TOKİ’nin İstanbul’da büyük tartışma yaratan bir inşaat projesinde, imar planı değişikliğine ilişkin bilirkişi raporu deprem riskinden ‘kıyı kenti kimliği‘ne, korunan ağaç sayısının sadece bir (1) olmasından kamu yararını ihlale uzanan bir dizi kritik hukuksuzluk tespit etti.
Raporda, Ataköy sahilinde tarihi Baruthane yapılarının bulunduğu alandaki değişiklik için ‘planlama ilkeleri ve tekniklerinin yanı sıra kamu yararına uygun olmadığı‘ sonucuna varıldı.
Radikal’den Ömer Erbil’in haberine göre, mahkeme rapora uyarsa, 70 metrelik binalar ve AVM öngören inşaat duracak.
TOKİ, otel, rezidans ve AVM öngörmüştü
412 bin metrekare büyüklüğündeki arazi, 14 Aralık 2001’de TOKİ’ye devredilmişti. ‘Turizm alanı’ ilan edilen arazide bina yüksekliği 70 metre olarak belirlenirken, alan parsellere bölünerek otel, rezidans ve AVM gibi fonksiyonlar tanımlandı. TOKİ’nin satışa çıkardığı parseller, Karadeniz-Örme ortaklığı, Çelebican A.Ş. ve Simpaş gibi firmalara verdi. Mimarlar Odası’nın bazı parsellerde inşaat ruhsatlarının iptali için yaptığı başvuru sonucu çıkan yürütmeyi durdurma kararı da sonradan kaldırıldı.
Bütün bu projenin durmasına yol açabilecek bilirkişi raporuysa, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Ayfer Kaynar’ın, tüm bu inşaatlara onay veren 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarındaki tadilatların yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle İstanbul 5. İdare Mahkemesi’nde geçen yıl açtığı dava sonucunda hazırlandı.
Raporda şu hukuksuzluklara dikkat çekildi:
Deprem riski dikkate alınmamış
* Deprem kaynağına son derece yakın konumdaki Ataköy, ‘Deprem Master Planı’ndaki analiz çalışmalarında ‘sıvılaşma hassaslığı yüksek bölgeler’ olarak tespit edildi; burada yoğun ve yüksek yapılaşma son derece önemli bir risk.
70 metre yükseklik duvar etkisi yaratıyor
* 70 metre yapı yüksekliğinin hangi kritere göre tanımlandığı tam anlamıyla belirsiz; kentin kıyı bandında 70 metrelik yapı yüksekliğinin belirlenmesi, kıyı arkasının kıyıyla ilişkisini kopartıp duvar etkisi oluşturuyor.
Kıyı arkasındaki toplum düşünülmemiş
* Kıyı Kanunu ve 50 metre kuralı ihlal ediliyor. Vaziyet planında tanımlanan işlevler özel kullanıma konu olmuş, kıyı arkasında kalan toplumun, kıyıyı kullanmasına olanak tanıyacak kamusal işlevlere konu edilmemiş.
Korunan ağaç sayısı: 1
* Tescil edilmiş ağaçların korunup korunmadığı konusunda bilgi edinilemedi; keşifte bilirkişi heyetine mevcut bir adet tescilli ağaç gösterilmiştir.
Kamu yararı yok
* İmar planında kamu yararı yok; üst ölçekli plan denetimine olanak tanınmıyor.
Altyapı sorunları değerlendirilmemiş
* Çevre yapılaşma hakları açısından, yapı yüksekliği silueti olumsuz etkililiyor; yapılaşma yoğunluğunun ortaya koyacağı ulaşım ve altyapı problemleri bütüncül olarak değerlendirilemiyor; projenin içeriği, kentsel kamusal kullanıma konu donatı alanları içermediği için planlamanın varoluş sebebine aykırı.
Tarihi binanın dokusu dikkate alınmamış
* Proje, Baruthane binaları gibi tescilli eserlerin yapılaşma hakları ve dokusuyla birlikte değerlendirilmemiş.
Kıyı kenti kimliği yok ediliyor
Raporda, İstanbul’un’kıyı kenti kimliği’ne de özel vurgu yapıldı: “Kıyı kenti olmanın en önemli bileşenlerinden biri kıyıya ve suya dokunma olanağını veren kamuya açık mekânların varlığıdır. 1950’li yıllarda banliyo olarak planlanan Ataköy 1 ve 2. Kısım konut alanlarının önünde kamping, otel, motel ve plaj alanlarının yer aldığı bölge, kentlinin kıyıya eriştiği suya dayalı aktiviteleri gerçekleştirebildiği, kıyı kenti kimliğinin en önemli bileşenlerini sağlayan içerikte bir bölge olarak ayrışmaktadır. Bu özelliğini 1980’li yılların sonuna kadar sürdürülen alan turizm bölgesi ilan edilmesi sonrasında oluşturulan planlarda kamusal kullanıma konu edilmediği görülmektedir.”