Danıştay, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) başörtüsü serbestliğinin yürütmesinin durdurulması talebini reddetti.
Savcı, mütalaasında serbestliğin ‘laiklik ilkesi’ne aykırı olduğunu belirtti.

Fotoğraf: DHA
Davada Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) avukatları, düzenlemenin ‘orduyu ve subayları bir din devleti yapılanmasına doğru götürdüğünü’ ileri sürmüştü. HKP, düzenlemenin yürütmesinin durdurulmasını ve iptalini istemişti.
Habertürk’ten Fevzi Çakır’ın haberine göre Danıştay, bire karşı dört üyenin oyuyla yürütmenin durdurulması talebini reddetti.
Kararda şu ifadeler kullanıldı: “Uyuşmazlığın niteliğine ve davanın durumuna göre, olayda 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinin 6352 sayılı Yasa ile değiştirilen 2, fıkrasında sayılan koşullar (telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartları) gerçekleşmemiş olduğundan yürütmenin durdurulması isteminin reddine oyçokluğu ile karar verildi.”
‘Hizmette şüpheye yol açar’
Karara muhalefet eden üye, şerhinde şunları kaydetti: “İdarenin düzenleme alanının kamu hizmetinin gerekleri ve kamu yararıyla sınırlı bulunması, kamu hizmetinin ana ilkelerinden olan tarafsızlık ilkesinin idarece öncelikle gözetilmesinin gerekmesi nedeniyle, kamu hizmetini yürütmekle yükümlü bulunan ve bu statüye girerken belirli ilkelere uymayı kabul eden kamu görevlilerinin, din ve vicdan hürriyetinden bahisle dinsel mensubiyetlerini öne çıkarmalarına olanak sağlayacak şekilde kural getirilmesi, Anayasanın 2. maddesinde yer alan ‘laiklik ilkesi’ varlığını korudukça, hukuken kabul edilemez. Din ve vicdan özgürlüğü bağlamında kamu personelinin dinsel aidiyetini göstermesine imkan tanınmasının; kamu görevini yerine getirirken ne kadar tarafsız davranırsa davransın, hizmetten yararlanan kişilerde şüpheye yol açabileceği ve bundan da kamu hizmetinin zarar görmesinin kaçınılmaz olduğunu izaha gerek yoktur.”
‘Kamu personeli dinsel aidiyetlerini belli etmemeli’
Milli Savunma Bakanlığı tarafından gönderilen savunmada özetle düzenlemenin dini inanç ve ibadet hürriyetini güvence altına alarak kadın personele istemesi halinde belirli şekil ve şartlar altında başını kapatma özgürlüğü tanındığı belirtildi.
Danıştay savcısının hazırladığı mütalaada ise Türkiye’nin laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu hatırlatılırken, devlet memurlarıyla ilgili şöyle dendi: “657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 6. maddesinde yer verilen tarafsızlık ve eşitlik ilkesine bağlı kalmakla yükümlü bulunan kamu personelinin, hizmetin yürütümünde taraflı davrandığı yönünde şüpheye neden olmaması, siyasi görüşlerini, dinsel aidiyetlerini hiçbir şekilde belli etmemesi gerekir.”
‘Laiklik ilkesi varlığını korudukça kabul edilemez’
Kamu hizmetinin başörtüsü serbestisi nedeniyle zarar göreceği belirtilen savcı mütalaasında şu ifadelere de yer verildi: “… kamu görevlilerinin, din ve vicdan hürriyetinden bahisle dinsel mensubiyetlerini öne çıkarmalarına olanak sağlayacak şekilde kural getirilmesi, Anayasanın 2. maddesinde yer alan ‘laiklik ilkesi’ varlığını korudukça, hukuken kabul edilemez. … Belirtilen nedenlerle, dava konusu düzenlemenin iptali gerekeceği düşünülmüştür.”