MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Beyin üzerinde uyarıcı etkileri var. Saatler boyunca dikkat dağılmadan çalışmaya olanak veriyorlar. İdrak, hafıza, problem çözme, dikkat, hesap ve görsel-işitsel algı vb. bilişsel işlevleri artırabiliyor ve mental aktivite gerektiren durumlarda avantaj sağlayabiliyor. Özellikle sınavlardan önce talep ciddi oranda artıyor.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ilaçlarınden bahsediyoruz. Kırmızı reçeteli satılan bu ilaçları sırf beynin fonksiyonlarını artırmak amacıyla kullanmak, başta bağımlılık olmak üzere ciddi sorunlara zemin hazırlıyor
İki temel ilaç var
Bir hastalık olarak kabul edilen DEHB’de iki temel ilaç (uyarıcı ve konsantrasyon artırıcı olarak) kullanılıyor.
Metilfenidat, amfetamin türevi bir psikostimülan ilaç. Dopamini artırarak merkezi sinir sistemini etkiliyor.
Atomoksetin de bir psikostimülan ilaç ve beyinde üretilen bir başka kimyasal olan noradrenalin üzerinden etki ediyor.
Her ikisi dikkati artırıyor, aşırı hareketliliği ve dürtüselliği azaltıyor. İlaçlar bu özelliklerinden ötürü aslında ihtiyaç duymayanlar tarafından ‘kötüye’ kullanılıyor. Ders çalışmada, sınavlarda, çalışma yaşamında performansı artırmak için alınıyor. Bir anlamda ilaçlarla ‘doping’ yapılıyor.
DEHB yoksa açığa çıkan dopamin bağımlılık yapıyor
Meseleyi önce DEHB üzerinden değerlendirelim. 1980’lerde DEHB çocuklarla ilgili bir sorundu ve yüzde 2.5 sıklıktan söz ediliyordu. Çok geçmeden DEHB popülasyonu genişledi. Ergenlikte de devam ettiği söylendi ve sıklık yüzde 5’e kadar çıktı. 2000’lerden itibarense yaşam boyu sürdüğü, hatta erişkinlerin de mutlaka ilaç kullanması gerektiğini görüşü hakim oldu. Böyle olunca sıklık oranı yüzde 10’a yükseldi.
Dikkat fonksiyonu beynimizde dopamin aracılığıyla gelişen bir süreç. Dopamin uyanık ve dikkatli olmamızı sağlayan bir nörokimyasal. Bazı insanların dopamin regülasyonu (düzenlenmesi, ayarlanması) bozuk. Bu nedenle dikkatleri daha az. Bunlarda verilen dikkat ilaçlarından metilfenidat, dopamin salınımı ve etkinliğini artırarak düzenliyor. Ancak gerçek anlamda bir dikkat bozukluğu yoksa, dopamin açığa çıkıyor ve sorun yaratmaya başlıyor. Bu noktada ilaçların bağımlılık yapıcı etkileri başlıyor.
Ebeveyn, öğretmen, bakıcı mükemmel çocuk istiyor!
Üsküdar Üniversitesi Nöropsikofarmakoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden (NPFUAM) Prof. Dr. Tayfun Uzbay ve Moodist Hastanesi Tıbbi Direktörü Prof. Dr. Kültegin Ögel’le bu ilaçları konuştuk.

DEHB genellikle çocuklukta ortaya çıkıyor. Tanı çocuğa uygulanan testler ve anne, baba, öğretmen, bakıcıların aktardığı gözlemlerle koyuluyor.
Prof. Dr. Uzbay DEHB’nin tanısının her zaman doğru konduğunu düşünmüyor: “DEHB’li çocuklar var ve bunların tedavi edilmesi lazım. Buna itirazım yok. Ancak doğru tanı önemli. İlaçları çocuklara gereksiz yere de kullandırıyor olabiliriz. DEHB’de objektif ölçütler yok. Eldekiler suistimal edilmeye, kötüye kullanılmaya oldukça açık. Görüntülenemiyor, örneğin diyabetteki gibi belirteçlerle ölçülemiyor. Tanı için testler ve beyanlar kalıyor. Çocuktaki belirtilerle ilgili bilgi veren öğretmen, anne baba ve bakıcı. Her anne baba mükemmel, akademik başarısı yüksek çocuk istiyor. Bakıcı mesaisi sırasında ona çok fazla sorun oluşturmasın istiyor. Öğretmen sınıfta daha rahat ders anlatsın ve her anlattığını her çocuk mutlaka kapsın, iyi eğitsin istiyor. Böyle olunca çocuk ve ergen psikiyatristine de abartılı bilgi verebiliyor, ilaç yazılması için teşvik edebiliyorlar. Hekim de ilaca başlatıyor. Çocuğun odaklanamaması veya yeterince kendini akademik hayata vermemesinin sebebi beyni değil, çevresel başka sorunlar da olabilir. Öğretmeni ya da örneğin matematik dersini sevmeyebilir. Bir nedenle sınıfında dışlanmış olabilir, bakıcısı şiddet uygulayabilir vs. Bazen kök neden bulunup müdahale edilince çocuk da düzelebiliyor.”
