
H. AYHAN TİNİN
Sanat da var / Edebiyat
insanatinart@gmail.com
“Annem İçin bir daha yayımlanmayacaktı. Yeniden yayımlıyorum. Bu çirkin dünyada annemi çok özledim. Bu kitabı yeni insanlar okusun istiyorum. Onlar da annemi sevsinler istiyorum.”
Üstat yazar Selim İleri’nin raflarda kaybolmuş bir kitabını anımsamanın tam da günü.
Yazarlar her şeyi yazarlar da annesini, annesi için yazan azdır.
Genellikle anne ünlü bir kişiyse, onun biraz da bilinmezleri, özel yaşamı, özel ilişkilerini yazan kitaplar yayınlanmıştır.
Oysa Selim İleri, annesi için o güzelim, o hüzünlü ve duyarlı cümleleri böylesi bir nedenle kaleme almamış.
Biraz da herkesin annesine benzeyen bir anneyi, Süheyla hanımı, yalnızca saygı duruşu ve söylenememiş sevgi sözcükleriyle yazmış.
Anneler Günü bugün.
Günümüzde, ederi kredi kartlarıyla taksitlendirilmiş hediyelerle kutlanmasının kanıksandığı bu anlamlı günün, anlamının tekrar anımsamak adına iyi bir okuma ‘Annem İçin’.
Her akşam, her sabah ayrı bir ihanete uğradığımız tuhaf bir dünyada, tek hakiki şey belki de annemiz…
Herkes hayatının özetini farklı farklı yapabilir. Oysa çocukluğumuzun özeti sadece annemizdir. Evi ve evin ilişkilerini ayakta tutmak, güzelleştirmek, güvenli kılmak, evi duvarlar ve boşluklar olmaktan çıkartıp yuva yapmak annelerin omuzlarındadır hep…
‘Annem İçin’ kitabının adı gibi anlatımı da yalın. Selim İleri’nin bildik anlatım tarzına alışkın okurlar için ise çok keyifli, kimiz zaman Süheyla hanımı okurken aklınızdan annenizin geçtiği; çocuk Selim ile konuşmaları ve yaşadıklarını izlerken satırlarda, kendinize ait anıların gözyaşlarıyla sayfalara karıştığı, fakat samimiyet ve içtenliğini son satıra kadar yitirmeyen bir kitap.
Anneler gününün ekonomik hacminin tartışıldığı vahşi kapitalizm günlerinde, bugünü süslü hediye paketlerinden kurtarıp, anne olmanın ve o annenin çocuğu olmanı; o evde olmanın değeri, anlamı, erdemi, sevgisi, hüznü üzerine düşünmek için Selim İleri’nin satırları bize ayrıcalıklı ve benzersiz bir yolculuk sunuyor.
Yaşımız kaç olursa olsun şımaracağımız ve bunu olgunlukla kabul edecek tek kişidir annemiz.
Hayatın içinde size bin bir şekilde bakan gözlerle karşılaşırsınız. Sevgiyle, öfkeyle, küçümsemeyle, hayranlıkla… Yalnızca annenizin gözleri en neşeli zamanlarda bile size bakarken yağmurlarla dolar, şefkat duygusu koruma içgüdüsüyle sarmalanıp, annenizin parmak uçlarından saçlarınıza süzülür.
Çoğu zaman bunu kelimelere dökmez de… Siz annenizin sizinle ilgili en derin sözcükleri, yalnız kaldığı zamanlarda sizin için kendi dilinde ve inancında hayırlar dilerken sarf ettiğini bilmezsiniz.
Kimi zaman otoriter, kimi zaman kızgın, kendi hüzünlerini ortak yaşadığınız bir anın içinde damıtırken söylediklerini, annenizin size ait düşünceleri zannetme yüzeyselliğinde kalırsınız.
Hakikat başka yerdedir.
Babalar kırılmasın. Çocukluğunuzdan kalan tek şey annedir çoğu zaman.
Bir gün anneni kaybettiğinde, çocukluğundan ayrılıp, geri dönülmez şekilde büyürsün. Nihayetinde o açık denizde son ada, karanlık akşamların deniz kızı şarkısı, üşüdüğünde veya susadığında adını söylemeden çağırdığın masal perisidir hayatının.
Toplum içinde kimliği ne olursa olsun. Yuvanızın kapısından girdiğinde annendir. Hem öfkelenip durursun bazen büyürken hem de ayrılmak hiç içinden gelmez.
Hatalarımız, ayıplarımız ne olursa olsun bizi hayat boyu bağışlayan tek insanıdır hayatımızın.
“Yirmi yaş. Umutlar, meçhul aşklar, bir nişan. Sonra nişanın bozulması, hayal kırıklığı, suskun bir dönem ve mantık evliliği. Uzaklara dalmış annemin gözleri. Çok uzaklara. Belki de içe kapanışlara.”
Selim İleri bu güzelim kitabı ‘Annem İçin’de bizi annemizle ilişkimizi temize çekmeye davet ediyor.
İyi ki yazmış da Anneler Günü’nü satış hacimlerinden, marka cirolarından, ayak üstü hediyeyi kapıdan bırakıp kaçmalardan daha farklı düşünmemize yardımcı olmuş.
Sonu belli bir hikayedir bizimkisi… Bir gün annen ölür. Şansın varsa, hazırsan olgunlaşırsın. Hazır değilsen hayatın başkalarına şımararak geçer…
Dilerim ki bugün yalnızca annelerimizi seveceğiniz değil, anlayacağımız da bir gün olsun.