• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11’i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • VPN HABER
  • ENGLISH

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKYapı Kredi Step

Siyasi cephane olarak harcanan sığınmacılar

03/03/2020 23:32

KADRİ GÜRSEL

@kadrigursel

kadrigursel@diken.com.tr

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu dün Twitter hesabından, “Sabah 09.15 itibarıyla Türkiye topraklarından ayrılıp Edirne’den Yunanistan’a geçen göçmen sayısının 130 bin 469 olduğunu” açıkladı. Toparlak hesap da değil, kesin rakam: 130 bin, artı ‘469’…

Devlet bu sayının kaydını küsuratına kadar tutabildiğine göre içişleri bakanının tweet’inde bir düzeltme yapılması ihtiyacı doğuyor. Tweet’teki “Yunanistan’a geçen göçmen sayısı” şeklindeki ifadede yer alan ‘geçen’ sözcüğü, ‘geçirilen’ olarak tashih edilmeli. Demek ki Bakan Soylu, yasadışı ticaretleri çoğu zaman görmezden gelinen insan kaçakçılarının çap ve yeteneğini çok aşan bu sınır geçirme işleminin devletin bilgisi ve kontrolü altında cereyan ettiği gerçeğinin zımnen ifşasında bir sakınca görmüyor. 


Bu, Yunanistan’a ve oradan da Avrupa’ya ‘geçirme’ hareketinin gerçekte bir operasyon olduğunun iyice algılanması amaçlanmasaydı, 28 Şubat’tan beri ‘geçirilenlerin’ artan sayısı hemen her gün en yetkili ağızlar tarafından güncellenir miydi? Elbette hayır. Bakan Soylu “Görün” diyor, gösteriyor; biz de görüyoruz. 

Devletler doğaları gereği örtülü operasyonlar yürütürler, bu anlaşılır bir şey… Lakin ‘Yunanistan’a sığınmacı geçirme’ operasyonunun neden örtülü olarak değil de böylesine aleni bir şekilde yürütüldüğünü anlamak için gösterilenle yetinmemek gerekiyor. Dahası, icrası ve halkla ilişkiler modeli önceden planlanmış, zamanlaması da bazı ihtimallerin gerçekleşmesine göre ayarlanmış bir operasyon bu. Başka türlü olamazdı.

İdlib’de Suriye’yle açık, Rusya ve İran’la örtülü bir savaşa tutuşmuşken, 36 şehit verildiği günün ertesinde Yunanistan’a ve Avrupa’ya sığınmacı gönderme operasyonu başlatılıyor… 

İktidar, Türkiye’nin ‘Avrasya güçleri’yle savaş alanında karşı karşıya geldiği bir sırada, üzerine sığınmacı göndererek ‘Avrupa’yı tehdit etmenin akıllıca, faydalı bir iş olduğunu mu düşünüyor? Öyleyse, bu fayda ne olabilir? En basitinden, Türkiye’deki ‘Suriyeli krizi’nin yükünü, bu insanların bir kısmını Avrupa’ya göndererek hafifletmek mi?

Yunanistan ve Bulgaristan 2015’teki gibi hazırlıksız yakalansaydı bu mümkün olabilirdi. Ama şimdi bu iki ülke sığınmacı akınına karşı sınırlarında sert tedbirler alıyorlar. Şişme botlarla Yunan adalarına geçmeye çalışanların denizlerde, kara sınırlarını aşmak isteyenlerin ara bölgelerde yaşadıkları trajedi ve özelikle de çocukların maruz kaldıkları yürek burkan durum, sığınmacıları almayı reddeden Yunanistan ve Bulgaristan’ın omuzlarına bir ahlaki ve vicdani sorumluluğun ağırlığını bindiriyor, doğrudur. Ancak bu ağırlığın büyüğü, sığınmacıları gönderen ve bunu adeta bando mızıka ile ilan eden Ankara’nın omuzlarındadır maalesef.

Öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa’nın liderleri ve kamuoyunu, ‘kapıları açıp sığınmacıları kendilerine göndereceği’ hususunda defalarca uyarmıştı. Ve kabul, dediğini yapan bir lider olduğunu bir kez daha ispatladı ama bu yaptığı Türkiye’nin Suriyeliler krizini hafifletmeyecek. Çünkü fark edilirse Suriyeliler, denize açılanların, ara bölgede yığılanların içinde sadece küçük bir azınlığı teşkil ediyor. 

“Sınırı açtık, buyurun gidin” denilince yola koyulanların çoğu Afgan. Onları İranlılar ve Pakistanlılar takip ediyor. Olay yerindeki meslektaşlarımdan aldığım bilgiye göre içlerinde iktidarın açık kapı politikası neticesinde ‘ekonomik mülteci’ olarak Türkiye’ye gelip aradıklarını bulamayan Faslılar bile var.

Bu gruplar, Ankara kendilerini Avrupa’ya göndermeye karar verince fırsatı değerlendirmek istediler ve büyük sıkıntılara katlanmayı göze aldılar. Buna karşılık Türkiye’de sayıları üç buçuk milyondan fazla olan Suriyelilerin ezici çoğunluğunun bir yere gittiği yok.

Bakınız, Türkiye’deki kayıtlı Suriyeli sayısında 2018’den beri bir tırmanma eğilimi görülmüyor. Son yaşanan büyük sıçrama Şam’ın Halep’in kontrolünü geri aldığı 2016’da olmuş; sığınmacı sayısı 2016-17 arasında 500 bin kadar artmış ve sonra üç buçuk milyonda stabilize olmuş.

