Parti lideri Erdoğan, bir taraftan daha sıkı muhafazakâr politikalarla, öbür taraftan gerçekçi olsun olmasın, hedefler göstererek seçmen tabanını tutmaya çalışıyor.
İktidardaki bir politikacının iyimser tablolar çizmesi tabiidir. Fakat dozuna dikkat etmek gerekir. İyimser sözlerin içindeki propaganda dozu arttıkça inandırıcılığı azalır.
2023 hedeflerinin yarısına ulaşmak bile hayal görünüyor.
Bu rakamlar ortadayken, iyimser sözler inandırıcı olur mu?
Rakamlarla, verilerle düşünenler için inandırıcı olmaz.
Parti ve lider tutkunu olmayan kitleler özellikle ekonomiden etkilenirler. Hukuk güvenliği olmasına, huzura önem verirler. Peşine takılıp gitmezler, tercih ederler. Şehirleşme, eğitim ve piyasa ekonomisi bu seçmen kitlesini genişletir.
Türkiye’de de AK Partinin oy kayıpları büyük şehirlerde başladı. İyimser sözler, propagandalar bu kesimlerde etkili olmuyor. O yüzden Erdoğan hamasete, muhalefeti ihanetle suçlamaya, daha sert muhafazakâr davranışlara yöneldi.
Esaslı bir demokratikleşme ve gerçek bir hukuk reformuyla ekonomide esaslı bir düzelme duygusu yaratmadıkça, aşağı giden grafiği yukarıya çevirebileceğini sanmıyorum.