Ortaya çıkan fark, ayrıca kamuoyunda neden daha önce benzer bir iradenin sergilenmediği sorusunun da zihinlere yerleşmesine yol açmıştır.
Böyle olmakla beraber, kabul edelim ki, Türkiye’nin gündemini meşgul eden Ankara Emniyeti çevresindeki son gelişmeler emniyetten sorumlu bakan olarak Yerlikaya açısından can sıkıcı bir durum yaratmıştır.
Bu dosyada nasıl bir hareket tarzı izleyeceği kendisi açısından kritik bir sınamaya dönüşmüştür. Her halükarda bu ay başında iddiaların patlak vermesinden hemen sonra Yerlikaya’nın görevlendirdiği mülkiye müfettişlerin hazırladıkları rapor büyük önem kazanıyor.
Beliren puslu havanın dağıtılabilmesi için Yerlikaya’nın atabileceği gerekli adımlardan biri, taahhüt ettiği üzere yürütülen teftişin sonuçlarının tam bir şeffaflık içinde kamuoyuyla paylaşılmasıdır. Burada bakanlık tarafından sergilenecek açıklık toplumda güven duygusunun yerleşmesi bakımından da elzemdir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, mülkiye müfettişlerinin raporunu beklemeden soruşturma açıp tutuklamalara giden süreci başlatarak ön almıştır. Yine de İçişleri’nin raporunda yer alacak tespitler de hem yürütülmekte olan soruşturmanın seyri hem de kamuoyunun bilgilenmesi açısından önem taşıyacaktır.
Bu bulgular ışığında İçişleri cephesinde gerekli tasarrufların gecikmeksizin yapılması, benzer sorunların tekrarını önleyici düzenlemelerin getirilmesi, yine güven duygusunun kazanılmasına yardımcı olabilir.
Son bir nokta daha var. Tanıklık ettiğimiz son hadiseler aynı zamanda bize devlet yönetimi açısından çok hayati bir hususu, devlet kadrolarında liyakatin değerini hatırlatmış olmalıdır.
Görevlendirmelerde liyakatin, muhtelif grup aidiyetleri de dahil olmak üzere her türlü mülahazanın üstünde tutulması şarttır, hele İçişleri Bakanlığı gibi bir kurumda…