RIFAT DOĞAN
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, SİT alanlarını yeniden değerlendirmeye tabi tuttu. SİT kavramı ortadan kaldırılırken, derecelendirmelerin adlandırmaları da değiştirildi.
Mimarlar Odası’na göre bakanlık, SİT alanlarını hızla yapılaşmaya açma çabası içinde.

Fotoğraflar: DHA
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Türkiye genelinde 2.5 milyon hektar SİT alanını ihale ettiği şirketler üzerinden gözden geçirdi.
Hürriyet’ten Aysel Alp’in haberine göre, SİT kavramı tamamen tedavülden kaldırılırken, kimi yerler SİT olmaktan çıkarıldı, kimi yerlerin ise derecesi düşürüldü.
Artık jeolojik dönemlere ait, ender bulunan ve olağanüstü özelliklere sahip yerler 1, 2 ve 3. derece SİT olarak anılmayacak. Bunun yerine ‘kesin korunacak alan’, ‘nitelikli doğal koruma alanı’ ile ‘sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı’ olarak gruplandırılacak.
Bakanlığın söz konusu çalışması ‘Doğal SİT alanlarının Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Projesi’ adıyla 2014 yılına dayanıyor. İki yıl önce başlatılan çalışmayla SİT alanlarının yeniden değerlendirilmesi gündeme gelmişti.
Bu çalışma kapsamında Tuz Gölü gibi çeşitli alanlar incelemeye tabi tutuldu ve SİT dereceleri yeniden değerlendirildi.
Kamunun yapması gereken bu özel işlem o dönem yapılan ihalelerle özel şirketlere verildi.
Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürü Kemalettin Cengiz Tekinsoy çalışmanın amacıyla ilgili açıklamasında, hedeflerinden birinin ‘turizmin boğulmaması’ olduğunu söyledi.
‘2011 yılında çıkarılan KHK’larla başladı’
Bakanlığın çalışmasını Diken’e değerlendiren Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Sekreteri Ali Hacıalioğlu, çalışmanın doğal SİT alanlarının bakanlığa bağlanmasıyla başladığını belirterek şu bilgileri verdi: “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kurulduktan sonra 2011 yılında KHK ile düzenleme yapıldı. İşin aslı, doğal SİT alanlarının Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yetkisinden alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na verilmesiyle başladı. Koruma Kurulları da ‘Kültür Varlıkları’ ve ‘Tabiat Varlıkları’ diye ikiye ayrıldı. Bu ayrım zaten SİT alanlarına ilişkin bir yapılaşmayı amaçlıyordu.”
Yönetmeliğe yönelik açtıkları davada iptal kararının bulunduğunu aktaran Hacıalioğlu şöyle devam etti: “Bunun arkasından uygulama yönetmeliği yayımlandı. Bu Mimarlar Odası tarafından dava konusu edildi. İlk yönetmelikte dört mevsim gözlemlemeye ihtiyaç olup olmayacağı ilişkin bir ön değerlendirme raporu söz konusuydu. Açtığımız dava sonucunda bu yönetmelik maddesi iptal edildi. Bu olmasaydı bu değerlendirmelerin hiçbiri yapılmadan buraların yapılaşmaya açılması 1-2 yıl öncesinden yapılabilirdi.”
‘Bakanlığın derdi SİT alanlarını yapılaşmaya açmak’
Hacıalioğlu’na göre bakanlığın amacı SİT alanlarını yapılaşmaya açmak: “Bütün bu sürece bakıldığında amaç turizm yatırımı adı altında doğal SİT alanlarına olan talebi canlı tutarak inşaat izniyle buraları yapılaşmaya açmaktır. Bakanlık, bu çalışmayı hızlandırmak ve çabuklaştırmak için özel sektöre ihale etti. Bu yöntem zaten korunması gereken SİT alanlarına nasıl bakıldığını da gösteriyor.”
‘Bakanlığın yaptığı çalışma sağlıklı değil’
Hacıalioğlu, çalışmaya ilişkin eksiklikler hakkında şunları söyledi: “Bakanlığın tüm Türkiye’deki sit alanlarını alelacele böyle bir yöntemle de hızlandırarak neden yaptığını iyi sorgulamak gerekiyor. Aceleniz ne? Eğer bir değerlendirme olacaksa bu daha uzun erimli bütün ilgililerle ve uzmanlarıyla yapılmalı. Dört mevsim bu çalışma için yetmeyebilir, başka noktaları da araştırmanız gerekir. Örneğin Tuz Gölü’nde suyun çekildiği söyleniyor ama bu bir yıl sonra tekrar yükselmeyeceği anlamına gelmez. Ekolojik araştırmalar için yıllar gerekebilir, dolaysıyla dört mevsim üzerinden bir değerlendirme yapmanın kendisi çok sağlıklı değil. Bazı alanların yıllara sair incelenmesi gerebilir.”