Diyarbakır’da, 5 Haziran 2015 günü HDP mitinginde düzenlenen bombalı saldırının soruşturma dosyasında, Suriye-Türkiye arasında patlayıcı sevkiyatı yapan IŞİD mensuplarına ait konuşmalar yer aldı. Bazı konuşmalarda patlayıcı açık şekilde ifade edilirken, bazılarındaysa şifre kullanıldığı görüldü.
Ayrıca konuşmalarda, Türkiye’ye getirilen IŞİD militanlarına para verildiği ve tedavilerinin de Mersin’de yapıldığı ortaya çıktı.
Önceki gün basına düşen soruşturma dosyasındaysa ‘IŞİD emiri’ olarak anılan İlhami Balı’nın, telefonunun dinlenmesine rağmen defalarca Türkiye’ye girip çıktığı belirtilmişti.
Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nın hazırladığı 500 sayfalık iddianamede, IŞİD’in Gaziantep Emiri Yunus Durmaz’ın, Ankara Gar, Suruç, Diyarbakır ve Sultanahmet saldırılarının talimatını veren ve Balı’ya gönderdiği mesajla Gaziantep’i işgal planından bahsettiği yer almıştı.
Balı’nın telefonun dinlenmesiyle ortaya çıkan yeni kayıtlarda, IŞİD mensuplarının Türkiye-Suriye arasında çok kez patlayıcı madde sevkiyatı yaptığı, bomba yapımında kullanılan gübre gibi malzemelerin sınırdan geçirildiği tespit edildi.
‘Tutarlarsa hiç kurtuluşum yok’
Telefon dinlemelerinde IŞİD kontrolünde kaçakçılık yapan Selçuk isimli kişi ile İlhami Balı arasındaki görüşme dikkat çekti. Sınırdan geçirilecek malzemenin patlayıcı, ateşleyici olduğu belirtilen 14 Haziran 2015 tarihli görüşme şöyle;
Selçuk: Eşya getirdin, bu eşyalar nasıl olacak?
İlhami: Bana gönderebilir misin? Çok mu?
Selçuk: Çok aşırı. Hamal yok, nasıl göndereyim? Bir de sakıncalı. Tutarlarsa hiç kurtuluşum yok.
İlhami: Nedir ki?
Selçuk: Patlayıcı, ateşleyici gibi bir şey. Bir yere indirdim. Korkuyoruz bundan.
İlhami: Yarın hallederiz.
Selçuk: Faturası var dedi, vermedi. Faturası yok.
‘Faturalıysa bir yer ayarlarız, oraya indirsin’
İlhami: Ben yanınıza kadar getiririm. Ama onlar çok pahalı. Bir ufak kartonu 50 bin dolar.
Muhammed: Sıkıntısı var mı? Yani açık konuşayım.
İlhami: Hepsi faturalı. Hiç bir sıkıntısı yok. Sadece pahalı.
Muhammed: Garantili göndeririz. Faturalıysa bir yer ayarlarız, oraya indirsin.
İlhami: Bizimkiler getirecek. Küçük kartonlar, çok büyük değil.
‘750 kilo zirai ilaç geçirdim’
Başka bir görüşmedeyse Balı ve Ayhan isimli kişinin sınırdan geçirilen ve ‘zirai ilaç’ denilen malzemeyle ilgili konuşmaları da yer alıyor. Uzmanlar, zirai ilaç olarak kodlanan malzemenin gübre olabileceğini belirtti. 24 Şubat günü yapılan görüşme şöyle:
Ayhan: 750-800 kilo çıkardık. Hamallar tekar dönecekler. Sıfırdan (sınırın sıfır noktası) girip, oradan çıkıyorlar. 1 ton 100 kilo geçirdim. Çobanbey’de bıraktım. Gece yarısı olduğu için, bugün akşam başlayacağım. Gündüz yol kötü olmasın. Bu akşam 3 kamyon malı sana teslim edeceğim.
İlhami: Nerede şu an?
Ayhan: Arabayı yükleyip getirsinler. 145 bin Suri’ye (Suriye para birimi) anlaştık tonu. Bir de çok ağır. Bir ton üzeri malzeme şey ettirdim. 30’ar kilodan 750 kilo zirai ilaçlarını geçirdim. 500 kiloya yakın filtre geçirdim.
‘Motorun yanına koysak bir şey olur mu?’
IŞİD mensuplarının 19 Mart 2015 günü yaptıkları bir telefon görüşmesindeyse, görüşmeyi yapan kişi ayakkabıların motorun yanına bırakılması durumunda sıcaktan birşey olup olmayacağını sordu. Ayakkabı olarak kodlanan şeyin patlayıcı olabileceği belirtildi.
Hüseyin: Aldığımız ayakkabıları motorun yanına, sıcaklığa koysak bir şey olur mu?
