Metinde Cumhurbaşkanı seçildiği ve ülkeyi istediği gibi yönetebilme imkânına sahip olduğu takdirde Erdoğan’ın şekillendirmek istediği Türkiye tasavvurunun ipuçlarını da görüyoruz. Belgeye bakıldığında, AK Parti’nin 12 yıllık döneminde gerçekleşen “siyasi dönüşüm”ün ertesinde, yeni dönemde “sosyal dönüşüm” ve “kurumsal dönüşüm” hedeflerinin öncelik kazanacağı anlaşılıyor.
Sosyal dönüşüm, özetle “şehirleşme ve refah artışı süreçlerinin etkileri ve sivil toplumdaki farklı kimlik ve taleplerin uyumlaştırılması” olarak tarif ediliyor. Bu tarifin ardından “Bütün sivil toplulukların, vakıfların var olma, kendi hayat tarzını idame ettirme hakkı bunun için elzemdir” vurgusu geliyor. Buna paralel olarak “devlet kurumlarının da toplumun beklentilerine, gelişimine ve iradesine uyumlu bir değişim gerçekleştirmesi” gereği “kurumsal dönüşüm” hedefini tanımlıyor.
Özetle, Köşk’e çıkma hazırlığı yaparken “sosyal dönüşüm” ve “devletin kurumsal dönüşümü” Erdoğan’ın kafasındaki en önemli hedefler arasındadır. Hedeflenen toplumsal dönüşümde laikliğin yeri nedir? Getirilen laiklik tanımında devlet-din ilişkisinde “sivillik” vurgusu ön plana çıkarılıyor. Bu bölümde “Toplum kendi dini yaşamını, kendi yorumunu kendisi gerçekleştirmelidir” deniliyor. Bu bakış kaçınılmaz olarak Diyanet’in bir devlet kurumu olarak dini alanda oynadığı merkezi rolün de sorgulanmasını gerekli kılıyor. Ama vizyon belgesinde bu konuda hiçbir açıklık yok.