Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, ODTÜ’de Mescit Topluluğu üyeleriyle karşıt görüşlü öğrenciler arasında çıkan kavgada ‘ODTÜ olayında benim safım belli‘ diyerek tavır aldığı ODTÜ’lü akademisyenlerle görüştü.
‘Dünya görüşüne saygıda ilk üçteyizdir’
Bundan önce ODTÜ kütüphanesi mescidinde örgütlenen öğrencilerle, bu mescitte IŞİD’in örgütlendiğini öne süren öğrenciler arasında 22 Aralık’ta başlayan tartışma sonrası ODTÜ öğrencileri ve rektörü hükümet ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından hedef tahtasına oturtulmuştu.
Ahmet Hakan’ın konuyla ilgili köşesinde yönelttiği yedi soruya Fikir Kulüpleri Federasyonu ODTÜ Temsilcisi Sinan Bölükbaşı yanıt vermişti.
Hakan, bugünkü köşesinde, ODTÜ’lü Besim Can Zırh, Attila Aytekin, Duygun Göktürk ve Ceren Ergenç’le hükümete yakın medyada sıklıkla dile getirilen konuları konuştu.
ODTÜ’nün ‘sol görüşlü öğrencilerin hegemonyası‘ altında bir üniversite olup olmadığı sorusunu yanıtlayan Besim Can Zırh, “ODTÜ siyaseten hep sol ve sosyal demokrat eğilimli bir üniversite olarak anılır ve bu büyük ölçüde doğrudur. Ama bunun başka dünya görüşüne sahip öğrencilerin alanını daraltan bir durum olduğunu söylemek zor. ODTÜ Türkiye’deki üniversiteler arasında öğrencilerinin dünya görüşüne saygı açısından nerede duruyordur? 200 civarında üniversite arasında bu konuda da ilk üçteyizdir” diye konuştu.
‘Burası kamu üniversitesi, Pasifik’te ada değil’
Dört akademisyen de ODTÜ’de ibadet özgürlüğü konusunda bir sorun yaşanmadığını belirtirken, Zırh, “ODTÜ’de ibadet özgürlüğü tabii ki var. Ben şahsen bu gibi sorular karşısında şaşırıyor ve her defasında şunu hatırlatmak istiyorum: ODTÜ, Pasifik’te bir ada değil, bir kamu üniversitedir” ifadelerini kullandı.
Attila Aytekin ise, aynı soruyu, “Öğrenci, araştırma görevlisi ve öğretim üyesi olarak ODTÜ’de bulunduğum yıllarda namaza giden öğrencilerin engellendiğine, ibadetlerine mani olunduğuna ne şahit oldum ne de şu son koparılan yaygaraya kadar böyle bir şey duydum” diye yanıtladı.
‘Mekansal sorun söz konusu’
Hakan, ODTÜ’lü akademisyenlere, kampüste yeterli sayıda mescit ve cami olup olmadığını da sordu. Akademisyenlerden Ceren Ergenç, bir sorun olsa dahi bunun üniversite bileşenleri tarafından çözülebileceğini belirterek, “Boş bir binanın ibadet mekânı mı, başka bir işlevle mi kullanılacağı konusunda üniversite bileşenleri arasında bir anlaşmazlık olursa bütün paydaşların sesinin duyulacağı bir oturum düzenlenip bir çözüm bulunabilir” dedi.
Aynı soruyu yanıtlayan Besim Can Zırh ise, konuya farklı bir noktadan yaklaşarak şunları söyledi: “ODTÜ’de yeterince sınıf var mı diye sorsanız gönül rahatlığıyla olmadığını söyleyebilirim. Ben bu okulda okurken sınıf mevcudumuz 38 kişiydi. Şimdi aynı dersi ben veriyorum ve sınıf mevcudu 132 kişi. Mekânsal sorun kütüphane ve yemekhane için de söz konusu. Demek istediğim üniversite gibi kurumların mekânsal kullanımıyla ilgili sorunlar oluşur. Konu ibadethane olunca tartışma başka bir düzleme taşınıyor. Şu söylediklerime bile ibadethane ile kütüphane aynı şey mi diye itiraz edilecektir. Tabii ki değil. Bütün talepler önemlidir ve gereğince cevaplanmalıdır. Bu gibi taleplerin iletilmesi, konuşulması ve karşılanması konusunda ODTÜ’de herhangi başka bir üniversiteden farklı olarak özel bir eksiklik olduğunu düşünmüyorum.”
2 bine yakın kapasiteli cami ve üç mescit
Dört akademisyen de ODTÜ’de ibadet edebilme imkanı olduğuna dikkat çekerken, Aytekin, “Bir eğitim kurumunun birincil işlevi eğitimdir. Öte yandan, ibadet etmek isteyen öğrencilere imkânlar dâhilinde yardımcı olunması tabiidir. ODTÜ’de 2 bine yakın kapasitesi olan bir cami, üç mescit ile yurtlarda namaz kılmak için mekânlar mevcut. Bu ibadet mekânlarının arası yürüme mesafesiyle 10 dakika” diye konuştu.