MESUDE DEMİR
Türkiye’de sağlıkta şiddet nedeniyle kaç Beyaz Kod başvurusu olduğu bir ‘sır’ gibi saklanıyor. Sağlık Bakanlığı konuyla ilgili TBMM soru önergelerini veya meslek örgütlerinin Bilgi Edinme Kanunu kapsamındaki soruları yanıtlamıyor.

Fotoğraf: AA
Ankara Tabip Odası’nın dolaylı yollardan edindiği bilgiye göre, Beyaz Kod sistemi kurulduğundan (Kasım 2011) beri en az 122 bin şiddet bildirimi yapıldı. 2023’ün Beyaz Kod verilerine göre günde 50’den fazla şiddet bildirimi yapılıyor.
Bildirilmeyenler, psikolojik şiddet de katılınca bu sayının çok daha yüksek olduğunu tahmin etmek zor değil.
Üstelik ülkedeki yaklaşık 13 bin aile hekimi Beyaz Kod sistemi içinde yer almıyor.
10 hekimden 9’u en az bir kez şiddet görüyor
Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) açtığı dava sonucunda elde edilen Sağlık Bakanlığı Beyaz Kod verilerine göreyse, Ocak 2016’dan Temmuz 2023’e kadar 25 bin 315 adet fiziksel şiddet bildirimi yapılmış. Ancak bu tarihten sonraki veriler yine elde edilemediği için halen mahkeme kararı bekleniyor.
Sağlıkta şiddetle ilgili fikir veren bir başka çalışma Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından 2023’de yapıldı. TTB üyeleri arasındaki ankete katılan her 10 hekimden yaklaşık 9’u çalışma hayatı boyunca hasta veya yakını tarafından en az bir defa şiddet gördüğünü söyledi. Aynı çalışmaya göre, şiddet görenlerin yaklaşık üçte ikisi yetkili mercilere bildirimde bulunmadığını ve Beyaz Kod kullanmadığını belirtti.
17 Nisan 2012’de Gaziantep’te Dr. Ersin Arslan bir hasta yakını tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü. Bu nedenle 17 Nisan, TTB tarafından Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü ilan edildi. Her 17 Nisan’da sağlıkta şiddet nedeniyle öldürülen hekimler anılıyor.
Hekim Birliği Sağlık ve Sosyal Hizmetler Çalışanları Sendikası’nın 18-19 Nisan’da Adana’da düzenlediği çalıştayın başlıklarından biri de sağlıkta şiddet oldu. Yaklaşık 30 bin üyesi olan sendikanın başkanı Dr. Hatice Çerçi Balcı, sağlıkta şiddetin münferit değil, yapısal ve idari bir sorun olduğunu söyledi.
Sistemin iki mağduru var: Hasta ve hekim

Dr. Arslan’ın öldürülmesinin üzerinden 13 yıl geçse de sağlıkta şiddetin azalmadığını, aksine arttığını belirten Balcı şöyle devam etti: “Bugün hâlâ hastaneler güvenli çalışma alanları değil. Hala her gün onlarca hekim ve sağlık çalışanı sözlü ya da fiziksel saldırıya uğruyor. Hâlâ yeterli yasal düzenlemeler yapılmıyor. Caydırıcı cezalar uygulanmıyor. Şiddeti körükleyen dil ve söylemler ısrarla devam ettiriliyor. Bizler sağlık hizmeti sunarken, korkarak değil güvenle çalışmak istiyoruz. Artık bir meslektaşımızı daha kaybetmeye tahammülümüz yok.”
Balcı aslında sağlık sisteminin iki mağduru olduğunu söyledi: “Bunlar hasta ve hekim. Ancak halk tek sorumlu olarak kolay ulaşabildiği, savunmasız hekimi görüyor ve şiddet gösteriyor. Sağlık sistemi hekimlerin önerileri doğrultusunda değiştirilirse harcamalar da yarı yarıya düşer. Bizim gibi, hekimlerin oluşturduğu sivil toplum örgütlerinden görüş alınmalı.”
Yanlış politikaların faturası hekime kesiliyor

