Bütün bu tartışmalar, elbette hayata dair seçimleriyle politik insanlar olsak da biz hekimlerin andımızda da belirtildiği üzere herhangi bir ayrımcı göstergeyi hekimlik ortamlarımızda yansıtmamızın ne denli tehlikeli olabileceğini, hasta hekim arasında zaten ağır bir tahribattan mustarip güven ilişkisinin son kırıntılarını da silip süpüreceğini bir kez daha gösterdi.
Etkili bir soruşturmaya muhtaç “Türk ışını” deneyine dair haberlerin de hemen ardından gelmesi, bu deneyin adındaki etnik imadan ötekileştirme girişimleri ile yaşamak zorunda bırakılan bir etnisitenin yoğunlaştığı bir yerde yapıldığı iddiası, çalışmanın etik ve bilimsel basamaklarına dair soru işaretleriyle birlikte sağlık alanında etik değerlerimizi silindir gibi ezip geçen bir sağlık sisteminin inşasından sorumluları da ister istemez akla getiriyor.
Sevgili Zeki Gül’ün hafta başında sağlıkta dönüşüm projesine dair ve meslek örgütünü tehdit olarak gören projecilerin Türk Tabipleri Birliği imasıyla bizlerden kurtulmanın yolunu tarif ettikleri o meşum raporu andığı yazısını, bir de son bir haftada ortaya saçılan çürümeyi düşününce hapislikten görevden almaya iştiyakla çabalamalarının gerekçeleri de ortaya çıkıyor.
Tüm çabalarına rağmen giden, sağlıkta dönüşüm projesinin kaba inşaatını bitirmek nasip olan Koca oldu. Bizse iki yıllık çalışma süremizi tamamlayıp, aklanarak ve onurla görevi yeni seçilen meslektaşlarımıza bıraktık. Fahrettin Koca’nın gönülden desteği ile sistemin kaba inşaatı bitse bile bu mücadele bitmez. Meslek örgütümüz ırkçılığa, insanların ayrımcılığa uğramasına, etik ve bilim dışı uygulamalara karşı durmaya, sağlıkta yaratılan tahribatın onarılıp insan onuruna yaraşır bir sağlık sisteminin inşası için mücadeleye devam edecektir.
Şebnem Korur Fincancı’nın yazısı