Bir kez daha düşünün derim. Zira sorun DPT kapatıldığı için plansızlık değil, plan denince ne anladığımızda… Tepedekinin hoşuna gidecek planlar ya da yöneticisinin aklından geçenleri plan diye sunarak varılacak bir yer yok. Hal böyle olunca krizimizi DPT’sizliğe bağlamak, boşa umut beslemek…
Batı dillerinde hatır, gönül, vefa gibi kelimeler yoktur. Çünkü bu dilleri var eden sosyolojide bu duyguların karşılığı yoktur. Bizim dilimizde de vizyon, misyon, strateji, plan yoktur. Önce ateş edersin, sonra nişan alırsın. Gözünle düşünürsün. Kervan da yolda dizilir.
Bizde uzmana, bilime saygı olmadan DPT’yi yeniden kursak, bir tür “Catering” servisine döner. Lideri dinle, sözlerini pişir ve yine ona servis et. Tıpkı yemek şirketlerinin yaptığı gibi… Lider ne istiyorsa onu plan diye sunacak isek planlamaya dair beslediğimiz umutları ziyan etmeyelim derim.