17 ve 25 Aralık soruşturmalarını takiben internete sızan tapeleri yayınlamak yargı makamlarınca ‘basın özgürlüğü‘ kapsamında değerlendirilmesine karşılık Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başbakan Tayyip Erdoğan ile Milliyet ve Vatan gazetelerinin sahibi Erdoğan Demirören’e ait olduğu öne sürülen ses kayıtlarını yayınlayan STV’ye 66 bin 213 lira para cezası kesti.
Biat zabıtları
Gazeteport’un haberine göre, 7 Mart’ta Gülen Cemaati’ne yakınlığıyla bilinen STV’de söz konusu bant kaydının yayınlanması nedeniyle daha önce de uyarı cezası veren RTÜK bu kez ‘ihlalin tekrarı‘ nedeniyle para cezası uyguladı.
RTÜK, 66 bin 213 liralık cezaya gerekçe olarak, ‘hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık ilkelerine aykırılık, insan onuruna ve özel hayatın gizliliğini ihlal, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde yayın yapılmasını‘ gösterdi.
‘Suç sayılan eylemi kamuoyuna duyurdu’
RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı raporunda, “Yayıncı kuruluş; gerçek olsa bile illegal yöntemlerle elde edilmiş bahsi geçen ses kayıtlarını, yasalara aykırı olarak yayınlamıştır. Suç sayılan bir eylemin kitle iletişim araçları vasıtasıyla kamuya duyurulmuş, özel yaşama saygı hakkı ihlal edilmiştir” denildi.
‘Ağlatan’ işler
STV’de yayınlanan haberde, “Başbakan, Milliyet’te yayınlanan ‘İmralı Tutanakları’ haberine çok kızdı. Haberi yazana hakaretler etti. Diyaloğun sonunda Demirören olduğu iddia edilen kişinin ağladığı duyuluyor” denilmişti. Ardından da Daha sonra da “Başbakan Erdoğan, Demirören’i fırçaladı” şeklindeki bir sunumla ses bandı yayınlanmıştı.
Yargı ‘basın özgürlüğü’ demişti
Zaman gazetesinin Sabah-atv yönetiminin, ‘havuz medyası‘ iddialarını ses kayıtlarıyla sunduğu haberine karşı yapılan tekzip başvurusu, İstanbul 10’uncu Sulh Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmişti. Red kararında, basın özgürlüğü gerekçe gösterilmişti.
Ayrıca CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yolsuzluk soruşturmasındaki tapeleri okumasını haberleştiren Bugün muhabiri Ezelhan Üstünkaya hakkında açılan soruşturmaya takipsizlik verilmişti. Savcı, Yargıtay ve AİHM kararlarının yanısıra Anayasa’nın basın özgürlüğünü düzenleyen maddesini de referans göstermişti.