluşumuna katkıda bulunan bir maddeyi de içerdiğini söyledi: “Bana soranlara, ‘o suyu getirt, mutlaka iç’ diyorum. Ben ‘bol su iç’ dediğimde içmiyor ama taş düşürdüğünü duyduğu sudan bol içiyor. Çok su içtiği için de taşı düşürüyor. Taşı düşüren suyun içindeki maddeler değil. İçilen miktarın yüksek olması.”
Yakın zamana kadar taş hastalığı üç erkeğe karşılık bir kadında görülürdü. Son yıllarda bu oranın değiştiğini ortaya kondu. Önal, “Kadınlar erkeklere yetişti. Artık oran, 1.5 erkeğe karşılık bir kadında taş gelişiyor” dedi.
En ideal sıvı su
Erişkinlerin yüzde 36’sı günde 1-3 bardak, yüzde 35’i 4-7 bardak su tüketiyor. Yüzde 22’si 8 bardaktan fazla içerken, yüzde 7’si su gereksinimini sadece besinlerle karşılıyor. Sıvı ihtiyacının genellikle çay, kahve ya da farklı içecek türleriyle karşılamaya çalışanlar olduğunu ifade ede Önal, “Oysa su kalorisiz kafein, tatlandırıcı içermeyen vücut için en ideal sıvı. Tüm yaş grupları için standart bir su tüketiminden bahsetmek mümkün değil. Ancak fizyolojik fonksiyonların devamı için değişen ihtiyaçlara göre su tüketimi bireysel özellikler ve ihtiyaçlar değerlendirilerek ayarlanmalı” dedi.
İdrar renginize bakın
Sürekli idrar miktarını ölçme veya tahlili yaptırmak olanaksız. Yeterli su içilip içilmediğini anlamanın en kolay yolu, idrar rengine bakmak. Önal, buna dair şunları kaydetti: “Her sabah uyandıktan sonra yaptığınız idrarın rengine bakın. İdrarınızın 1-2-3-4 numaralı renkler gibiyse yeterince su almışsınız demek. Fakat 5’den itibaren olan renkleri görürseniz yeterince su içmiyorsunuz. Bence bütün kamusal alandaki tuvaletlere, okullara, benzin istasyonları bu renkler konulmalı.”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki Hamidiye Su, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğretim üyelerinin konuşmacı olduğu, suyun sağlık üzerine etkisiyle ilgili bir eğitim düzenledi.
Yeterli su içmek hafıza ve dikkati artırıyor
Nöroloji uzmanı Prof. Dr. Serdar Dağ, beynimizin yüzde 70’inin sudan oluştuğunu söyledi: “Susuzluk insan beynine sandığımızdan daha çok zarar verir. 24 saatte beynin içinden geçen su miktarı 1.4 litre. Beyindeki su miktarının azalması beyin hücrelerini çabucak tahrip eder ve hücreler arası bağlantıyı etkiler. Beyindeki suyun (beyin omurilik sıvısı) diğer bir özelliği de beyni kafatasıyla beraber darbelerden korumak ve şok dalgalarını emmek.”
Yeterli miktarda su içmenin hafızayı ve dikkati artırdığını ifade eden Dağ, “Az su içildiği zaman dikkat dağınıklığı, reflekslerde yavaşlama ve unutkanlık gibi bozukluklar olabilir. Kişi daima yorgun olur. Sinirlilik hali ve anksiyete hali görülür” dedi.
Hiçbir sıvı suyun yerine tutmuyor
Genel Cerrahi Kliniği’nden Doç. D. Server Sezgin Uludağ, vücut suyunun yüzde 20 oranında eksilmesinin ölümle sonuçlandığını belirtti. İçilen sıvı içeriğinin önemli olduğunu hatırlatan Uludağ, “Yüksek kalorili içecekler sıvı dengesini bozuyor. Çay, kahve, kola gibi sıvılar diüretik (idrar söktürücü) etki yapıyor. Suyun görevini yeterince yerine getiremiyor. Ayrıca leptin direncine (tokluk hissinin oluşmaması), insülin sisteminin bozulmasına, vücutta yağ miktarı artışı yani obeziteye yol açıyor” diye konuştu.
Hızlı değil, zamana yayarak için
İç Hastalıkları Kliniği’nden Uz. Dr. Ahmet Murt, kadınların günde 2.7, erkeklerin 3.7 litre sıvı alması gerektiğini söyledi. Ağır fiziksel aktivite sırasında ve sıcak havalarda sıvı alımı arttırılmalı. Gebelik ve emzirme su ihtiyacın arttığı önemli dönemlerden ikisi. Vücuttaki su eksikliği yüzde 1 düzeyindeyse susuzluk hissi, yüzde 2 ise ağız kuruluğu, yüzde 3 ise iştah azalması, yüzde 4 ise işgücü kapasitesinde kayıp, yüzde 5 ise baş ağrısı, uykusuzluk, yüzde 6 ise el ve ayaklarda yanma/batma/uyuşma, yüzde 7’ ise bayılmayla kendini belli ediyor. Yüzde 10 oranına çıktığında artık hayati risk başlıyor.
Murt, özellikle fazla enerji harcanan durumlarda, sadece susayınca su içmek daha uzun süre susuz kalmaya yol açabileceğini vurguladı: “En uygunu, en az gerektiği kadar içmek. Üstüne ayrıca susayınca içmek. Suyu hızlı değil, zamana yayarak içmek daha uzun süre ve uygun kullanılmasını sağlar.”