Peki amfetamin türevi olan metilfenidat bağımlılık yapabilir mi? Uzbay’ın yanıtı şöyle: “Evet, yapabilir. Bilhassa DEHB olmadıkları halde ilacı alanlarda gelişebilir. Tıpta, yarar-zarar oranına bakarız. Buradaki temel sorun, çocuğun tanısı doğru mu, bu ilaca gerçekten ihtiyacı var mı? Sorunu metilfenidatla çözmek pratik ve kolay bir yol. Burada karşımıza başka bir sorun çıkıyor. Çocukların bazıları çok iyi düzene girse de metilfenidat ve atomoksetin ikisi de etkili olmayabiliyor.”
Mental doping ‘etik’ değil
Uzbay öğrencilerin birbirinden bu ilaçları edindiğini söylüyor. Bazılarıysa uzmanları yanıltarak elde ediyormuş: “Özellikle tıp, hemşirelik, eczacılık, psikoloji öğrencileri ‘Dikkatim dağınık, hiçbir şeye odaklanamıyorum’ diyerek psikiyatriste gidiyorlar. Hasta numarasıyla testleri de gayet güzel yapıyor ve DEHB tanısı alıyor ve ilaçları da bilhassa sınav dönemlerinde kullanabiliyorlar. Bu konuda psikiyatristleri suçlayamayız.”
İlaçların gerekmediği halde, sadece performans artırmak amacıyla alınmasının ‘mental doping’ olduğunu belirten Uzbay, şunları söylüyor: “Bu ilaçları kullanan çocuk ve ergenlerin okullarda diğer arkadaşlarına da verdiğine ilişkin yurtdışında ciddi raporlar var. İlacı alan, diğer öğrencilere karşı üstünlük sağlamış oluyor. Örneğin yüzme takımında olup, 100 metrede madalya kazansaydı yapılan doping testinde amfetamin bulduğu için madalyasını geri alınacaktı. Bu aynı zamanda haksız rekabet ve etik dışı bir davranış. Başkasının hakkı gasp ediliyor. Öbür taraftan kişi kendini bağımlılık riskine de atıyor.”
Yoğun anksiyete ve kaygıya yol açabilirler

Prof. Dr. Ögel, dikkatin bir kapasitesi olduğunu hatırlatıyor. Bazı insanlarda eksikliği yoksa da daha dikkatli olmak istediklerini belirten Ögel şöyle devam ediyor: “Artık bir gerçeği kabullenelim. ‘Süperman’, ‘süperwoman‘ yok. Gereksiz yere ilaç kullanımına ‘ilaç kötüye kullanımı’ diyoruz. İşte bunun bir sonrası bağımlılık. Dikkat eksikliği olmayanların bu ilaçları kullanması, bir atletin doping yapmasına benziyor. Ancak doping sağlıklı olmadığı gibi her zaman işe yaramaz. Örneğin bu dikkat ilaçları yoğun anksiyete – kaygı yapar. Bunun sonucu sınav performansı olumsuz etkilenir.”
Dikkat eksikliği olanlarda bu ilaçların bir eksikliği tamamladığını vurgulayan Ögel, şu uyarıları yapıyor: “Doping için kullananlarda ise bu ilaçlar bir fazlalık yaratıyor. Gerçek dikkat eksikliği olan insanlarda bu ilaçların bağımlılık yapmadığı ama gereksiz yere kullananlarda bağımlılık geliştiği saptandı. Maalesef bu ilaçlar çoğunlukla komşudan, arkadaştan elde ediliyor ve deneniyor. Gerçek bir dikkat eksikliği bile olsa, her biri için farklı ilaçlar kullanmak gerekiyor. Bu nedenle rastgele denemek birçok fiziksel (kalp ritim bozukluğu) ve ruhsal (bağımlılık gibi) soruna yol açıyor.”