RIFAT DOĞAN
Yeryüzü Derneği’nin düzenlediği ‘Termik Santraller ve İnsan Hakları Sempozyumu’nda konuşan Kütahya Bozcahöyük Köyü Muhtarı Ali Erez, termik santral nedeniyle topraklarının yüzde 90’ının kamulaştırıldığını, kalan tapulu arazilerine de çitlendiği için ancak izin belgesiyle girebildiklerini söyledi.
Erez, bu durumun köylülere ‘Filistinli’ gibi hissettirdiğini söyledi.
Yeryüzü Derneği’nin Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde düzenlediği ‘Termik Santraller ve İnsan Hakları Sempozyumu’na Türkiye’nin farklı illerinden termik santrallere karşı mücadele veren yurttaşlar, bu konuda çalışma yürüten akademisyenler ve bilim insanları katıldı.
‘Termik santral projeleri insan hakları ihlalellerine neden oluyor’
Sempozyumun ilk oturumunda konuşan Yeryüzü Derneği kurucusu ve gönüllüsü Dr. Akif Pamuk termik santral projeleri nedeniyle yaşanan insan hakları ihlallerine örnek verdiği konuşmasında “Termik santral projeleriyle en fazla ihlal edilen mülkiyet ve barınma hakkı. Bu iki hak termik santral projeleriyle ortadan kaldırılıyor. Örneğin Seyitömer’de insanlar artık barınamamaya ve yaşamamaya başladı. İnsanların temel geçim kaynağı hayvancılık ve tarımcılık bitti. Çalışma hakları ellerinden alınıyor. Kısacası yaşam hakları ellerinden alınıyor ve bu bölgelerde insan hakları ihlalleri ortaya çıkıyor” dedi.
Dr. Hande Paker de, “İklim adaleti, kömürü terk etmekle başlar. Kömürlü termik santraller bir yandan yerelde yaşam alanlarını yok ederken diğer bir yandan ise küresel iklim değişikliğine sebep oluyor.” dedi.
Dr. Paker, “İklim adaleti tüm dünyanın sorunu. Yerelden başlattılan kömür mücadelesini küresel iklim adaleti mücadelesi ile birleştirerek güçlendirmemiz gerekiyor” diye ekledi.
Adana’da termik santrallere karşı mücadele veren Dr. Sadun Bölükbaşı da “30 termik santral projesi vardı. 11 tanesinin lisansını verdiğimiz hukuki mücadelelerle iptal ettirdik” diyerek başladığı konuşmasında neler yapılması gerektiğine ilişkin görüşlerini paylaştı: “Mahkeme 2012 yılında açtığımız bir davada bakanlığın projeler ayrı ayrı değerlendirilmeli yönündeki savunmasını reddederek projelerin kümülatif yani bütüncül olarak ele alınmasını isteyerek emsal niteliğinde bir karar verdi ve ondan sonra Ankara İdare Mahkemesi, bu kararı dayanak alarak başka bir davada iptal kararı verdi. Bu bizim için çok önemli bir içtihat kararıydı. Termik santral projeleri karşısına çok ciddi verilerle ve bilimsel donelerle çıktığınızda, karşı tarafın da çok yapacak bir şey kalmıyor bu yüzden ciddi ve sağlam argümanlarla onların karşısına çıkmak gerekiyor.”
Sempozyum’da konuşan yurttaşlar termik santraller nedeniyle yaşadıkları sıkıntıları ve verdikleri mücadeleleri anlattı.
Kazdağları’nın dibine yeni termik santral
Çanakkale’nin Yenice ilçesine bağlı Kayatepe Köyü eski muhtarı Hüseyin Soylu, 13 Eylül’de ÇED toplantısı yapılacak Çırpıcı termik santral projesinin Türkiye’nin oksijen deposu olan Kazdağları için yaratacağı tahribata dikkat çekerek “216 çeşit endemik tür var. Yeşilin her tonu var. O doğa olduğu için var. İnsanları bitkileri zehirleyen termik santral yapıyorsunuz” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Başbakanlık ve çeşitli bakanlıklara 65 muhtarın imzasını sunduğunu belirten Soylu, şu ana kadar 70 binin üzerinde imza toplandığını ifade etti.
Soylu projenin iptal edilmesi için mücadelelerinin devam ettiğini, kamuoyundan destek beklediklerini kaydetti.
‘Bir kilo domates fiyatına topraklarımızı elimizden aldılar’
Kütahya Bozcahöyük Köyü muhtarı Ali Erez’in sempozyumda anlattıklarıysa termik santrallerin doğaya ve insana nasıl zararlar verdiğini gösterdi.
“Termik santralin 900 metre dibinde oturuyorum. 2013 yılına kadar çok büyük sıkıntı yoktu. Özelleştirmeden sonra hava kirliliği arttı, sıkıntılar yaşanmaya başlandı” diyen Erez, “Köyümden 5 bin dekar yer alındı. Bir kilo domates fiyatına tarlalarımız elimizden alındı” sözleriyle yaşadıklarını anlattı.
Termik santral nedeniyle yaşanılan sağlık sorunlarına örnek veren muhtar Erez şunları söyledi: “Filtre yok, bacalardan zehir çıkıyor, günlük 25 bin ton kömür yakılıyor. Köyümde yaş ortalaması 55-60’a kadar düştü. Akciğer kanserinden ölenlerin oranı yüksek. Felç ve inme oranları yüksek. KOAH hastalığı çıktı.”
‘Mezarlarımızın üzerinden hafriyat kamyonların geçiyor’
Erez, termik santral projesi nedeniyle tapulu arazilerinin çitlendiğini ve geçmelerine izin verilmediğini belirterek “İzin belgesi istiyorlar ve araziyi öze güvenlik koruyor” dedi.
“Mezarlığın üzerinden yol geçirdiler, mezarlarımızın üzerinden hafriyat kamyonları geçiyor. Ölümüze saygıları bile yok” diyen Erez, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Köylülerimiz artık kendilerine Filistinli onlara İsrailli olarak bakıyor. Köyümüzü ziyaret eden bir doktor, ‘Bu külün içinde yaşayan insanların kanser olmama şansı yok’ dedi.”