Sendikanın Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Dt. Özgür Öz, hekimlerin en önemli ve büyük sorunlarından birinin sağlıkta şiddet ve buna bağlı değersizlik hissi olduğunu vurguladı. Sağlık sisteminde uygulanan yanlış politikaların faturasının hekimlere çıkarıldığını belirten Öz, şunları söyledi: “Bu bilinçli bir tercih. Aksi durumda mevcut yetersizliği sağlayanlardan hesap sorulması gerekecek. Yerine aslında sistemin mağdurlarından olan hekimlere, sanki sistemin uygulatıcısıymış gibi bir de şiddet uygulanıyor. Sağlık Bakanlığı sorumluluk almak yerine hedef şaşırtıyor. Örgütlü olmaksa dayanışma ve mücadeleyi güçlendiriyor.”
‘Çok rencide edici’
Yaklaşık bir ay önce randevusuna 1.5 saat geç gelen hastasının şiddetine uğrayan bir diş hekimi başından geçenleri Diken’e anlattı.
Güvenlik kaygısı nedeniyle çalıştığı hastanenin ve adının yayınlanmasını istemeyen diş hekiminin anlattığına göre, geciken hasta ısrarla odasına girmek istedi. Randevu zamanı gelen yeni hastayı almaya hazırlanan hekim, gecikeni randevusuz bakan kliniklere yönlendirdi. Ancak hasta ısrarcı oldu. Hekimin yanına doğru yönelmesi üzerine de hakaretler savurarak, saçlarına iki eliyle yapıştı ve yere düşürdü. Saçlarını kopardı, yüzünü tırnaklarıyla çizdi. Saldırgan halen tutuklu. Diş hekimiyse raporlu.
Diş hekimi artık hastalarla birebir muhatap olacağı klinikte çalışmak istemiyor: “Hakaretlere daha önce çok maruz kaldım. Şiddet bardağı taşıran son damla oldu. Çok üzüldüm. Çok rencide edici. Gururum çok kırıldı. Yaşadığım şiddet olayı benim artık orada mesleğimi yapamayacağımı gösterdi. Bu sistemde, bu şartlarda bir faydam olmaz.
Her kapıdan giren saldırır mı diye endişe ederek hastalara hizmet sunamam. Gerekli önlemler alınmadığı için elini kolunu sallayarak klinik bastı ve beni darp etti. Saldırıdan sonra ilk düşündüğüm, kliniğe bir daha dönmemek oldu.
Can güvenliği olmayan bir yerde nasıl faydalı olabilirsiniz ki? Başka bir yere görevlendirme istedim. Ancak artık hekim olarak değil, idari görevde yer almak istiyorum. Şiddet uygulamayanlara yönelik daha caydırıcı cezalar gelmeli.”
DSÖ: Net politikalar olmalı
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sağlık çalışanlarının güvenliğini artırmak ve şiddeti önlemek için şu stratejileri öneriyor:
• Sağlık kuruluşlarında şiddet riskleri belirlenmeli ve bu risklere yönelik önlemler alınmalı.
• Sağlık çalışanlarına hukuki ve idari hakları konusunda eğitim verilmeli.
• Şiddet olaylarını raporlamak ve müdahale etmek için net politikalar ve prosedürler hazırlanmalı.
• Güvenli bir çalışma ortamı sağlamak için fiziksel ve psikolojik önlemler, iş güvenliği tedbirleri alınmalı.
TTB: Sağlıkta Şiddet Yasası yürürlüğe girmeli
TTB sağlıkta şiddete karşı cezasızlığın son bulması için ‘Sağlıkta Şiddet Yasası’ hazırladı. Birlik bunun yürürlüğe konmasını istiyor:
• Sağlık çalışanlarına yönelik işlenen suçlarda cezalar artırılmalı ve cezasızlık son bulmalı.
• Sağlık çalışanlarına yönelik işlenen suçların infazında hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve denetimli serbestlik uygulamaları kaldırılmalı.
• Türk Ceza Kanunu’nda ‘Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet‘ başlığıyla yeni bir suç kategorisi tanımlanmalı.
• Sağlık kuruluşlarına silahla girilmesi yasal düzenlemelerle engellenmeli.