Çözüm süreci kapsamında Ankara, İmralı ve Kandil arasında mekik dokuyan heyetin üyelerinden HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Sırrı Süreyya Önder, sürecin ‘demokratikleşmeyi ıskaladığı’na yönelik eleştirilere yanıt verdi. Önder, “Hükümetin ve bir kısım aklı evvelin, son vebali Öcalan, HDP ve Demirtaş’a yüklemeye çalışması, darbe mekaniğini yağlamaktan başka bir işe yaramaz” dedi.
‘Sürece yönelik eleştiriler küçümseme ve haksızlık sınırında geziniyor’
radikal.com.tr’de yer alan ‘Ne iyi bir savaş vardır ne de kötü bir barış’ başlıklı yazısında “Nuray Mert ve Hasan Cemal başta olmak üzere, sürece dair “demokratikleşmeyi ıskalama” kaygılı eleştiriler, cevabını en saygın şekliyle almayı hak etmektedir; borcumuzdur” diyen Önder, sürece yönelik eleştirilerin ‘yer yer’ küçümseme ve haksızlık sınırında gezindiğini savundu.
‘Mert, ‘darbe’ değil ‘darbe mekaniği’ dediğimi ıskalamış’
Diken yazarı Nuray Mert’in ‘Barış süreci, iktidar ve ilahi Sırrı!’ başlıklı yazısında “Darbe tehlikesi tamamen ortadan kalktıktan sonra bile, her otoriter adımın önünden veya ardından, ‘darbeyi gösterip, AKP’ye razı etmek’ diye özetleyebileceğimiz bir çerçevede, ‘darbe tehdidi’ dolaşımda oldu…” ifadelerinin kullanıldığı bölüme dikkat çeken Önder, “Sanırım öfke ve kızgınlık devreye girdiği için benim “darbe” değil “darbe mekaniği” dediğimi ıskalamış” diye yazdı.
‘Darbe mekaniğinin bitmesi için esaslı bir yüzleşme ve hesaplaşma şart’
Türkiye gibi ülkelerde darbeler bitse de darbe mekaniğinin bitmeyeceğini savunan Önder, şöyle devam etti: “Bitmesi için darbe mekaniği ile esaslı bir yüzleşme ve hesaplaşma gerekir. Tabii ki bu hesaplaşmayı hem kamu vicdanında hem de hukuk önünde mahkum ederek sonuçlandırabilmek şartıyla.”
Barış süreci, iktidar ve ilahi Sırrı!
Türkiye’de darbeciler ve darbe mekanizmasıyla ‘yeterince‘ hesaplaşılamadığını belirten Önder, Ergenekon ve Balyoz başta olmak üzere askerlerin yargılandığı davalara ilişkin şu yorumu getirdi:
“Generalleri kapı kitleme usulüyle toptan derdest edilen ve esas komutanlarıyla beraber içeri atılan ama darbecilikten başka her şeyden yargılanan, ahirinde de alınmalarındaki sakillikle geri bırakılan bir ordu gerçeği var karşımızda. Öcalan bu operasyonu, “bir takım kirli suçlularla, çözümü isteyen subayların aynı çuvala konması operasyonuydu” şeklinde değerlendirmişti.”
‘Ne değişti de naralanmaya başladılar?’
Bu davalar sonucunda ordunun ‘sarhoşken bile nara atamayacak hale geldiğini‘ yazan Önder, “Peki ne oldu da böyle oldu ya da şimdi ne değişti de teğmeninden komutanlarına varana değin hepsi naralanmaya başladılar?” diye sordu.
Devleti ‘hakim sınıflar ittifakı’ olarak tanımlayan HDP’li vekil şöyle devam etti:
“Bir paranoya ya da AKP’ye razı etme durumu söz konusu değildir. Bu yapıların hepsi bugünlerde oldukça şiddetli geçen bir iktidar paylaşımı mücadelesini ağırlıklı olarak Kürtler üzerinden gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Hizalanmayı görmek için günlük öfkelerden uzak bir bakış yeterlidir. Orada meselenin AKP ile sınırlı olmadığı ve günlük akılları hayli zorlayan bir hizalanmanın olduğu da görülebilir.”
‘Aynı mekanik Davutoğlu için devrede’
Darbe mekaniğini Çiller döneminin genelkurmay başkanı Doğan Güreş’in “Muhtıra ya da darbeye gerek yok ne istersek yapıyorlar” sözleriyle açıkladığını belirten Önder, aynı mekaniğin şimdi de Başbakan Ahmet Davutoğlu için de devrede olduğunu, bunun an be an tüm detaylarıyla görülebildiğini savundu.
“Kobane için toplanan kalabalığı sürekli gazlayan bir jandarma refleksinin başka bir refleksi tetikleyeceğini bilenler bunun çapını da az çok tahmin etmekteydiler” diyen Önder, ‘darbe mekaniği’nin tam da böyle çalıştığını yazdı.
‘Okuyanın hükümet sözcüsü olması, yapılanın bir darbe olmadığı anlamına gelmez’
Söz konusu mekaniğin, 40’ı aşkın yurttaşın yaşamını yitirdiği Kobani eylemlerinin ardından hükümetin gündemine aldığı yeni ‘güvenlik paketi‘yle birlikte darbeyle sonuçlandığını savunan Önder, “Okuyanın hükümet sözcüsü olması, yapılanın bir darbe olmadığı anlamına gelmez. Devlet ricali ve bu kaostan yağ çıkartacak yancılar bir çırpıda aynı çizgide hizalanırlar” dedi.
‘Mekanik gıcırdayarak da olsa hep çalışıyor’
Kürt halkı ve öncülerinin bu yüzden süreci eleştirenlerin ‘güzel akılları‘ndan çok hafızalarına müracaat etmeyi tercih ettiğini belirten Önder, şöyle yazdı: “Hükümetin ve bir kısım aklı evvelin, son vebali Öcalan, HDP ve Demirtaş’a yüklemeye çalışması, darbe mekaniğini yağlamaktan başka bir işe yaramaz. Bu mekanik gıcırdayarak da olsa hep çalışıyor çünkü.”