Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Bütçe, sağlık harcamalarımızın beşte birini cepten yaptığımızı söylüyor, ben onların yalancısıyım. Tabii parası olan için, yoksa yaşamlarımız tehdit altında. “Yoksul emekçiler, acil servis kuyrukları, uzun randevu süreleri ve ertelenen tedaviler nedeniyle kamusal sağlık hizmetlerine erişememektedir. Kamusal sağlık hizmetinin de performans, mesai dışı ödeme ve taşeron hizmetler uygulamalarıyla özelleştirilmiş olması bunda önemli bir rol oynamaktadır.
Kamuda hizmet alamayan insanlarımız özele gitmek zorunda kalmaktadırlar. Özelde SGK ödemesine ek olarak ceplerinden yasal sınırların çok üzerinde fark ücretleri ödemektedirler. Böylelikle özel sektör kamu kaynaklarıyla beslenmektedir. Nitekim özel sektörün son 20 yıldaki gösterdiği büyüme dikkat çekicidir.” TTB açıklamasını bütçe görüşmeleri başlamadan önce yapmıştı. Görüşmelerde bu büyümenin göstergesi özel hastane sayısının AKP döneminde yüzde 111, yatak sayısının ise bunun üç katı, tam yüzde 345 arttığı rakamlarla da doğrulanmış oldu. O yatakları doldurmanın türlü halleri var, çetesiz olmaz!
Çeteler yalnız kapitalist neoliberal ekonominin tüketimi kışkırtmasıyla ortaya dökülmüyor elbette. Ürettiği rıza ile hak öznesi olmaktan vazgeçmemizi göz ardı etmeyelim. Demokrasi, şeffaflık, adalet ve hesap verebilirlik mekanizmalarından da vazgeçip nesneleştiğimiz ölçüde çeteleşmeler büyüyüp gelişiyor. Öyleyse hak öznesi yurttaşlar olmaya devam.
Şebnem Korur Fincancı’nın yazısı