Ne yazık ki hayır… Bu kadar emin olmamın sebebi, bunu denemiş olduğumuzdandır. Eski Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık zamanında başlattığımız proje ile yurt dışında yaşayan, yabancı üniversitelerde görevli seçkin beyinleri ülkemize davet etmiş, bazıları getirmeyi başarmıştık.
Peki, ne mi oldu? Gelenleri pişman etmiştik. Onları kifayetsiz muhteris yöneticilerin hizmetine vermiş ve harcamıştık. Mobbing (bezdirim) uygulamış, niteliksiz kadroların arasında, geldiklerine kahrettirmiştik. Çoğu zaten, aradan yıl geçmeden geldiği yere gitmiş, kalanlar ise acı çekmişti.
Sebep? Çünkü gerek kamuda, gerek sanayi ve üniversitelerde nitelikli beyin istihdam edecek kültürü oluşturmamıştık. Liyakat yerine sadakati önceleyen siyaset anlayışımız, bilgiden ziyade biat edene değer vermiş ve çok sayıda üstün nitelikli beyinden yararlanamamıştık.
Oysaki ileri düzey beyin gücü, pekâlâ ithal edilebilir. Fakat sorun, bunu sağlayacak “cazibeyi” sunabilmekten geçiyor. Türkiye sıra dışı marka olmak istiyorsa sıra dışı beyinlerin de cazibe merkezi haline gelmelidir. Tıpkı en iyi beyinlerin göç ettiği ülkeler gibi; biz de beyin ekonomisinden faydalanmalıyız. Üstelik bu bir keyfiyet değil, zorunluluk… Küresel kabiliyet avcılığına mecburuz.