Suriye’deki iç savaş ortamının son bulması için müzakere sürecinin devlet başkanı Beşar Esad’sız olması gerektiğini savunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ilk kez Esad’la da geçiş sürecinin olabileceğini söyledi.
‘Esed ile gidilme gibi bir şey olabilir’

Fotoğraf: Reuters (Arşiv)
Bayram namazı çıkışı gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan’ın, Rusya’nın Suriye’ye askeri yığınak yaptığı, Avrupa’nın 2’inci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük göçmen kriziyle yüzyüze kaldığı siyasi ortamda dengeler değişirken, şu zamana kadarki sert tavrında değişikliğe gitmesi dikkat çekti.
Son olarak Almanya Başbakanı Angela Merker, Suriye’de müzakere sürecinde Esad’la görüşülmesi gerektiğini söylemişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise bugün söze şöyle başladı: “Esed’siz bu sürecin olması veya geçiş sürecinde belki Esed ile gidilme gibi bir şey olabilir ama asıl olması gereken muhalefetin, bir defa Esed’le zaten bir Suriye geleceğini kimse görmüyor.”
Bu sözlerin ardından Suriyeli muhaliflerin Esad’ı kabul edemeyeceğini aktaran Erdoğan, “300-350 bin vatandaşın ölümüne neden olan bir kişiyi, bir diktatörü kabul etmeleri mümkün değil” dedi.
Putin ile görüşmelerinin perde arkasını da anlatan Erdoğan, Rusya ve İran’ın Suriye’ye desteğinin gizli olmadığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Rusya’nın henüz Suriye’ye bakışında doğrusu bir netlik göremedim. Ancak şu konuda en azından dışişleri bakanlarımızın yeni bir çalışma başlatmalarını orada bir sürece bağladık. Önümüzde BM Genel Kurulu var. BM Genel Kurulu’nda Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Türkiye dışişleri bakanları olarak üçlü, bu konuda çalışma yapsınlar diye aramızda bir karara vardık. Burada alınacak neticeye göre de bu sürece, kabul etmeleri halinde Suudi Arabistan ve İran’ı katmak, 5’li olarak bu çalışmaları sürdürelim. Akabinde buna Avrupa Birliği, Ürdün, Katar, bu ülkelerin de katılmasıyla bu bölgedeki gelişmeleri bir yere taşıyalım.”
Esad’ın aslında ‘butik Suriye’ istediğini savunan Erdoğan, “Esed burada bir butik Suriye kurmak istiyor. Butik Suriye, Şam’dan başlayıp Hama, Humus ve Lazkiye’yi kapsayan ki bu da Suriye’nin yüzde 15’ine tekabül eden bir bölgedir. Bu bölgede kendine ait, arkasında belli egemen güçlerin hakim olduğu, destek verdiği bir devlet kurabilmek, bu da tabii Akdeniz’e açılan bir yapı olması hasebiyle böyle bir yapıyı kurmak, derdi bu. Buna gerek ülkedeki güçler ne kadar müsaade edecekler?” diye konuştu.