Türkiye’nin dünyayla ilişkilerinde artan bir özgüvenle ve bağımsız bir şekilde hareket etmesi her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının alkışlayarak karşılayacağı bir durumdur. Ancak genel tabloya baktığımızda Türkiye’nin dış politikasında her şeyin ideal bir çerçevede yol aldığını söylemek gerçeklik sınırlarının dışına çıkmak olur.
Öncelikle belirtelim ki, 2019’da hem ABD, hem de AB ile ilişkilerde, daha doğrusu bir bütün olarak Batı dünyası ile ilişkilerinde Türkiye’nin ciddi zemin kaybettiği bir yılı geride bıraktık. Tek bir örnek durumun ciddiyet derecesini açıklamak bakımından yeterlidir. 2019 yılında Kongre’nin her iki kanadında da ‘Ermeni soykırımı’ tasarıları geçti. Daha önce olmayan bir şeyin neden 2019 yılında meydana gelebildiği sorusuna gerçekçi bir yanıt bulunması gerekiyor.