SELİM BAŞARIR
iletisim@selimbasarir.org
Almış olduğum eğitimler beni ‘uzman hekim’, ‘psikiyatrist’ ve ‘psikoterapist’ yaptı. Mesleğimi herhangi bir resmi ya da özel kuruma bağlı olmadan İstanbul’da 25 yıldır özgürce icra ediyorum. Kanunla belirlenmiş olup gerektiği zamanlarda amirim konumuna geçen kurumlar ise Sağlık Bakanlığı ve Türk Tabipleri Birliği’dir.
Haftanın beş günü danışanlarımla bireysel psikoterapi görüşmelerim olur. 45 dakika süren bu görüşmeler çoğunlukla her danışan için her hafta tekrarlanır.
Bu tür bir çalışma, her hekim için olduğu gibi benim de toplumun çok değişik kesim, meslek, mevki ve rütbelerinden insanlarla aylarca muhatap olmama ve bir yandan onların ruhsal gerginliklerinden arınmasına yardım ederken bir yandan da -ister istemez- çok farklı toplumsal ve mesleki bilgiler edinmeme neden olur.
Bildiğiniz üzere, insanların bireysel bilgileri biz hekimler için kutsaldır. Mesleğe başlarken ettiğimiz yeminle ve meslek kanunumuzla tam korunma altına alınmışlardır.
Öte yandan danışanlarımız, göğüs gerdiği sorunları anlatırken doğal olarak yaşadığı toplumsal/mesleki ortamları ve o ortamlarda neler olup bittiğini de tasvir eder. Farklı yaş, cinsiyet, meslek gruplarından insanların benzer saptamaları olması, toplumun genel durumu, gidişatı, sorunları, sıkıntıları hakkındaki bilgi birikimimizi arttırır ve günceller.
Tüm bu bilgiler -hekimlerin alışık olduğu şekilde- dağarcığımıza eklenirken psikiyatristlerin bir kısmında ise alınmış adli eğitimin katkısıyla daha çeşitli anlamlarla da iz bırakır.
Bunların üstüne, her uzman hekimin bir kliniği yönetecek ölçüde yeterliliğe sahip olma niteliğini de eklerseniz dışarıdan pek fark edilmeyen, ancak ‘konuştukları zaman toplumda en etkili’ birkaç meslekten birinin ‘hekimlik’ olduğunu anlarsınız.
Ülkemizde ‘Harbiye-Mülkiye-Tıbbiye’ söylemi artık unutulmaya başlansa da size şunu sormak isterim: Bunların hangisinde içeri öğrenci sokmak, okutmak, boyun eğdirtmek ya da baskıyla okuldan kaçırtmak veya okul içinde bir çoğunluk haline gelmek çok daha zordur?
Hekim, mesleği gereği bilgileri sürekli güncel, kültürlü bir insan olup yaşadığı yerdeki toplumun sorunlarının hemen hepsinden haberdar olan ilk kişidir. Hem bireylerin hem de toplumun nabzını tutar. Hastası olsun olmasın, bireyler için aldığı riskleri, yaşadığı zorlukları ise hiç kimse bilmez, fedakârlıklarını kendisiyle mezara götürür.
Ama olur da hekimler, hele ki psikiyatristler toplumsal sorunlar hakkında konuşma haklarını kullanmaya başlarsa..!
Dolayısıyla ‘hekimlik’, ‘son kale’dir…