İlhami: Hangi ayakkabıları?
Hüseyin: Bugün aldım ya. Şehire gidecek. Bunu motorun yanına koysak bir şey olur mu?
İlhami: Yok bir şey olmaz.
Hüseyin: Sıcaklığı birşey olmaz değil mi? Sıcaklık değerse bir şey etmez.
İlhami: Çok mu sıcak olacak?
Hüseyin: Motor sıcaklığı.
İlhami: Zannetmem. Arada kontrol et, bir şey olmaz.
‘Karaltı başka köydeki tarlada saklı’
IŞİD mensuplarının bir görüşmesinde de güvenlik güçlerinin operasyon yaptığı köyde “Karaltı” adı verilen bir maddeden söz ediliyor. Karaltı olarak ifade edilen maddenin ne olduğu çözülemezken, 14 ve 15 Haziran günü yapılan konuşmalar şöyle:
X: Dün akşam yolcu var dedin. Eşya getirmiş. Sorun gelen eşyalarda.
İlhami: Eşyalar nerede? Selçuk nerede şimdi?
X şahıs: Selçuk yanımda. Seninle Arapça konuşuyorum. Telefonlarını aldılar.
15 Haziran
Veli: O karaltı gelmiş. O karaltılar için basmışlar.
İlhami: Selçuk nerede?
Veli: Selçuk’u sorguya çektiler.
İlhami: Karaltı neredeymiş?
Veli: Karaltı başka köydeki tarlada saklı.
İlhami: Ben korktum. Şu an serbest mi Selçuk?
Veli: Serbest, telefonları dinlemede.
18 Haziran
Ahmet: Bir yolcu şu karaltı vermişlerdi. Onları geri alsın.
İlhami: Senin yanında mı onlar?
Ahmet: Benim yanımda. Onları geri kaldırsınlar.
İlhami: Selçuk hata etti. Madem öyle niye onlar ayıyor ki. Bilmiyorum ne var onların içinde?
Ahmet: Onları geri kaldırsınlar.
İlhami: Şimdi göndersek sıkıntı olur.
Ahmet: Hemen kaybetmek zorundayız bunları. Çok zor durumdayız.
İlhami: Atamaz mısınız bu tarafa? Göndersem o adamı oradan alırlar. Arabaya yükle geçir?
‘İstanbul’dan gelen avukat yakama yapıştı’
Telefonu dinlenen Balı’nın yaralanarak Türkiye’ye götürülen IŞİD mensuplarının tedavilerini Mersin’de yaptırdığı ve para gönderdiği de ortaya çıktı. Balı’nın yakalanan örgüt mensuplarının davalarını İsmail Korkmaz aracılığıyla takip ettiği ve sanıklara avukat temin ettiği de dinlemelere yansıdı.
İsmail: Mahkeme ertelenmiş. Avukat buraya borçla gelmiş. Arkadaşlar da aileler de rezil oldu. Adam aşırı güzel savunma yaptı. Adamın hakkını vermek lazım. İstanbul’dan gelen avukat yakama yapıştı. Adama söz verdim. Müslümandır, acıdım borçla geldim dedi. Küçük bir dosya değil. Kardeşler orada rezil oldu. Avukat olmayınca adam mahkemeyi erteleyecek. Avukat hakim heyetini kendine bağladı.
İlhami: Benimle alakalı bir şey var mı? Sordular mı?
İsmail: Seninle alakalı yok. Aranmanın devamı. Kardeşlerin parası yokmuş, rezil durumdalar. Üçünün de parası yok.
İlhami: 500 dolar gönderdim. 100 dolar göndersin aileleri. Ben ayrıca para harcamam. Çünkü biz para harcadıkça onların bir yerleri kalkıyor, patavatsızca konuşuyorlar. Bu işi benim için yapmadılar, Allah için yaptılar. 500 dolar Hattab’ın eşine yetmiyor, Osman’ın eşine para yetiştiremiyorum. 500 dolar gönderiyorum, bu paradan kocalarına yatırsınlar. Bana gelen emir bu şekilde.
15 Haziran
Ebu Hişem: Abu Valid geçti mi?
İlhami: Ebu Valid otelden çıktı. İstihbarat onu otelin yakınında aldı.
Ebu Hişem: Biz almadan önce muhaberat mı aldı?
İlhami: Mekana almaya gittik. Muhaberat geldi. Onu ve bir kardeşi aldı. Kardeşi senin yanında misafirhanede bekliyordu. Baki kaçtı.
Ebu Hişem: Diğer kardeş kaçamadı mı? Bu çok önemli bir kardeşti.
HDP mitingine saldırıdan bir gün sonrası
HDP mitingine saldırıdan bir gün sonraki telefon konuşmalarında, eylemi yapan Orhan Gönder’in Gaziantep’te aradığı İsmail Korkmaz ve İlhami Balı arasında görüşme gerçekleşti. Gönder’in Suriye’ye geçişi ile ilgili olduğu tahmin edilen 6 Haziran tarihli konuşma şöyle:
İlhami: Sen niye işin olmayan şeylere burnunu sokuyorsun?