Anlamı şu: Suriyelilerin büyük çoğunluğu Türkiye’de kendilerine iyi kötü bir yaşam kurdu. Şimdi bu Suriyeliler kendi istekleriyle ne bugünkü Suriye’ye dönerler ne de Ankara kapıyı açtı diye sınır boylarındaki rezilliğe katlanırlar. Kendilerini adreslerinden toplayıp Meriç’in kıyısına getirseniz de karşı tarafa geçmezler.

İktidarın İdlib’de bir hava saldırısında 36 şehit verilmesinin hemen ertesi günü Avrupa’ya sığınmacı geçirme operasyonu başlatmasının dış politikanın acil ihtiyaçlarıyla açıklanabilecek herhangi bir mantığı yok. Bu hamle, İdlib’de yaşanan facianın kamuoyunda neden olduğu infiali hafifletmek için yapıldı. İktidar bu kararı aldığı sırada Yunanistan ve Bulgaristan’ın yanı sıra sığınmacıların hedef ülkeleriyle ilişkilerin bozulacak olmasını düşünecek halde değildi.

31 Mart ve 23 Haziran yerel seçimlerinde iktidarın uğradığı ağır yenilgide ‘Suriyeliler krizi’nin payı vardı. İstanbul’da sayıları yarım milyona yaklaşan kayıtlı Suriyelilerin yüzde 73’ünün AKP’li belediyelerin sınırları içinde yaşıyor olmasının, iktidarın aleyhinde siyasi sonuçlar doğurmadığını düşünmek mümkün değildi.   

İktidar bu gerçeği gördü. İstanbul’daki Arapça tabelaların kaldırılmasına karar verilerek kentte kayıtlı olmayan Suriyelilerin sokaklardan toplanması, yüz kızartıcı seçim yenilgisinin ardından iktidarın kendisini seçmenine affettirme çabasıydı.

Şimdi ise ‘Yunanistan’a geçirilen göçmen sayacı’ çalışıyor. Burada maksat Yunanistan’ın kendisine her gün ne kadar göçmenin geçirildiğini öğrenerek kahrolması değildir. Maksat, seçmenin “En azından sığınmacılardan kurtuluyoruz” diyerek teselli bulmasıdır.     

Ama Türkiye’nin ‘Suriyeliler krizi’ siyasi sonuçlar doğurarak devam edecek. Çünkü Avrupa’ya geçirilenler Suriyeli değil.

Kategori:Agora

Tüm yazılar: Kadri Gürsel

SON HABERLER

Kuvvetli lodos Bursa’yı vurdu

Bursa’da etkili olan kuvvetli lodos nedeniyle ağaçlar yola devrildi, bazı binaların çatıları uçtu.

Mahkeme Soylu’ya ‘suç işleri bakanı’ denmesini ‘ifade özgürlüğü’ saydı

Eski içişleri bakanı Süleyman Soylu’ya ‘suç işleri bakanı’ dediği için yargılanan Mor Dayanışma Üyesi Didar Gül beraat etti.

Amazon, sohbet robotu Q’yu tanıttı

Amazon, kurumsal müşterilere yönelik yapay zeka tabanlı sohbet robotu (chatbot) Amazon Q’yu duyurdu.

AKP ve MHP’nin oylarıyla: ‘Kadına şiddet araştırılsın’ önerisine ret

Kadına yönelik her türlü şiddetin araştırılmasına ilişkin önerge, AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.

Yasadışı bahis operasyonunda 38 kişi tutuklandı

İzmir merkezli 10 ilde düzenlenen Sibergöz-7 Operasyonu’nda yasa dışı bahis ve suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini akladıkları iddiasıyla gözaltına alınan 38 şüpheli tutuklandı.

‘Siyaset’ten umudun kesilmemesi için her kesimden yurttaş çaba harcamalı
Vazgeçmeyeceğiz, teslim olmayacağız!

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 219 gündür hapiste

YAZARLAR

Kürt, Kürtçe şarkı söylüyor ve opera sanatçısı, olacak iş mi!

Murat Sevinç

Seçmenler çıldırmış olmalı

Bahadır Kaynak

Üç ustadan diyalog dersleri

Mustafa Dağıstanlı

Meşrubat, kahve ve hastane!

Murat Sevinç

Almanya gezisinin ardından

Bahadır Kaynak

Pasif direniş değil, aktif kabul

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Bir diken de kendime batırayım

Mustafa Dağıstanlı

GÜNÜN 11’İ

Murat Muratoğlu: Diyanet Mars’a mı gidecek?

Akif Beki: Fonzedelerin alacaklarını tahsil için bankayı arayan aracı, bir bakan

İbrahim Kahveci: İslam güncellenince faiz fazilet mi oldu?

Mehmet Metiner: Hamas’la niçin mi gurur duyuyorum?

Orhan Bursalı: Aferin banka müdiresine…

Şeref Oğuz: Kara para neden son yıllarda tırmanışta?

Esfender Korkmaz: Enflasyonun serap etkisi

Mehmet Yılmaz: Erdoğan hükümetinin aklını başına alması lazım

Eser Karakaş: Bugünlerde konuşulan iki büyük rezalet arasındaki temel fark

Levent Köker: Milletin egemen olması ile devletin bir organının egemen olması aynı şey değil

Esin Davutoğlu Şenol: Sağlığınız size emanet

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN’E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 5 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×