• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Türkiye-ABD krizinde cevapsız kalan sorular

17/08/2018 23:29

AMBERİN ZAMAN

@amberinzaman

ABD ile Türkiye arasındaki kriz ABD Başkanı Donald Trump’ın attığı her tweet ve pastör Andrew Brunson’un tutuklu kaldığı her geçen dakika ile gittikçe derinleşiyor. İzmir’deki mahkemenin Brunson’un avukatlarının itirazlarını reddederek pastörün ev hapsinin devamına karar vermesinin akabinde Trump yine esip gürledi. Beyaz Saray’da basına açıklamalarda bulunan Trump “Çok uzun zaman önce pastörü geri vermeliydiler ve bence Türkiye çok kötü davrandı. Bu iş daha bitmedi” dedi ve ekledi: “Boş oturmayacağız. Ne olacağını göreceksiniz.”


Adalet ve içişleri bakanlarına ilaveten yine hükümetten önemli bazı isimlerin ve iktidara yakın iş adamlarının ABD’deki mal varlıklarının dondurulması dillendirilen olasılıklar arasında. Halkbank’a İran’a uygulanan yaptırımların delinmesinden ötürü öngörülen cezanın da eli kulağında diyenler var. Ancak, Washington’daki diplomatik kaynaklar Türkiye’ye Kurban Bayramı’nın sonuna kadar ‘mühlet’ tanındığını öne sürüyor.

Mantar gibi aniden türeyen Türkiye uzmanlarından bazıları Türkiye’nin ‘Rusya, İran ve Çin kampına kayacağını’ iddia ediyor. Peki işler Türkiye’nin NATO’dan kopuşuna kadar gider mi? Sanmıyorum. Nedenlerini şimdilik bir kenara bırakıp önümüzdeki tabloya bakmakta yarar var.

Türkiye’nin ABD’ye duyduğu kronik güvensizliğin gayet haklı gerekçeleri var. Ne var ki Brunson meselesi apayrı. Hikayenin özünde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Fetullah Gülen arasındaki iktidar tepişmesi bulunuyor.

Bu kavganın akabinde ortaya saçılan Halkbank ve Rıza Sarraf üzerinden yürüyen devasa boyutlardaki yolsuzluk ve rant düzeni iddialarına ilişkin soruşturma… Kazançlar Amerika’nın İran’a yönelik yaptırımlarını delerek sağlanınca doğal olarak ucu Türk-Amerikan ilişkilerine dokundu.

İktidarla araları bozulunca yargıda ve emniyetteki Gülen’e yakın ekibin elindeki bilgileri paylaşmak üzere ABD ile işbirliğine gittiğini tahmin etmek güç değil. İktidarın gözünde ise bu işbirliği kanlı 15 Temmuz kalkışmasına kadar ilerledi ve sürüyor.

Sonrası malum… ABD ve Türk basınına yansıyan iddialara göre Türkiye, Brunson karşılığında ilk etapta Sarraf’ı istemiş. Sarraf itirafçılığa soyununca da Sarraf’ın ifadelerine dayalı olarak genişletilen soruşturmaların durdurulmasını istemiş. Güvenilir kaynaklar bu iddiaları doğruluyor. Soruşturmalar iki koldan yürüyor. Biri ABD Hazinesi’ne bağlı Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi (OFAC) üzerinden, diğeri ise Halkbank davasını gören New York Güney Bölgesi Başsavcılığı tarafından yürütülüyor.

Ancak basına yansıyan iddiaların aksine Washington müzakereler sırasında Halkbank’a yönelik ceza için herhangi indirim sözü vermemiş. Soruşturmalara gelince, ‘yeni’ değiller ve ABD yönetiminin soruşturmayı sonlandırması yönünde ne mahkemeye, ne de OFAC’a müdahalesi söz konusu olabilir.

Bilindiği gibi Brunson için rehine pazarlığına oturan yönetimin Ankara’ya sunduğu en somut teklif ABD’de tutuklu olan eski Halkbank yöneticisi Mehmet Hakan Atilla’yla ilgili olanıydı. Birtakım bürokratik prosedürler tamamlandıktan sonra Atilla, cezasının geri kalanını Türkiye’de çekmek üzere iade edilecekti. Bu arada Brunson da ABD’ye yollanacaktı. Ama tüm bu hesaplar duvara tosladı. Birinci nedeni Trump’ın ABD Dışişleri’nden habersiz girişimi üzerine İsrail’in Ebru Özkan’ı Türkiye’ye iade etmesiydi. Özkan 16 Temmuz’da Türkiye’ye döndü. Brunson’un duruşması 18 Temmuz’daydı ve Trump serbest kalacağından emindi. Tersi oldu. Kıyamet ondan sonra koptu.

Anlaşılan Ankara hala Halkbank soruşturması konusunda garanti peşindeydi ve çantada keklik olarak gördüğü Trump’ın tepkisini öngörememişti. Kimilerine göre Erdoğan, çevresinin ve son dönemde türeyen arabulucuların kurbanıydı. Yanlış yönlendirilip bilgilendirilmişti. ABD’nin Türkiye’den asla vazgeçemeyeceğine inanan Erdoğan ‘tehlikenin’ farkında değildi.