İsmail: Sen git dinle demedin mi?
İlhami: Bana niye mesaj atıyorsun anlamadım?Git dinle dedim. Bana mesaj at demedim.
İsmail: Hayır o sesi sen dinle. Adam bir sürü şey anlatıyor. Tek tek yazamam o kadar şeyi.
İlhami: Oturduğumuz yerden bizi suçlu duruma çıkaracaklar. Git dinle dedim. Bana ne dinlettiriyorsun mesajı. Benim ne alakam var. Benim alakam yok. Yanıma gelseler de ben söylemem. Gidin adamlarınızın haline bakın derim.
İsmail: Bu adam gelmek isterse göndereyim mi?
İlhami: Ben iletişimsiz alamam kimseyi.
‘Türkiye’de yapılacak bir mesele değil, beni de yakmış’
16 Haziran günü yapılan bir başka görüşmedeyse İsmail Korkmaz ve İlhami Balı’nın Türkiye’ye yapılan bir eyleme ilişkin konuştukları tespit edildi.
İsmail: 1-2 arkadaşı tutuklamışlar. Senin üzerine ifade vermiş. Bir kişi bizim burada bir evde yakalanmış.
İlhami: Nasıl benim üzerime ifade vermiş?
İsmail: Beni o gönderdi, o her şeyi biliyor diye ifade vermiş senin üzerine. İki arkadaşın alınma sebebi yardım yataklık. Misafir toplama değil. Bu adamı buraya kim yolladıysa Allah belasını versin. Allah’tan korkmak lazım. O kadar muhacir yakalandı.
İlhami: Bizim hiç bir günahımız yok. Türkiye’de yapılacak bir mesele değil. Beni de yakmış. Ben tanımam, etmem kendisini. Yani bu karışıklıkta Türkiye’de yapılır mı? Madem böyle bir iş yapacaksın gel bu tarafta ne bok yiyorsan ye.
İsmail: Git Kobani’de yap. Anahtarcı tutuklandığı zaman ne demişlerdi biliyormusun? “Birileri Türkiye’de birşeyler yapacak. Bu şirketin üzerine kalacak” Git anahtarcıya sor.
İlhami: Ne suçum ne günahım var?
İsmail: Avukat bu adamları zor çıkartırız dedi. Bu adamın hiç suçu yok. O yakalanan muhacirler Kafkas, Arap yazık değil mi? Kim bunu yaptırıyor. Kim yapıyorsa gitsin tevbe etsin.
‘Ebu İsmail onların yanına gidecek’
Başka bir görüşmedeyse Ebu Hişem isimli kişi lhami Balı’ya geçiş yapacak iki kişi olduğunu söyleyerek, “Girecek ve çıkacak kardeşin kimse tarafından görünmemesi lazım. Emri biliyorsun. İdarede bekliyor”dedi.
18 Haziran günü yapılan başka bir telefon görüşmesindeyse İsmail isimli örgüt mensubu İlhami Balı’ya Ankara’da olduğunu söyledi.
İsmail: Ebu Abdullah ile hemen görüşmem lazım. Hızlı bir şekilde ve çok mühim. Şu anda Ankara’ya yetiştim.
İlhami: Biliyorum, bilgim var çıktığından.
İsmail: En azından ev telefonunu almamız lazım. Çünkü orada bıraktığımız Ebu İsmail onların yanına gidecek. Bir şekilde hızlandır.
Canlı bomba Gaziantep’ten aradı
Kayıtlarda miting saldırısını gerçekleştiren Cafer kod adlı Orhan Gönder’in Gaziantep’e ulaştığı 6 Haziran günü saat 08.12 sıralarında şüpheli İsmail Korkmaz’ı telefonla aradığı da ortaya çıktı. Buluşma noktasına gitmek isteyen Gönder’in konuşmaları şöyle:
İsmail: Siz bu şehirde misiniz? Şu an neredesiniz?
Cafer: Merkezdeyim.
İsmail: Sizi alalım. Görmeye gideceğiniz arkadaş şu an evinde değil. Başka bir yerde. Ama bugün evine dönecek anladın mı? Sizi biz alalım tamam mı?
Cafer: Tamam neredesin? Taksiye binebilir misin?
Cafer: Binerim, söyle ben gelirim.
İsmail: Sen taksiye otur, beni ara.
Cafer: Tamam bindim.
İsmail: Tamam ver şoförü.
İsmail: Bu arkadaş nerede şu anda?
Şoför: Karagözde.
İsmail: Arkadaşı Batur top sahasına götürebilir misin? Şehreküstü itfaiyesinin oradaki.