Üç grup seçmen var.
Türkiye’de CHP, MHP ve HDP kendi içinde en çok ideolojik seçmene sahip partiler ancak AK Parti içinde de belli oranda ideolojik seçmen var.
İkinci grup ise lider seçmenleri. Bu seçmenler oylarını ideolojik saiklerin ötesinde, gidişattan da biraz bağımsız olarak liderin kimliğine göre veriyor. Adayın hal ve hareketleri, lider karizması, hikâyesi, estirdiği rüzgâr seçmenlerin oy verme tercihini belirliyor. Dünyada son dönemde yapılan, başta Trump olmak üzere pek çok lideri iktidara bu lider seçmenleri taşıdı. Aynı şekilde Türkiye’de de AK Parti zaferlerini bu seçmen grubuna borçlu.
Üçüncü grup seçmenler ise oylarını ideolojiye ya da lidere göre değil gidişata göre belirliyor. Bu seçmen grubu için seçimler daha ziyade rasyonel bir tercih. Kim benim için daha iyi bir gelecek sunuyor? Kim başta ekonomik ve güvenlik olmak üzere temel ihtiyaçlarıma daha iyi çözüm sunuyor? Bu sorulara verilen yanıtlar seçmenin oyunu bir partiden alıp başka bir partiye taşıyabiliyor. Kriz olmayan dönemlerde bu grubun oranı tek haneli rakamlara gerilerken kriz anlarında 15-20 puanı buluyor.
Önümüzdeki genel seçimin kaderini gidişat seçmenleri belirliyor. Eğer sandığa giden bu seçmenler gidişatın iyi olduğunu düşünüyorsa iktidar partisine bir fırsat daha verecek. Fakat bu seçmenler gidişattan memnun değilse, iktidar partisi Meclis’teki çoğunluğunu yitirecek. Yaşayıp göreceğiz.