Bugün yeni yılın ilk günü ve önümüzde bazı ‘zorunlu tercihlerin yapılacağı’ 365 gün var. Artık ne ‘Cumhuriyetin 100’üncü yılı‘ avuntumuz ne de ekonomiyi getirdiğimiz noktada ilk 10’a gireceğimiz masalı var. Bir bakıma geleceğe dönüşümüz, bugünün gerçekleri üzerinden olacak ve bu da 2024’tür.
Her ne kadar kulağa yabancı gelse de bu yıl pek çok gerçekle yüzleşeceğimiz, kısmi uyanış yaşayacağımız, bazı politikaların, din siyasetinin, boş söylemlerin, her şeyi kutsala bağlamanın, hayatın gerçeğine ters düştüğünü kavrayacağımız bir yıla girdik. Ben, 2024’e ‘gerçekle yüzleşme yılı’ diyorum.
Öncelikle kazanmadan harcama konforu bitecek. Sonrasında üretmeden tüketme kolaycılığı sona erecek. Devlet malı deniz, yemeyen domuz kurnazlığı, biz domuzluktan vazgeçtiğimiz için değil ‘deniz bittiği için’ sona erecek. Yandaşa, candaşa akıtacak kaynaklar kuruyacak. Elin kesesinden yiyip içme son bulacak zira elin ülkesi bize para vermeyecek. Seçim popülizmi hiç değilse nisan gibi bitecek.