Oysa halen devrede olduğu iddia edilen cumhuriyetçi senatör Lindsey Graham 29 Haziran günü Erdoğan ile Ankara’da bir araya geldiğinde başta ABD Kongresi’nde olmak üzere Washington’da Türkiye aleyhinde oluşan sert havayı net ifadelerle aktarmıştı. Görüşme hakkında bilgi veren bir kaynağım Erdoğan’ın duydukları karşısında “Ah gerçekten mi, bilmiyordum havasındaydı” diyerek Graham ve beraberindeki heyete ‘minnetini’ ifade ettiğini öne sürdü.

ABD tarafındaki beklenti – duruşmadan önce mi sonra mı öğrenemedim – Brunson’un Graham’e teslim edilerek ABD’ye geri yollanmasıydı. Trump ile yakın ilişkisi olan Graham F-35 savaş uçaklarının akıbetini tayin edecek olan Senato alt komitesinin başkanlığını yürütüyor. Eğer Brunson kendisine teslime edilseydi bin lobiciye bedel Graham Türkiye’nin ömür boyu dostu olacaktı.

İktidar yanlısı basın ‘bu Brunson neymiş ki Amerika işleri Türkiye gibi eşsiz değerdeki bir müttefikiyle köprüleri yakmaya kadar götürüyor’ temalı kompozisyonlarını yaza dursun, esas cevaba muhtaç soru şu: Bu Sarraf neymiş ki Türkiye işleri dünyanın tek süper gücü Amerika’yla köprüleri yakmaya kadar götürüyor?

Kategori:Agora

Tüm yazılar: Amberin Zaman

SON HABERLER

Yapay zeka enerjiye doymuyor: Google üç yeni nükleer santral kuracak

Google yapay zeka veri merkezlerinin enerji ihtiyacını karşılamak için üç nükleer enerji santrali kuracak.

İmamoğlu: Tarih sizi 'faize karşıymış gibi görünen en büyük faizciler' olarak yazacak

Tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu şöyle konuştu: “Tarih sizi ’16 milyon seçmenin iradesine uyduruk suçlamalarla yapılan 19 Mart darbesinin finans ayağı’ diye hatırlayacak. Bu lekeden asla kurtulamayacaksınız.”

Araştırma: Erkekler kadınlara göre daha sık ve kısa sürede aşık oluyor

Yeni bir araştırmada erkeklerin kadınlara kıyasla daha kısa sürede aşık olduğu tespit edildi.

ABD'de kasırga ve fırtına: En az 21 kişi hayatını kaybetti

ABD’nin Kentucky ve Missouri eyaletlerinde etkisini gösteren şiddetli fırtına ve kasırga nedeniyle ilk belirlemelere göre 21 kişi hayatını kaybetti.

Bilal Erdoğan'dan doğurganlık açıklaması: Yeni bir demografik el bombası şu an ortada

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan “Yeni bir demografik el bombası şu anda ortada” dedi.

#çoktanunuttuk…
İdeolojileri bir yana bırakalım! Neden, biz 'masa' mıyız?

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 755 gündür hapiste

YAZARLAR

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

Yeşil zeytini neden yemedin Sait?

Ayhan Tinin

Editör eksikliği fazlalık yaratır

Mustafa Dağıstanlı

Anne dediğin başlangıçtır

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Dilsiz bir ülkenin çığlığı

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Sırrı Süreyya Önder'in 'Cumhuriyet' eleştirisi üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Berkant Gültekin: Saray, demokrasi musluğunu uygun gördüğüne açacağının sinyalini veriyor

Salih Cenap Baydar: Demokrasinin özü hesap soran vatandaş, hesap veren siyasetçidir

Remzi Özdemir: Türkiye'de en büyük sorun gelir adaletsizliği

Attila Aşut: Arapça sevdalısı siyasetçiler tehlikeli sonuçlar doğuracak sözcükleri kullanırken kılı kırk yarmalı…

Orhan Gazi Ertekin: Aleviler, Kürtlerin kaçınılmaz olarak dahil olacağı anayasal sürece hazırlandılar mı? 

Özgür Orhangazi: Dış sermayeye yapılan ödemeler 2025'in ilk çeyreğinde 6,5 milyar dolara ulaştı

Ender İmrek: Çözüm süreci sağlam hukuki güvenceler, uluslararası gözetim ve toplumsal seferberlikle doğru hatta ilerleyebilir

Orhan Gökdemir: Halk demokrasisine ihtiyacımız var

Umur Talu: Ne iktidar devletinin ne de 'devlet'in özündeki nefret ve şiddet bitiyor

Emin Çölaşan: AKP'li belediyelerde yolsuzluk molsuzluk yok, tertemiz!

Onur Çanakçı: Kronikleşen kriz hali

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×