Benim gibi milyonlarca insan hayvan hakları konusunda önemli evrimleri kendi etik ve vicdan dünyalarında tamamladı. Bugün hayvan hakları konusunda dünya genelinde önemli ilerlemeler kaydedilmekle birlikte, elbette ciddi zorluklar ve eksiklikler de devam ediyor. Hayvanların yaşam hakkı, refahı ve özgürlüğü gibi temel haklarını savunmayı amaçlayan bu hareket, hem hukuki hem de toplumsal düzeyde hâlâ desteğe ihtiyaç duyuyor. “Neden bazıları bugün bu mücadeleye katılmıyor?” sorusunun cevapları çok. Bu inkâr hali elbet yakın gelecekte bitecektir. Ama bugün ineklerin, koyunların, tavukların her gün başına gelen legal toplu katliamlarının köpeklerin de başına gelmemesi için hepimiz tek isyan olmalıyız.
Aktivistlerin, STK’ların ve bilinçli tüketicilerin varlığı ile gelecek için hâlâ bir umut var. Küresel düzeyde giderek daha fazla destek bulan hayvan hakları hareketi, teknolojik ilerlemeler, alternatif test yöntemleri ve bitki bazlı gıda ürünlerinin geliştirilmesiyle birlikte hayvan sömürüsünün sonlandırılmasına katkıda bulunuyor. Ancak hayvanların yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve sömürünün sonlanması yönünde hayvan hakları savunucuları yeni bir dil geliştirerek geleceğin tarifi için, kendini geliştirmeli ve çok daha büyük adımlar atmalıdır.
Sonuç olarak hayvan hakları mücadelesi, toplumsal bilinçlenme, teknolojik yenilikler ve etik tüketim alışkanlıklarıyla gelecek için kendisini bugünden daha güçlü kılmalıdır. Hayvanların yaşam hakkına saygı duyan bir dünya için, bu mücadeleye katkı sağlayan tüm bireylerin ve organizasyonların çabaları, umut verici bir gelecek yaratacaktır.
Ağızlardan düşürülmeyen, insan-doğa ilişkisi dediğimiz şey nedir? Hayvanların da bu bütünün bir parçası olduğu ve onların da saygı ve sevgiyle muamele görmesi gerektiği fikridir. Köpeklerin katledilme yasa tasarısının gündeme gelmesinin, zihinsel ve vicdani olan değişime vesile olmasını umuyorum. Olamaz da ama olur da bu ölüm tasarısı ile ilgili bir adım atılırsa, bilinsin ki bedenlerimizle insan duvarı oluruz